41 - Hançer

7.3K 703 78
                                    

İyi okumalar.

🌙

Tijen kapalı gözlerini açınca Aktan hızla başını ona doğru döndürdü ve bir adım geriye atıp ondan uzaklaştı. Ağzından feryat gibi dökülen tek bir heceyle, alanda bulunan her kadının gözleri hızla Aktan'ı buldu.

"Anne!?"

Tek bir kelime ile insanın hayatı nasıl kökten değişebilirdi? Benim değişmişti. Kalbimin atışı bile bu sarsıcı kelime ile sekteye uğramıştı. Bu imkansızdan da öte bir şeydi. Nasıl bizim doğumumuzdan, yıllarca yıl önce son nefesini veren kadın, Aktanın annesi olabilirdi?

Ağzım açık şekilde başımı, Aktan'a doğru döndürdüm. Dudaklarımdan çıkmak için bana yalvaran kelimeler vardı fakat ben cesaret edip de onları bir türlü Aktan'a yöneltemiyordum.

Sessizlik, boş arazide çığ gibi büyürken, herkesin aklında bir zehir gibi dolaşıp geçtiği her yeri yakıp, kül eden soruların cevabını Tijen verircesine bize doğru bedenini döndürdü.

"Anlamadım ne annesi?" dedi su gibi akan duru sesiyle, tamamen Aktan'a yüzünü döndürüp

Aktanın boğazından sert bir yutkunuş sesi ilk boş arazide ardından da kulaklarımızda yankılandı.

"Anlayamıyorum. Gerçekten sen." diyerek elini Tijen'e doğru uzattı. "Sen tıpa tıp anneme benziyorsun. Hatta ikizi gibisin." dedi titreyen sesiyle

Kaşları çatılı şekilde Aktanın, ona uzattığı elini inceleyen Tijen'in alnında oluşan her bir derin yarık, aslında bize, onun ne kadar da Aktanın annesi olmadığını anlatmak istercesine ortaya çıkıp sonrasında yok oluyordu.

Tijen, yerinde hafifçe kıpırdanıp "Ben senin annen değilim çocuk." dedi anında duru sesi yırtıcı bir hayvanı andıran ses tonuna geçiş yaparken

Bakışlarım anında Aktan'a dönerken "Ama." diye mırıldandı Aktan da Tijen'e yalvarırcasına cevap verip.

Tijen ise "Ben. Senin. Annen. Değilim." dedi her kelimenin üzerinden çıldırtıcı bir yavaşlıkla geçerken. Ardından derin bir nefes alıp adımlarını Aktan'a doğru çevirdi.

Attığı her adımda güneşin sıcak ışınlarının, beyaz bedeninde dalgalanmasıyla oluşan sayısız renk geçişleriyle sanki ilahi bir bedeni andırıyordu.

En sonunda adımları ikimizin önünde durunca bakışlarındaki sertlik yerini şaşkınlığa bıraktı. Gözlerinde gezen anlam karmaşası yerini güvene bıraktığında, Tijen elini uzatıp, parmaklarını nazikçe Aktanın omuzuna dokundurdu.

"Sen koruyucusun. Ve bunu hissetmemden çok daha önemli bir kanıtın da olmalı." dedi sesi gittikçe kuvvetlenerek, Aktan ile aynı tonlara sahip gözlerini tamamen ona dikti.

Aktanın bedeni Tijen'in ona değen parmaklarıyla anında kasılırken, karmakarışık olan hisleri onu ilk gördüğü andan arınmış haldeydi. Yeniden her hissini kapalı kapılar ardına sakladı ve sesi yeniden eski tonuna kavuşarak "Ne kanıtından söz ediyorsun? Asıl senin annemin bedeninde ne işin var?" dedi tok sesiyle

Dudaklarının kenarında oluşan minik bir gülümsemeyle Tijen, "Sen güneşin torunusun. Ay'ı ışığınla parlatmaya söz verdin. Ve koruyucu görevini sen doğduğun anda bedenine işlenmesi lazımdı. Eğer burada, mühürlünün yanında bulunuyorsan." diyerek bir adım daha Aktan'a yanaştı.

İçimde aniden kuvvetlenen koruma hissimle ikisinin arasına bedenimi siper ettim. "Şu an benim soyumdan geldiğin için seni buraya çağırabildik. Biz kanımızın gücünü Güneşten değil Ay'dan alırız." diye tısladım Tijen'in yüzüne doğru.

Rüyada SaklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin