Gecikme için özür diliyorum.
🌙
Yüzümde bir güneş gibi parıldayan neşe ve başarı dolu bir gülüş ile şirketin kapısından çıktım. Tüm mutluluklar çevremi bir rüzgar gibi sarmış, eteklerimi zil çaldırıyordu. Güneş bile içimden taşan mutluluğuma uymuş, sıcak ışığını yeryüzüne yağdırıyordu.
Gözlerimi kırpıştırıp, çevrede Aktanın simsiyah arabasını aramaya başladım. Heyecanımı paylaşacağım ilk insan o olacaktı. Bu da beni normalde olduğumdan daha da mutlu ediyordu. Zaten şu an içimden taşan tüm hislerimin ona da ulaştığını biliyordum. Fakat bu kadar mutlu olduğumu hissetmesine rağmen neden hala yanıma gelmemişti.
Gözlerimle çevreyi iyice aradım fakat ona ait bir kırıntıya bile rastlamamak içime gereksiz bir korku pompaladı. Hızla çantamdan sadece ona ulaşabileceğim, özel telefonumu çıkarıp, şirketin kapısının kenarındaki küçük banka oturdum.
Görüşmeye girmeden önce iki telefonumun da sesini kıstığım için ekranda hızla yanıp sönen mesajı duymamıştım. Hızla sms'i açıp okudum.
"Başını yavaşça çevirip, çaktırmadan sol tarafında bulunan gri Jeep'e bak Yelda. Takip ediliyoruz. İlk tek araba sandım ama emin olmak için bulduğun yerden bir kez daha geçince senin bekleyen bir araba daha olduğunu keşfettim. Arabalardan bir tanesini ben peşime taktım ve şu an izimi kaybettirmeye çalışıyorum. Sakın korkma güzelim. Ara sokaklara, arabanın giremediği kalabalık yerlere girip izini kaybettirmeye çalış. Sonra da bana bu telefondan nerede bulunduğuna ait bir mesaj at. Seni almaya geleceğim."
Gözlerimin değdiği her bir kelimede sırtımdan, damla damla, buz gibi terler akmaya başladı. Damlaların soğuk hissi, tenimi yakarak, bir bir ilerlerken en sonunda üzerimdeki gömleğin kumaşına değerek kayboluyordu. Sertçe yutkunup, topuklu botumun iplerini bağlama bahanesiyle yere eğildim. Saçlarım, yüzümü iki yandan kapatırken, ben saç tellerimin arasından başımı çevirmeden, arabanın en ince ayrıntısına kadar incelemeye ve aklıma kazımaya başladım. Plakasını ezberlerken, ellerim otomatik bir şekilde bağcıklarımın üstünde geziniyordu.
Derin bir nefesi daha ciğerlerime çektim. Soğuk hava içimdeki korkuyu bastıracağı yerde daha da körüklüyordu. İçimde kol gezen dehşet yüzünden, ciğerlerimde soluk alacak yerim dahi kalmamıştı adeta. İçimi amansız bir karanlık kaplamıştı.
Ardından yavaşça ayağa kalkıp, yola doğru yürümeye başladım. Arkamdan arabanın motorunun çalışma sesi kulaklarımı tırmalarcasına yankılandı. Titremeye ramak kalan bacaklarıma emredip, adımlarımı her zamanki hızlı yürüyüşüme adapte ettim.
İçimden "Korkma Yelda. Korku hatayı doğurur ve şu an senin hata yapmaman lazım. Sen korkunç yaratıklarla uğraşan kadınsın. İki kıçı kırık katille de uğraşırsın." diye mırıldanarak kendime güç verdim.
Yola çıkıp ilk taksiyi durdurup hızla bindim. Oturur oturmaz da "Abi arkamızdaki gri Jeep'den kurtulmam lazım. Takip ediliyorum. Gözünü seveyim." dedim başımı arkaya döndürmeden
Orta yaşlarda olan taksi şoförü gözlerini dikiz aynasından hemen arkamızdaki araca diktikten sonra vitesi takıp "Merak etme kızım. Yıllardır bu şehirde taksicilik yapıyorum. O puştların tozunu attırırım evelallah." diyerek hızla yola daldı.
Şoför, taksisini asfaltın üzerinde yağ gibi kaydırarak beni kurtarmak için hızlı ve atak hamleler yaparken ben arkama dönüp de aracın hala orada olmasından korkuyordum.
"Beni kalabalık ve araçların giremeyeceği bir yerde bırakırsan abim. Sonrası bende." dedim heyecanla tırnağımı yerken. Şoför ise bana bir kaç saniye bakıp "Seni bir karakolun önünde bırakayım istersen kızım." dedi hızla bakışları dikiz aynasından arabayı izleyip ardından tekrar yola sabitlendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüyada Saklı
FantasyBen Yelda, Kanımdan gelen güç ile yıllardır insanların rüyalarında dolaşıyorum ve asli görevimi yerine getiriyorum. Ama kim bilebilirdi ki onun rüyasına tutsak olup, asıl rüyasının yönü değişenin ben olacağımı... Adımla gelen o eşsiz gecede, onun ba...