Keyifli okumalar...
***
Kelimeler; bir çuvala doldurulmuş ve bir uçurumdan aşağı atılmış gibiydi. Kelimeler; bir çarmıhta gerilmişcesine acı çekiyordu. Kelimeler; bir neşter tarafından un ufak olmuş gibiydi. Ses telleri körelmiş bir makasla kesilmiş, dudakları sımsıkı kapalıydı. Nefesinin ezgisine katılarak, acı bir nağmeyle atıyordu kalbi. Zaman bedeni üzerine devrilmiş, geçen saatlerin altında can çekişiyordu. Tavana asılmış gözlerinin perdesi açıldığında, kalbinde pompalanan kan pıhtılaşarak damarlarını tıkadı. Güçlü kolları Mahru'nun şefkatle yoğrulmuş bedenini sıkıca kancalamaktaydı. Perdenin açılmasıyla siyah saçları birbiriyle kavga halinde, yüzünü küçük dizlerine gizlemiş bir çocuk sahnenin ortasında belirdi. Sahnenin boşluğunda yankılanan hıçkırıklarıyla sarsılan omuzları, küçük çocuğun bedeninde ki yaşadığı en acı depremdi.
"Güneş hiçbir zaman ağlamaz," dediğin sesi, boş kuyuda yankılanıyormuş gibi çıkmıştı.
Mahru yaşlı gözlerle, ellerinin kuzguni saçlarında arayışına devam eden adama baktı. Karnın üzerine yuvan yapan başı pencereye dönüktü. Kulaklarında tekrarlanan cümlelerle gözleri doldu.
"Onu öldürdün baba, annemi sen öldürdün!"
"Anne!"
"Uzun zamandır okşanmadı saçlarım..."
Gözünden akan yaş şakağına doğru süzülerek saçlarının arasında son buldu.
"Eğer kuyuya atılan küçük bir çocuk görmüş ise, ağlar." Sesi oldukça kısıktı Mahru'nun. Boğazına bir hıçkırık daha takılmıştı. Dudaklarını birbirine sıkıca bastırarak, hıçkırığının önünü tıkadı.
"Kuyunun içine ne zaman düştüğünü biliyorum." dediğinde bedeni tereddütle kasıldı. Ağzından çıkanlara engel olamamıştı. Akif Barın'ın kendisine anlatmasını istiyordu, eğer anlatırsa biraz da olsa rahatlayacağını düşünüyordu. Belki yine kırılacaktı, bunu yaşayıp görecekti. Ancak içinden bir ses onun kendisine ihtiyacı olduğunu fısıldıyordu.
Akif Barın'ın dingin bir deniz gibiyken Mahru'nun sözleriyle gerildi. Neyi biliyordu? Kahretsin sayıklamış mıydı yoksa? Kâbus görmeye alışkındı ancak kimse bu hallerine şahit olmamıştı daha önce. Böylesine kabuğu çatlamış, böylesine duvarları yıkılmış, böylesine sevgiye ve şefkate muhtaç... Bunu yapamazdı, bunca yıl idare etmişken şimdi gardını indiremezdi.
Kollarını gevşettiğinde Mahru saçlarında ki ellerini çekmek zorunda kaldı. Akif Barın toparlandığında yatakta oturur vaziyete geldi. Ellerini nemli saçlarının arasından geçirdiğinde tüm kasları yay gibi gerilmişti.
"Annem öldüğünde henüz altı yaşındaydım." Boğazında ki dikenlerin ardında derin yaralar bıraktığında, yutkunmuştu. Sessizlik yükseklerden düşüp un ufak olduğunda tekrar konuşmak için dudaklarını araladı.
"Kardeşim ilk nefesini aldığında, annem son nefesini veriyordu. Annemin gözleri öyle cansız bakıyordu ki kardeşimin doğmasına sevinememiştim bile." Boğazına takılan iri yumruyu sertçe yutkunarak geriye itekledi. O yumru o kadar inatçıydı ki kaydığı yerden tekrar eski yerine geldi. Nefes borusuna dolan oksijen, geçtiği yerleri alevlendirerek ciğerlerine ulaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜSLÜMAN MAFYA
General FictionWattpad'de Müslüman Mafya adlı ilk kitaptır! Karanlıkta büyüyen bir çocuk. Babası tarafından en acımasız eğitimlerden geçer. Babası gibi olmamak için direnen küçük çocuk, babasına benzemeye başladığını anladığında artık çok geçtir. Geceye benzeyen z...