Keyifli okumalar...
***
Yanlışları yaparak doğruyu bulabilmek mümkündü. Peki doğru bulduğunuz şeyin tamamen yanlış olması yüzde kaçtı?
Mahru, doğru ile yanlış arasında bocalarken ürkek gözlerle Akif Barın'a baktı. Kendisine göre doğru bir şey yaptığını düşünüyordu. Fakat Akif Barın'ın geleceğini nereden bilebilirdi ki? Geriye doğru attığı adımlar o kadar dengesizdi ki her an düşecek gibiydi.
Eğer düşerse Akif'in onu bir böcek gibi ezeceğine emindi. Çünkü zifiri gözleri öfkeden daha da koyulaşmıştı ve bir katilin gözü karalığını andırıyordu. Bir katilin nasıl baktığıyla ilgili pek fikri olmasa da Akif Barın'ın gözlerinde gördüğü kararlılıktı bunu Mahru'ya düşündüren.
Arkasında hissettiği koltukla oturmak zorunda kaldığında bedenini saran panikle kalkmaya çalışmış fakat geç kalmıştı. Akif Barın karşısında duruyor ve gözleriyle ateş püskürüyordu. Ellerini onu durdurmak için sağa sola salladı ve ikna etmeye çalıştı.
"Ba-k suçlu-yum, kabul..." Aklında ki kelimeleri toparlamak için yutkundu. "Ama-"
Akif Barın, Mahru'nun açıklamak için kıvranmasını umursamadı ve omzunun beş parmak aşağısına denk gelen yeri tutarak Mahru'yu koltuktan kaldırdı. Sınırını aşan herkese haddini bildirmeyi iyi öğrenmişti. Bunu Mahru'ya göstermekten çekinmeyecek ve canını yakacaktı. Zaten yeterince yük olması yetmiyormuş gibi özel hayatına burnunu sokmaya nasıl cesaret etmişti? Bilmiyordu. Aklına geldikçe bedenini saran öfke, hiddet ve içinde ki can yakma isteği artıyordu.
"Suçlu olduğunu bildiğin halde! Benim hayatıma burnunu soktun, benim eşyalarıma dokundun! Öyle mi?" dedi kolunu biraz daha sıkarak.
Mahru cevap vermek için dudaklarını araladı fakat başka bir ses konuşmasını engelledi. "Akif bey bir şey mi oldu, efendim?" diyordu Kerime Hanım. Akif'in öfkeli gözleri Kerime Hanım'a döndüğünde orta yaşlı kadın gözlerini kaçırdı ve başını eğdi.
"Odanıza gidin Kerime Hanım!" Akif'in sert sesinde ki emri algılayan Kerime Hanım kararsız bakışlarla Mahru'ya baktıktan sonra başını salladı ve kaçarcasına odasına gitti. Fakat aklı Mahru'da kalmıştı. Akif Barın'ın neye kızdığını bilmese de Mahru' nun canını yakacağı kesindi. Endişeyle parmaklarını esnetti ve beklemeye başladı. Neyi beklediğini bilmeden...
Akif Barın tekrar Mahru'ya bakmadan kolunu çekiştirerek dış kapıya ilerledi. Mahru direniyor kolunu Akif'ten kurtarmaya çalışıyordu. Bu canını daha fazla acıtıyordu fakat yine çırpınmaya devam etti.
"Bırak beni! Nereye götürüyorsun?" Kolunda ki keskin acıdan dolayı sesi titremişti.
"Haddini bildirmeye!" dedi ve arabanın kapısını açtı. Ardından Mahru' yu savurarak koltuğa oturttu. Mahru onu itiyor, göğsüne küçük yumruklarla vuruyordu lakin işe yaramak yerine Akif Barı'ın daha çok kızmasına neden oluyordu.
"Rahat dur!" Dedikten sonra kapıyı kapattı ve sürücü koltuğuna geçti. Mahru'ya attığı kısa bir kızgın bakıştan sonra arabayı çalıştırdı ve ormana doğru sürmeye başladı.
Mahru kolunda ki ağrıyla dişlerini sıktı. Akif Barın'ın onu nereye götürdüğüyle ilgili hiçbir fikri yoktu. Endişeli gözleri karanlık çöken ormanda geziyordu.
'Allah'ım sen koru...'
Diline kadar gelen kelimelerle bir türlü cesaret edip dudaklarından dökülmüyordu. İçini kemiren,'Bana ne yapacak?' sorusu beyninde dönüyordu. Araba izbe ormanın ortasında durduğunda, ormanda korkuyla gözlerini gezdirdi. Akif Barın kapıyı sertçe kapattığında irikildi. Sonbahar gözleri nemlenmeye başladığında seslice yutkundu. Kendi tarafının kapısı açıldığında inmesini bekleyen Akif Barın ile görünmez bir elin boğazını sıktığını hissetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜSLÜMAN MAFYA
General FictionWattpad'de Müslüman Mafya adlı ilk kitaptır! Karanlıkta büyüyen bir çocuk. Babası tarafından en acımasız eğitimlerden geçer. Babası gibi olmamak için direnen küçük çocuk, babasına benzemeye başladığını anladığında artık çok geçtir. Geceye benzeyen z...