42 - Kelime

8.5K 718 272
                                    

Merhabalar.

Bölümü okumaya başladığınız tarihi ve saati buraya not bıraksanıza.

Yazarınız ilk, yedinci ve yirmi birinci kişiye sonraki bölümleri ithaf edecekmiş. Hatta arttırıp ilk yorum yapana bu bölümü armağan ediyormuş .

Neyse uzun bir bölümle başbaşayız. Ne yapsak acaba? Okuyup, satır aralarına yorum mu bıraksak?

Bir de Instagram sayfamda kendi kendime çok eğleniyorum. Hadi eklemeyenler siz de bana katılın. Link profilimde

🌙

Sabah üstümdeki ağırlıkla gözlerimi açtığımda, beynim geleneksel zaman kavramını kaybetmiş gibiydi. Bir kaç saniye gözlerimi kırpıştırarak, hafifçe esnedim. Sonra homurdanarak gözlerimi ovuşturup belime sıkıca dolanmış bir el ve boynuma yaslı bir yüzle nerede olduğumu sonunda idrak ettim.

Yüzümde minik bir gülümseme oluşurken parmaklarımı Aktanın gür ve simsiyah saçlarının içine soktum. Bu sabah maalesef uykuya yenilmiş, benim uykudan çatlamış sesimi duymak için uyanmamı bekleyememişti. Bende bu fırsattan yararlanıp onu izlemeye başladım.

Verdiği derin ve sıcak nefesler boynumda yankılanırken, tüm tenim onun sıcaklığıyla kavruluyordu. Güçlü kolu bedenimi mengene gibi sıkıca sarmış ve bedenine yaşamıştı. Bir ayağı da iki bacağımın üstüne atmış, beni tamamen koruma ve bir o kadar da hareketimi kısıtlamıştı. Ona bu kadar yakın olmaya alışmam ise bu işin cabasıydı.

Homurtular eşliğinde boynuma sürtünen dudaklarıyla, tek kaşımı kaldırıp başımı hafifçe eğdim. Ok gibi keskin duran saçları çeneme ve yanağıma battı. Fakat bu dokunuş saçlarının görünüşüne zıt şekilde bir pamuğun yanağıma düğmesine eş değer baskıdaydı.

Tıpkı onun kişiliği gibi...

Dışarıdan ne kadar sert ve yıkılmaz gözükse de onun gerçek yüzünü ve kişiliğini gören nadir insanlardan biriydim. Bu bile onu benim gözümde eşsiz ve özel yapıyordu aslında.

Derin ve sesli bir nefes vermemle Aktan hızla başını boynumdan kaldırıp, tek gözü açılmış şekilde bana baktı. Çatlamış dudaklarını hafifçe yalayıp "Yelda neyin var?" diye homurdandı uyku dolu sesiyle

Benim yüzümde ise onun sesini duymamla aşktan eriyen bir gülümseme oluştu. Daha fazla onun bu dağılmış görüntüsüne dayanamayıp, dudaklarımı hafifçe onunkilere bastırdım.

Ardından dokunuşumu sonlandırıp "Bir şeyim yok. Sadece günaydın sana adam." diye fısıldadım dudaklarına sürtünüp

Aktanın dudaklarının kenarında minik bir gülücük oluşurken "Günaydın ruhum." diyerek ayağını bacaklarımın üzerinden çekip, hafifçe yorganı havalandırarak sırt üstü uzandı.

Yatakta zevkle, kedi gibi gerinirken "Bugün eve dönelim. Burada durmamızın bir anlamı yok artık." dedi en güzel gülümsemesini bana bahşedip

Bende ona bakıp elimi göğsüne dayayarak uzandığım yerden kalktım ve yatakta bağdaş kurarak, kollarımı havaya kaldırıp bedenimi gerdim.

"Olur gidelim." diyerek esnedim. Ardından aklıma gelen şeyle üzüntüyle dudaklarımı büktüm. Aktanın yüzü anında kırışırken "Ne düşündün de yine o dudaklar büküldü?" dedi tok sesiyle

"Luna." diye mırıldandım. "Ben oğlumu özledim Aktan." dedim derin bir nefesi dışarı verip.

Aktan ise uzandığı yerden kalkmadan ellerini belime uzatıp, beni kendine doğru çekti. "Merak etme. Melodi onu getiriyormuş. Sana bunu daha önce de dedim. Ayrıca hadi eve dönelim de arkadaşını karşılamaya zamanımız olsun." dedi ve beni sanki hafif bir bebekmişim gibi havalandırıp yatağın diğer yanına kondurdu.

Rüyada SaklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin