Herkese Merhaba. Yine çok heyecanlı bir bölümle karşınızdayım. Size iyi okumalar, bana bol yorum ve votelar😉😍
☀☀☀☀☀☀☀☀☀☀☀
Gözlerimi kendi yatağımda açtığımda kalbimden gelen ağrılı sinyaller yüzünden ağzımdan çıkan inlememi engellemedim. Sanki birisi onu elleri arasına almış sıkıştırıp duruyor gibiydi. Başımın dibinde yatan Luna bana iyice yaklaşıp iyi olduğumdan emin olmak istermiş gibi gözlerini bana dikmiş, başımda gürültülü şekilde miyavlayıp duruyordu.
Uzaktan kulağıma çalınan bir sesler vardı ama kulaklarımda sadece kalbimin ritimsiz atışı sonsuz akan bir çağlayan gibi çağlıyordu.
Sonra sanki sözleşmişler gibi hem komodinin üzerindeki telefonum hem de evimin kapısının zili son ses çalmaya başladı. Avuçlarımı kulağıma dayayıp iki gürültülü sesi de duymamazlıktan gelmeye çalıştım. Zaten şuan kalkıp kapıyı açacak gücü kendimde bulamıyordum.
Telefonumun melodisi susarken, kapı zili çalmaya, kapıya vurulan yumruklamalarda ritmik bir şekle dönmüştü. Tüm duyma yetimi kapıya doğru yönlendirdim. Birisi kapımı sanki darbuka bellemiş gibi dokuz sekizlik göbek atmalık bir ritim tutturmuştu. Ve kapımda olanın kim olduğunu işte o saniye anladım.
Elimi sanki tonlarca yükte bir ağırlık gibi zorlukla kaldırıp komodinin üzerindeki telefonuma uzandım ve başımın hizasına getirdim.
On beş cevapsız arama... Tabi ki de hepsi kapımdaki minnoş sapıktandı. İşte o minnoş insan Melodi. Benim manyak üniversite arkadaşım. Namı diğer birbirimize olan benzerliğimiz yüzünden tanıdık tanımadık herkesin söylediği gibi ikizim.
Parmaklarımı numarasının üzerine getirip hoparlöre aldım. Çünkü elimi kaldırıp ta kulağıma getirecek gücüm dahi yoktu. Telefon çalmadan açıldı.
"Lan kızım neredesin sen?" diye bağırdı Melodi
"Anahtar her zamanki yerinde. Bir de yanıma gelmeden salondan tansiyon aletini de kap gel bacım hadi." dedim mırıldanarak
"Tamam." diyip sorgusuz sualsiz telefonu kapattı. Çünkü ikimizde zor durumumuzu anlatınca bir nedene ihtiyaç duymaz hemen eyleme geçerdik. Sonra kapıdaki kilit seslerini duydum.
Şuan tansiyon aletine cidden ihtiyacım vardı. Gerçekten kalp atışlarımı çok zayıf hissediyordum. Dün gece başıma nasıl böyle bir olay geldi bilmiyorum ama Aktanın dediği gibi kalbim durduysa başım büyük beladaydı.
Melodi odamın kapısından şimşek gibi girip yatağıma zıpladı. "Kız Yeldoş. Kapıyı yıktım kız. Komşuların az daha dövecekti beni." dedi gülerek sonra benim ruhsuz suratımı görünce iyice suratıma eğilip
"Neyin var? Cidden o kadar kötü müsün? Gel bakalım ölçelim." diyerek tansiyon aletini koluma göre ayarlayıp makinenin düğmesine bastı.
Alet sanki odadaki tüm oksijeni çekiyorcasına şişerken, Melodi benim mavi renkteki gözlerime karşın bir gölü andıran yeşil gözlerini endişeyle bana dikmişti. Alet işini bitirip minik bir nefes verişle işini bitirince tansiyonumu ekrana yansıttı. Ben kaç olduğunu göremiyordum ama Melodinin suratındaki dehşet izleri çok belirgindi. Hemen yanımdaki telefonuma uzanıp üç numara çevirdi.
"Alo 112 mi? Acil ambulansa ihtiyacımız var." dedi ve kulağında telefonumla giyinme dolabıma koşup her zaman ki gibi kapının arkasına astığım çantamı yere indirip içine gömüldü.
Ben kaşlarım çatılı ona bakarken o kısık sesle durumumu telefondaki görevliye aktarıyordu. On beş dakika sonra odamda yatağımın üstünde iki acil tıp teknisyeni, bir adet kedi ve bir adet de kafayı yemiş arkadaş vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüyada Saklı
FantasyBen Yelda, Kanımdan gelen güç ile yıllardır insanların rüyalarında dolaşıyorum ve asli görevimi yerine getiriyorum. Ama kim bilebilirdi ki onun rüyasına tutsak olup, asıl rüyasının yönü değişenin ben olacağımı... Adımla gelen o eşsiz gecede, onun ba...