MM|35.BÖLÜM|

18.4K 1.1K 186
                                    

Keyifli okumalar...

***

Sokak lambasının ışığıyla aydınlanan yüzü, hareket eden araba sayesinde bir diğer sokak lambasına kadar karanlığa gömülüyordu. Yüzünde, esnek bir kumaşın iki ucundan çekildiğinde, gerilmesiyle oluşan sertlik vardı. Parmakları yırtıcı bir kuşun avını pençelerinin içine hapsettiği gibi hapsetmişti direksiyonu. Kaşları kuşun heybetli kanatları gibi gerilmiş ve alnının ortasında ki keskin çizginin ortaya çıkmasına neden olmuştu. Çenesinden boynuna yatay bir şekilde uzanan orta kalınlıkta ki yeşilimsi damar bir nabız gibi atıyordu. Dişlerini öyle bastırıyordu ki dolgun dudakları incecik bir görünüm kazanmıştı. Boğazının gerisinde kaynayan öfkesi bir yanardağ gibiydi. Yutkundukça boynu sarsılıyor, adem elması aşağı yukarı hareket ediyordu. Kızgın lavlar tüm bedenini esir almış, solukları yakıcı bir hal almıştı.

"Ben seni bu işlerden uzak tutmaya çalışırken senin yaptığına bak. Kumarhaneye gelmekte ne demek?" dedi en sonunda, öfkesi öylesine fazlaydı ki daha fazla sessiz kalamamıştı. Yıllardır çabaladığı amacı, kardeşi yüzünden suya düşecekti. Eğer kumarhanenin dışında bekleyen adamı, Eldem'in kumarhaneye gelmek için otelden ayrıldığını haber vermeseydi her şey berbat olacaktı. Eldem'in geleceğini öğrendiğinde oyunu hızlandırmıştı. Celil'in bir kez daha kaybetmesiyle Mehmet'e sessizce Celil'i planladıkları depoya götürmelerini ve dikkatli olmalarını söylemişti. Tam salondan çıktığında ise Eldem ile karşılaşmış ve orada hararetli bir tartışma yaşamışlardı. Dikkat çektiklerini fark ettiklerinde ise otele gitmek için arabaya binmişlerdi. Tartışmaları sıcaklığını koruyordu ve Eldem ve Akif Barın deyim yerindeyse burnundan soluyordu.

"Söylesene ağabey ne zamandan beri bu lanet oyunu oynuyorsun?" diyerek bağırdı Eldem. Bedenini saran hayal kırıklığını üzerinden atamıyordu. Tanıdığı ağabeyi asla kumar oynamazdı. Her şeyi alın teri ile yapar ve asla kirli paraya dokunmazdı. Ancak bu gece öğrendiği şeyle öfkesine ve hayal kırıklığına engel olamıyordu.

Akif Barın kısa bir an kardeşine baktı. "Bana sesini yükseltme! Ağabeyinim ben senin!" diyerek uyardı kardeşini.

Eldem kahkaha atmaya başladı. Samimiyetsiz gülüşü Akif Barın'ı iyice çileden çıkarmıştı.

"Lanet olsun ya, adamın takıldığı şeye bak." diyerek sinirle tısladı Eldem. Ellerini yumruk yapmış öylece yolu izliyordu. Ağabeyinin kendisine sesini yükseltilmesinden hoşlanmadığını biliyordu ancak bu umurunda bile değildi.

"Evet oynadım. Bunu yapmak istediğim için değil, yapmak zorunda olduğum için yaptım. Yine olsa yine yapardım!"

Eldem başını olumsuzca iki yana salladı. İnanmış gibi görünmüyordu ve bu Akif Barın'ın içinde bir yerleri yaralamaya yetti.

"Hiçbir şey... Hiçbir şey o lanet oyunu oynamana neden olamazdı ağabey. Sen... Sen bir mafyasın ama önceden bu bataklığa daha fazla bulaşmamak için uğraşırdın." Dedi keskin bir sesle. "Görüyorum ki o bataklık seni çoktan yutmaya başlamış."

Akif Barın parmaklarını biraz daha sıkılaştırdı bu sözler üzerine. Bataklığa ilk cinayetini işlediğinde batmıştı zaten. Başlarda kurtulmak için çok uğraşmıştı ancak babası her çırpışında merhametsiz elleriyle itiyor ve tutunduğu tüm dalları teker teker kırıyordu.

MÜSLÜMAN MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin