22 - Endişe

10K 895 39
                                    

Uzuun bir aradan sonra yine bir aradayız. Çok beklediniz ama bu dönemde hem psikolojik hem de fizyolojik olarak pek iyi hissetmediğimden iki kitabıma da hak ettiği değeri veremedim. Ama dönüşümüz güzel olacak 😏

Anlık bir çığlıkla bağırdığımda ise kendimi terden ıpıslak şekilde, başımın dibinde kocaman kehribar gözlerini vahşice bana dikmiş Lunayla evimde, yatağımda buldum.

Titreyen ellerimi kontrol altına alamıyordum. Onlar gerçekti. Hatta biri karşımda beden bulmuş haldeydi. Ve Aktan…

Üzerimdeki yorganı hızla kaldırıp ayağa kalkmaya çalıştım ama titreyen bacaklarım buna izin vermedi. Göğsüm körük gibi inip kalkarken aklım sadece ve sadece Aktandaydı.

Olaylar o kadar hızla gerçekleşmişti ki sanki saniyeler önce olmamış gibiydi. Yatağın kenarına oturup gözlerimi kapattım ve olayları sırasıyla hatırlamaya çalıştım.

“Kutsal kanlara ulaştık.” diye tıslamıştı yaratık. Kanımın güçlü olduğunu biliyordum ama çoğul konuştuğuna göre Aktanın da işin içinde olduğuna artık yemin edebilirdim.

Sonra kolye. Aktana acı çektirip, ikimizin dokunmasıyla gözlerimizi kör edecek kadar parlak ışık yayan kolyenin sahibinin annesi olduğunu söylemişti. Bu ne demekti şimdi? Annesi de bizim gibi miydi?

Düşünceler aklımı örümcek ağı gibi sararken gerçek bir tokat gibi yüzüme çarptı.

“Aktan orada o yaratıkla kaldı. Lanet olsun onu nasıl yalnız bırakabilirim?” diye feryat figan bağırmaya başladım.

Yatakta debelenip hıçkırıklara boğulmuş şekilde ağlarken Luna kucağıma atlayıp beni sakinleştirmek istercesine miyavlamaya başladı.

Kehribar gözleri acımı anlıyorcasına bir genişleyip bir küçülüyor, minik patileriyle bedenime dokunarak beni sakinleştirmeye çalışıyordu.

Titreyen elimi onun başına atıp okşamaya başladım. Ona dokundukça berraklaşan aklım beni düşünmeye sevk etti. Ayağa kalkıp odanın içinde volta atmaya başladım.Şuan uyuyup yine Aktanın yanına gidemezdim. Zaten görü olayının da nasıl olduğu konusunda hiç bir fikre sahip değildim. Aktana rüya dışında ulaşacak hiç bir bilgiye de sahip değildim.

Odamı bir uçtan diğerine tavaf ederken gözlerim istemsizce camdan dışarıya takıldı. Güneş yerini karanlığa terk etmeye başlamıştı.

Ve o dışarıdaydı.

O anda aklımda bir silah gibi patlayan düşünce adeta ruhumu deldi. Anneannem rüya dışında insanları kontrol altında tutabiliyorsa belki bende görü de yapabildiğim ışınlanma olayını gerçek yaşamıma adapte edebilirdim.

Olduğum yere çöküp başımı ellerimin arasına alıp düşünmeye başladım. Luna ise yatağımdan inip sürtünerek çevremde ayin yapıyorcasına tur atmaya başladı.

Ciğerimi son raddesine kadar zorlayıp derin bir nefes alıp gözlerimi kapadım. Ne, nasıl, ne zaman yapılır bilmediğimden, her zaman bana doğru yönü veren hislerime güvenmekten başka bir çarem olmadığını biliyordum.

Karanlık beni sarmalarken durmaksızın aynı cümleyi söylemeye başladım. “Aktanın yanına gitmek istiyorum.” Bu cümleyi tekrarlarken ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama minik bir ışık kırıntısı beynime saniyelik bir görüntü sundu.

Bu görüntü bile benim hem heyecandan hem de endişeden gözlerimi açmamı sağladı. O minicik saniyede Aktanın bir yatakta dağılmış halde uzandığını gördüm.

Rüyada SaklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin