MM|39.BÖLÜM|

17.9K 1K 398
                                    

Keyifli okumalar...

***

22 yıl önce...

Bir çukur açtı insanlar, adına mezar koydular. Bir, iki, üç... Toprak anayı bir faniyi daha koynuna alması için hazırladılar. Bir, iki, üç... Cesede giydirilen kefen, bir deliye giydirilen önlüğü andırıyordu. Sanki çekeceği azaplara karşı elinin kolunun bağlı olduğunu göstermekti niyetleri. Bir, iki, üç... Ceset ağır, çukur derin, insanlar sağırdı. Ruhun bedenden ayrıldığı vakitten beridir böyleydi bu. Bir, iki, üç... Ceset çukura düştüğünde toprak ona onu bağrına bastı. Kırıntılarıyla üzerini örttü insanlar. Bir, iki, üç... Küçük bir çocuk vardı mezarın başında. Gözleri yaşlı, kalbi yarım, bedeni yıkıntı. Bir, iki, üç... Bir adam vardı mezarın ayakucunda. Gözleri acıdan katran siyahı, yüreği bir lav kadar kaynar, bedeni içinde ki cehenneme zebani... Bir, iki, üç... Kadının gidişi adamı bitirdi, adamın bitişi çocuğu yitirdi. Bir mezara üç fani sığdı...

Cüneyt bardağın dibinde kalan son içkiyi de içti. Boğazını alevlere vererek giden sıvı, yüreğinde ki koru söndürmek yerine daha da alevlendirdi. Vildan kendisinden vazgeçtiği günden bu güne tam beş ay olmuştu. Ona olan aşkı bu sonu hak etmiyordu. Vildan sadece kendisini değil Cüneyt'i de öldürmüştü. Aldığı nefesler öylesine boş geliyordu ki artık, yaptığı tek şey içmek, içmek ve içmekti. Gözlerine oturan kan, uzun zamandır uyumadığını gösterirken, gözlerinin altı bir mezar gibi çökmüştü. Gözlerinin kara mürekkebi akarak mezarın çöküşüyle oluşan o çukurda birikmiş, görüntüsü kara bir bataklığı andırmıştı . İçinde öyle büyük bir yangın vardı ki, alevleri herkesi yakacak güçteydi. Bu yangını körükleyen öfke; kıvılcımlarıyla birlikte avuç içi büyüklüğünde ki kalbini zehirli bir sarmaşık gibi sarmıştı. Salkımları bir damarı andırarak bedenine yayılmıştı.

Öfkesi kendisineydi, öfkesi sevdiği kadınaydı, öfkesi babasınaydı. Mücahit Korel... O, erkeklerin tek zaaflarının kadınlar olduğunu söylerdi. Sevmenin mafyalar için koca bir hata olacağını, zira kendilerinin hep namlunun ucunda; parmaklarınınsa tetiğe yuva yaptığını söylerdi. Babası annesiyle tamamen çıkar amaçlı evlenmiş, bunun sonucunda da Korellerin yeni kurbanı dünyaya gelmişti. Her çocuk gibi sevgi ortamında büyümek yerine, silahlar, tekin olmayan adamlar ve kumarhane salonlarında büyümüştü. Mücahit Korel oğlunu sadece yerine geçecek bir vârisi olarak görmüştü. İstediği tek şey lanet saltanatının devam etmesiydi.

Mücahit Korel her zaman aklıyla hareket eden bir adamdı. Kalbi bir demiri, bakışları kara olmasına rağmen her daim alev kırmızısını, dudakları sert verimsiz bir toprağı, dili keskin bir bıçağı, parmaklarıysa dikenli telleri andırırdı.

MÜSLÜMAN MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin