MM|10.BÖLÜM|

22.7K 1.2K 160
                                    

"Gelince her şeyi anlataca-."

Konuşmasını bölen sesle durdu. Bu sesi duyması hiç iyi olmamıştı.

"Sen..."

"Sen neredesin Akif'im. Bu yaşlı kadını kalpten mi götüreceksin?" Dedi ağlamaklı bir sesle Peyker Hanım. Göğsünde ki ağırlığın hafiflediğini hissetti. Oğlu yaşıyordu.

Akif eliyle alnını ovalayarak sıkıntılı bir nefes aldı. Peyker Annesi kızmakta çok haklıydı. Onu çok üzdüğünü tahmin edebiliyordu. Burada ki şartlar onlara haber vermesi için elverişli değildi. Hem onların habersiz olmaları asılsız haberleri daha inandırıcı kılmıştı. Bu da planını rahatlıkla yapmasına imkân sağlayacaktı. Fazla vakti yoktu, bir an önce Peyker Anne'sini atlatmalıydı.

"Peyker Anne, ben iyiyim. Kısa zamanda döneceğim. Sadece kimseye söylemeyin yaşadığımı..." dedi katı bir sesle.

Peyker Hanım telaşlandı, kim oğluna zarar vermeye çalışıyordu? Ne istiyordu Akif'inden? Yüreği kor ateşlerde yanıyor gibiydi. Her gün onlara bir şey olacak korkusuyla yaşamaktan yorulmuştu. Her telefon çaldığında yüreği ağzına geliyor, eli ayağı boşalıyordu.

Kaç defa Akif'e bu lanet şeyi bırakması için dil dökmüştü? Bilmiyordu. Lakin oğlu kesin bir dille ret ediyordu. Nedenini sorduğundaysa, "Zamanı geldiğinde göreceksiniz." diyor başka bir şey demiyordu. Gözlerinden akan yaşları titreyen eliyle sildi.

" Başın belada değil mi, oğlum?" dedi kısılmış sesiyle. Ağzından firar eden hıçkırıkla konuşmasına devam edemedi.

Omzuna koyulan elle başını çevirdi ve Eldem'ine baktı. Eldem'in ağabeyi ile konuştuğunu duymuş ve oğlunun engel olmasına izin vermeden almıştı telefonu eline. Akif'inin sesini duymaya ihtiyacı vardı. Lakin yüreği ferahlamak yerine yanıyor, dağlanıyordu. Eldem elini uzattı ve telefonu yavaşça aldı, annesinden. Karşı koymadı Peyker Hanım sessizce ağlamaya devam etti. Annesinin ağlaması Eldem'i üzüyor, ağabeyine öfkelenmesine neden oluyordu.

Ağabeyi yine bildiğini okuyacak ve onları yok sayacaktı. Neden onun için meraklandıklarını görmezden geliyordu ki? Ağabeyinin bencilce davranmasından nefret ediyordu. Hem annesini hem kendisini üzdüğü içindi bu öfkesi.

"Her ne planlıyorsan ağabey, tek başına yapmana izin vermeyeceğimi bil. Bu sefer yalnız hareket etmene izin vermeyeceğim anladın mı, vermeyeceğim?" dedi tek solukta.

Öfkesinden dolayı kararan gözleri, annesinin korkuyla ona baktığını görmemişti bile. Peyker Hanım içindeki korku büyüdükçe büyüyor ve onu kahrediyordu. Oğlu neler diyordu böyle? Eğer onlara bir şey olursa, iki oğlunu da kaybetmeye yüreği dayanamazdı. Ölürdü...

"Şimdi nerede olduğunu söyle, almaya geleceğim." Diyerek koltuktan kalktı.

Akif Barın'ın sıkıntıyla nefes aldı. Onlara bir zarar gelsin istemiyordu. Bu yüzden buzu andıran sesle konuştu. Soğuk sesi insanın ürpermesine yol açıyordu.

"Bu benim meselem Eldem. Sen karışmayacaksın. Size sadece iyi olduğumu söylemek için aradım. Pişman etme beni." Dedi mesafeli bir sesle.

Kapının önündeki seslerle kapatması gerektiğini anladı.

"Kapatıyorum. Sakın bana ulaşmaya çalışma. Sakın... Peyker Anne' ye ve kendine iyi bak..." dedi hızlıca. Telefonu kapattı ve yandaki komodinin üzerine koydu. Başını sertçe yastığa vurdu.

MÜSLÜMAN MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin