MM|20.BÖLÜM|

19.6K 1.1K 96
                                    


Keyifli okumalar...

***

Aklın ihtilâli,insanı ya en iyisine sürükler ya da en kötüsüne...

Çünkü akıl da zaman kavramı yoktu. Geçmek bilmeyen geçmişe takılırdı oltası. Siz unutmaya çalıştıkça oltaya takılan balık misali çırpınır fakat kurtulamazdınız. Sudan çıkarılan balığın mücadelesi son nefesini verdiğinde bitiyordu. İnsanlar içinde geçerliydi bu; geçmiş olan sadece zaman İken anılar geçmiyordu, son nefese kadar sizinle oluyor ve ölünce sonlanıyordu. Geçmiş denilen fakat geçmeyenler, toprağa karışınca geçiyordu.Tıpkı insanların dünyadan gelip geçmesi gibi...

Aradan geçen bir ay da Akif Barın eski hayatına geri dönmüştü. İşleri kısa zamanda hallettikten sonra şirketine uğramıştı. Şirketle Eldem ilgilendiği için çoğu şey aksamamış olsa da kardeşi henüz toydu. Bu da şirkette bazı şeylerle ilgilenemediği için bir kaç inşaatta sorunlar çıkmasına yol açmıştı. Onlarla ilgileniyordu son zamanlarda.

Arada bir adamalarını arayıp Mahruları soruyordu. Gelişmelerden haberdar olduktan sonra işlerine geri dönüyordu. Aslında onlar aklına geldiği pek söylenemezdi. Zira başını kaşıyacak vakti olmadığı için boş vakitlerinde bir kaç saat uyumayı tercih ediyordu. Onları korumuştu ve korumaya devam ediyordu, daha fazla bir şey yapmaya gerek görmüyordu kendince. Verdiği sözü tutuyordu ya onun için yeterliydi bu.

Uykulu gözlerini kırpıştırdı ve mafya liderlerinin toplanacağı mekana girdi.
Gözleri uykusuz olduğu için biraz kızarmış olsa da sertliğini koruyordu.
Adımları zeminde tok sesler bırakırken toplantı salonuna girdi. Tüm gözler ona dönmüştü fakat Korel buna aldırmadı ve yerine oturdu. Tavan da asılı olan üç avize, salonu aydınlatmaktan çok boğucu bir hava katıyordu. Duvarlar bordo renk boyayla boyandığı içindi belki de bu. Yirmi kişilik masa da neredeyse herkes gelmişti. İçlerinden en genci kendisiydi aslında. Çoğu zaman genç olduğu için onu küçümseyerek hareket etmişlerdi ancak Korel onlardan daha zeki olduğunu göstermişti her zaman. Şimdiyse herkes ondan çekiniyordu. Babası yaşında ki adamlar bile. Ne demişti babası?

Korel olmak bunu gerektirir...

Odada mafya babalarıyla birlikte en güvendiği adamlarda vardı. Oldukça kalabalık olan oda da çıt çıkmıyordu. Derken içlerinden en yaşlısı boğazını gürültüyle temizledi.

"Bu gün burada neden toplandığımızı tahmin ettiğinizi umuyorum." diyerek sessizliği bozdu. Hırıtılı bir nefes aldı ve mafya liderlerinde göz gezdirdi. Amacı onaylayanları görmekti, ki görmüştü de.

"Korel'in tekrar aramızda olmasını kutlayacağız." Herkesin onaylayan homurtuları salonda uğultuya sebep olmuştu. Korel bu muhabbetin ne kadar yapmacık olduğunu bildiği için onlara soğuk bakışlar atıyordu. Çünkü biliyordu ki bir mafya lideri diğer mafya liderlerini hiç sevmezdi. Tüm gücün kendisinde olmasını isterdi. Burada bulun herkes bunun peşindeydi. Bu yüzden birbirlerinin yüzüne gülüyor arkalarından öldürme planı yapıyorlardı. Bu iş böyle ilerliyordu...

"Eminim bu kutlamayı öldüğümü öğrendiğinde de yapmışsındır Eşref." Korel'in soğuk sesiyle salonda ki uğultu kesilmiş herkes Korel'e dönmüştü. Eşref ise öfkelendiği için hırıltılı nefesleri artmıştı. Öfkeden yüzü kızarmıştı,avuç içlerini masaya yasladı ve ayağa kalktı. Öne eğilen bedeni titrediği için her an kalktığı sandalyeye tekrar oturacakmış gibi duruyordu.

"Senin dediklerini kulağın işitiyor mu Korel?" dedi bağırarak. Masa da oturan diğer mafya liderleri sadece izliyordu. Ne olacağını kimse kestiremiyordu. Salona yayılan sahte kahkaha sesiyle Eşref iyice çıldırdı.

MÜSLÜMAN MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin