Yağız'dan devam --->
"Alışamadım yokluğuna. Bir tarafım hep eksik kaldı"
#'' Sinan'ın ölümünün üzerinden tamı tamına 3 ay geçmişti. Onsuz Kocaman 3 ay.
Alışamamıştım onsuzluğa. Koyuyordu yanımda olmaması. Zaten kendimi ondan sonra toparlayamamıştım. İstanbul'a geri dönmedik. Dönmicektik. Sinan'ın mezarı buradaydı çünkü. Onu tek bırakıp gidemezdim.
"Yağız yine çok içtin hayatım" Bade önüme geçip elimde ki şişeyi ve masanın üzerinde ki viski şişelerini toplayıp yanıma oturdu. 3 aydır her gün içiyordum. Kesintisiz.
Kafamı Bade'nin bacaklarına koydum. Elini saçlarıma yerleştirip oynamaya başladı.
"Onsuzluğa alışamadım be hatun. Bir yarım yok."
"Onsuzluğa alışamadık Yağız. Çok ansızın oldu"
"O gün söz vermişti bana. 'Söz kendime bir şey yapmayacağım Yağız. Ama ne olur çık da gideyim' demişti. Keşke göndermeseydim. Keşke peşine adam taksaydım kahretsin!"
"Yağız kendini suçlama bebeğim. Hiç birimiz böyle olsun istemezdik. Gitmeler hep ansızın olur zaten."
"Bazen şirketten arıyorlar. Sinan beyin imza yeri ne olacak diye. Ağlıyorum Bade. Sebepsizce ağlıyorum. Geçen rehberi karıştırırken 'Kardeşim' yazısını gördüm. Ben o gün anladım, hayattaki en zor şeyi. Ölen birini telefon rehberinden silmek çok koyar insana. " Bade sadece dinliyordu. İçim çok yanıyordu ve o bunun farkındaydı.
"Düşünsene maçlarda karşılıklı karşı takıma söveceğim bir kardeşim yok. Başım sıkıştığında yardım isteyeceğim bir kardeşim yok. Karşılıklı içeceğim, beni gaza getirecek, dedenler beni sıkıştırdığın da topu atacağım, Birini döveceğim zaman 'Yağız seni sikerim bak. Bu sefer burnunu ben kıracağım' diyen biri olmayacak." Gözümden istemsizce yaş akmıştı. Canım yanıyordu.
Canım yok oluyordu.
"Ama En Acısı Da Ne Biliyor Musun Hatun ?"
"Neymiş Paşam ?"
"Artık Sinan'ın Yüzünü Anımsayamıyorum. Bu çok acı verici" dediğim şeyin karşısında Bade'nin göz yaşı dudağımın kenarına düşmüştü. Bacaklarından kafamı kaldırıp yüzünü avuçladım.
"Özlüyorsun biliyorum hatun. Ama yıkılma. Ben yıkılalı çok oldu. Bari sen ayakta dur" deyip göz yaşından öptüm onu ve koltuğa uzandık.
"Mahvettin bizi kardeşim. Mahvettin."
Eda'dan devam --->
Ölümümün ardın koca bir 3 ay geçti. Mahkeme kararından sonra kocaman bir 3 ay. Artık sonsuza kadar yalnızlık müebbeti yemiştim. Sinan'sız bir sonsuzluk...
Elimde olan kolyeye baktım. Sinan bunu hiç çıkarmazdı. Bende ondan sonra boynuma takmış ve hiç çıkarmamıştım. Üzerimde o günden sonra hep Sinan'ın kıyafetleri vardı. Onun gömleği, onun tişörtü, onun şortu, eşofmanı, pantolonu, hırkası... Ama tek sorun, kokusu yavaş yavaş uçuyordu.
Haftada 3 gün psikolog geliyordu eve. Babam da dahil olmak üzere herkes kafayı yediğimi sanıyordu.
Sadece onsuz kalmıştım ve gülemiyordum.
Sadece müebbet yemiştim ve konuşmuyordum.
Sadece uykusuz kalıyordum ve her gün mezarına gidiyordum.
Yaşlarımı silip kolyeyi tişörtümün içine attım. Saate baktığımda 23.00'a 12 dakika vardı. Uyku vakti gelmişti. Ayağa kalkıp Sinan'ın siyah kapşonlusunu üzerime geçirdim ve şapkayı örttüm. Siyah ayakkabılarımı da ayağıma geçirdim ve sessiz adımlarla cama yaklaştım. İlk bahar yağmuru yağıyordu. İstemsizce gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat Mafya[the wattys 2022] [Tamamlandı]
JugendliteraturBir tarafta , Onun için her şeyi göze alan, mavi hayalleri bir olan bir kız; Bir Diğer tarafta , Sevdiği kadın için siyah hayatından çıkmaya çalışan bir adam. Bu hikayenin sonunda ne mi oldu? 'Siyah'a Mavi Sıçradı' * Fa...