Herkese Merhaba... Uzun zaman oldu dimi? Neyse ben işe girdim. Bölüm aralarının uzamasının tek sebebi bu değil. Yaz günü kene gibi yakama yapışan faranjit beni yerle bir etti...
Umarım çok kısa sürede Rüyada Saklı'nın sezon finalini okuyacaksınız. Çünkü ben de artık yazıp bitirmek istiyorum ve her küçük fırsatta parmaklarım kelimelere gidiyor.
Yine çok konuştum dimi. Hadi yeni bölüme
🌙
Zamanın sonsuz tik takları boş beynimde yankılanırken hem Aktan hem de Ertan endişeli gözlerle yattığım yatağın başına dikilmiş kısık sesle konuşuyorlardı. Bu halim ikisinide korkutmuştu. Ve Aktan'ın tüm korkuları da bende kendini hissettirmiş, adeta bir fısıltı bulutu gibi içime yayılmıştı. Bilincim ise ait olduğu yerden koparılmış bir papatya gibiydi.
Güneşin ilk ışıklarıyla uyandığımız rüyadan bir mumya gibi uyanmış, içi boşaltılmış bir lahit gibi yatağın üzerinde boylu boyunca yatarak, hareketsiz şekilde tavanı izliyordum. İçimde yükselen kelimelerim dudaklarımda sessizlikle hayat bulurken, bu durumdan çıkmak için atmak istediğim canhıraş çığlıklarım, ruhumun duvarlarında yankılanıyordu. Hayattan ödünç aldığım dakikaların ızdırabı bedenimde hareketsizlikle ödenmişti. Ve asıl bizi düşündüren bu durumun ne kadar süreceğinin belirsizliğiydi.
"Doktora götürsek?" diye mırıldandı Ertan gözlerini yüzümden ayırmadan, Aktan ise kısa bir süre kardeşine baktıktan sonra "Doktorlara nasıl bir açıklama yapmak istersin Ertan? Yelda'nın bu durumunun tıbbi olarak bir açıklaması olduğunu sanmıyorum ayrıca." dedi sıkkın bir nefes verip.
Sıcak parmakları, gözümü yeni güne açtığımdan beri katılaşmış ve soğuk bedenimde turluyor, adeta beni ısıtmak için her bir anını değerlendiriyordu. Hissettiğim her bir duygunun Aktan'ın ruhunda yankılandığını bilmek de ayrıca beni endişelendiriyordu.
Bedenimde hüküm süren bir ağrı yoktu aslında sadece bu taşlaşmış bedenimin rahatsızlığı ve içine düştüğüm durumun sıkıntısı beni zorluyordu.
Derin bir nefes almak için ciğerlerimi zorlamak istedim fakat elime geçen sadece ufak bir oksijen kırıntısı oldu. Bedenim artık benden ayrılmış, başka bir gücün egemenliği altına girmişti. Ve bu can sıkıcı durumdan ne zaman kurtulacağımı bilememek geçen her bir dakika ile beni daha çok endişendirmeye başlamıştı.
"Yelda; Bebeğim beni duyuyorsun dimi?" dedi Aktan parmaklarını saçlarımın diplerine sokup hafifçe okşadı. Her ne kadar benim yaşadığımı bilse de durumumla ilgili daha fazla bilgi için yanıp tutuşuyordu. Ağzımdan dökülemeyen kelimelerim neyse de ona cevap olarak gözlerimi bile kıpırdatamıyordum. Bende ona ulaşmak için çok farklı bir yola başvurdum ve onun tüm gücümle onun içine kaydım.
Güçlerim, onun endişesine bir yapıştırıcı gibi tutundu ve ardından beyin boşluğumda yankılanan tüm hecelerimi ona doğru yönlendirdim.
"İyiyim ben. Sadece hareket edemiyorum." dedim sessiz fakat en güçlü sesim içimde çalkalanırken. Aktan'ın anında büyüyen göz bebekleri yüzümü tararken, ağzından verdiği derin nefesi ile beraber bir küfür koptu.
"Siktir. Beynimin içinde sesin yankılandı." dedi irisleri titreşirken, şaşkınlık dolu ifadesi heyecana; sonuna kadar açılmış ağzı yavaşça kapanarak en içten ve sıcak gülümsemesine döndü.
"Benimle konuş. Sesini duymaya ihtiyacım var." dedi yüzünü bana doğru yaklaştırdı. Sıcak nefesi yüzümde dağılırken, bana yeniden hayat bulduran kokusu ciğerlerime kazındı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüyada Saklı
FantasyBen Yelda, Kanımdan gelen güç ile yıllardır insanların rüyalarında dolaşıyorum ve asli görevimi yerine getiriyorum. Ama kim bilebilirdi ki onun rüyasına tutsak olup, asıl rüyasının yönü değişenin ben olacağımı... Adımla gelen o eşsiz gecede, onun ba...