MM|8.BÖLÜM|

24K 1.3K 129
                                    

Bu bölümü düzenlediğim bölümleri okumayarak kaytaran, (😁) dasdelenmerve 'ye ithaf ediyorum. Şaka bir yana güzel yorumların içi teşekkür ederim canım...

Keyifli okumalar...

***

Cengiz karşısında ki binaya bakıyor ama içeriye girmeye cesaret edemiyordu. Sanki ayaklarında tonlarca ağırlık varmış gibi hareket ettirecek gücü kendinde bulamıyordu. Kasabadan şehre gelmesi bir buçuk, hastaneye gelmesiyse yarım saatini almıştı.

Böyle durmak daha cazip gelse de artık içeri girmesi gerekiyordu. Gitmeli ve kendisine ne olduğunu öğrenmeliydi. Bedenine ağır gelen sıkıntıyla içeriye adımladı.

İçeriye girdiğinde burnuna dolan ilaç kokusuyla midesi bulandı. Hiç sevmiyordu hastaneleri, arası da yoktu zaten. Danışmaya sormak için sırayı bekledi. İki kişi danışmayla konuşuyordu. Beş dakikalık bir süre sonrasında sıra ona gelmişti.

"İyi günler oğlum." Genç adam hafif bir tebessümle karşılık verdi.

"İyi günler. Hangi bölümden sıra alacaksınız?"

Cengiz Bey hangi bölümden sıra alacağını bilmiyordu. Hekim Baba da söylemeyi unutmuş olmalıydı. Cevap bekleyen danışmana sorsa iyi olurdu.

"Şey evlât benim rahatsızlığım şiddetli öksürük. Hangi bölüm bakar?"

Genç adam bilgisayar da bir şeyler yapmaya başlayınca etrafa bakınmaya başladı. Koridor kenarlarında bulunan sandalyeler insanlarla doluydu. Her insanın imtihanı farklıydı tabi. Buraya gelenlerin çoğu dertliydi. Dermanı doktorlarda aramaya geliyorlardı. Aslında bilmiyorlardı ki doktorlar sadece vesileydi. Allah şifa vermedikçe doktorların yaptığı bir hiçti. Çok şükür ki Allah Cengiz Bey'e dert veriyordu. Onu sınıyor, ondan dermanını istiyordu.

"Göğüs hastalıkları bölümüne gideceksiniz. Buyurun bu da sıra numaranız. Geçmiş olsun." Ona uzatılan küçük sarı kâğıdı aldı ve genç adama teşekkür etti.

"Sağ olasın evlât. Kolay gelsin." Dedikten sonra gidecekti aklına gelen şeyle tekrar gence döndü. Göğüs hastalıkları kaçıncı kattaydı bilmiyordu. Hastane çok büyük değildi. Arayıp bulabilirdi fakat yaşlı bedeni oradan oraya gezecek kadar dinç değildi şu son günlerde.

"Kaçıncı katta bu bölüm?"

"İkinci katta koridorun sonunda, Amca."

"Eyvallah evlât."

Eliyle selamını verdi ve merdivenlere yöneldi. Steril merdivenlerden çıkarak ikinci kata geldi. Geniş koridor insan kaynıyordu. Başını hayâyla eğdi. Kalabalıktan sıyrılmayı başardı ve koridorun sonuna ulaşabildi. Koltuklar dolu olduğu için cam kenarına geçti. Sırtını yavaşça pencerenin pervazına yasladı. Elindeki sıra kâğıdına baktı.23. sırada olduğu yazıyordu. Kapının üzerinde bulunan küçük ekrandan sıranın kaçta olduğuna baktığında henüz 12.sıradalardı. Çok beklememeyi umuyordu.

Yaklaşık yarım saat sonra hala beklemeye devam ediyordu. Etrafında gıybet ve dedikodu yapanlar o kadar çoktu ki. Sanki insanlar doktora değil de kim neyi yapmış onu öğrenmek için gelmişti. Bunlara şahit olmak onu üzüyordu. Gıybet etmek kardeşinin çiğ etini yemek demekti. Bu insanların merakı, kini ne kötüydü böyle. Dinlediği bazı sohbetlerde bunula ilgili çok şey öğrenmişti. Mesela hocanın yapmış olduğu bir sohbet çok dikkatini çekmişti. Hocanın anlattığı, insanın en temiz ve en pis yerinin kalbi ve dili olduğunu anlatan bir kıssaydı. Düşündükçe mantığına yatan bir kıssaydı Cengiz Bey' e göre. İnsanlar küfürler ederek, yalan konuşarak veyahut da haram yiyerek birçok günaha giriyor ve bunun sonucunda kalpleri lekeleniyordu. Cengiz Bey kendisini günahsız bulmuyordu elbette lakin dikkat etmeye çalışıyordu.

MÜSLÜMAN MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin