Öldüm sandınız dimi? Ama hayır 😏
Uzun zaman oldu farkındayım. Böyle çok alacalı kelimeler yazmayacağım.Sadece..
Sizi çok özledim. Çocuklarım da sizi özledi. Kelimelerim, cümlelerimi özledi. Satırlar, paragrafları.
O zaman daha fazla özleme gerek yok. Okumaktan gözlerinizin yanacağı upuuuuuuuuuzun bir bölümle karşınızdayız.
Bölüm sonunda buluşmak ümidi ile
Sezon finaline son nefes...
🌙
Gözlerimi, beni sıcak bir örtü gibi sarıp sarmalanmış kolların arasında, tanıdık bedene yaslanmış şekilde açtım. Sıcaklık, ruhumun en kuytu köşelerini bile ısıtırken ben; artık ben bile değildim. Hatta ve hatta bedenimde usulca gezen sıcaklık bile kendi bedenimin ısısı olmayabilirdi. Dün gece, hayatımı sarıp sarmalayan kavramların anlamları birer birer yerlerinden kopmuş, sonra da arap saçı gibi Aktan'a ait olanlarla birbirine dolanmıştı.
Kollarımı hafifçe gerip, yüzümü buram buram kokan boynuna gömdüm. İşte. Şu anda hayat dursa, çevremizi bir cehennem çukuru gibi saran tüm o korkunçluklar bir sis bulutu gibi kaybolsa ne güzel olurdu?
Sadece ben ve Aktan. Biz.
Minik kıpırtılar, yerini esneyen ve yeni güne merhaba diyen kasların ritmik hareketlerine bırakırken, gözlerim Aktan'ın teninde süregelen olaylar silsilesine tutuklu kalmıştı.
İlk, gırtlağından geçen derin bir taze hava akımına sonrada yüzünde hareket eden kasları özümsedim. Benim gibi; bana ait gibi boğazımda turlayan nefesin ona da ait olduğunun farkına varmak benim için eşi benzeri olmayan bir zevkti. Kolları çıplak tenime daha çok dolanırken, boğazında titreşen sesinin kulaklarıma ulaşmasını mutlulukla sahiplendim.
"Günaydın ruhum." diye mırıldandı Aktan uykudan çatlamış sesiyle.
Yüzümde büyüyen sıcaklığın ona yayılmasıyla sesindeki değişimin zerreleri çevreye saçıldı. "Günaydın canıma can katan." diye mırıldanıp ona daha çok sokuldum.
Kulağım, kalbinin atışını hissederken aslında kendi ritmimi de duymamın güzelliklerini algılıyorum. Bir de gereğinden fazla acıyan başka yerlerimin sızısını...
Yerimde kıpırdanırken, Aktan gülme ile karışık bir homurdanma ile sakalını alnıma sürterek "Biraz aşırıya mı kaçtık ne?" dedi.
Başımı gömdüğüm göğsünden kaldırıp "Eserini hissediyorsun değil mi? Gıcık." diye homurdandım gözlerimi yüzüne dikip.
"Bu gıcıklık değil Yelda." dedi yüzünde parıldayan bir ifade ile bana bakıp "Bunu senden artık apaçık biliyorsun. Bu kendini adama." dedi ve dudağıma uzun bir öpücük bıraktı.
Sıcak dudaklarında kaybolurken, bedenimi yeniden ele geçiren sıcaklıkla hafifçe mırıldandım. Aktan, dudaklarını benden çekerken "Yemek yemeliyiz. Önümüzde düşünmemiz ve her ayrıntısını planlamamız gereken bir savaş var." dedi yattığı yerden doğrulup, hafifçe bedenini esnetti.
Hareketlenen tüm kaslarını kendi bedenimde hissederken, hafifçe dudağımı ısırıp vücudunu en ince ayrıntısına kadar incelemeye başladım. O benimdi. O bendi. Aktan altına şortunu, üzerine de siyah kazağını giyerken yüzünde yakaladığım ince gülümsemenin yaratıcısının ben olduğumu bilmek bana gurur veriyordu.
"Dikizlemen bitti mi?" dedi ellerini beline koyup, gözlerini çıplak bedenime dikerek adeta beni giydirmeye çalıştı. Aklında gezen her bir ince düşüncenin tınılarını beynimde bir ırmak gibi akarken, dirseklerimin üzerinde doğrulup sinsice sırıttım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüyada Saklı
FantasyBen Yelda, Kanımdan gelen güç ile yıllardır insanların rüyalarında dolaşıyorum ve asli görevimi yerine getiriyorum. Ama kim bilebilirdi ki onun rüyasına tutsak olup, asıl rüyasının yönü değişenin ben olacağımı... Adımla gelen o eşsiz gecede, onun ba...