Keyifli okumalar.
***
Yürüyordu, ayaklarının acıdığını hissetmesine rağmen durmadan yürüyordu. Nereye gittiği hakkında hiçbir fikri yoktu. Beyni bomboş bir oda gibiydi. Zihninde konuşanların sesi o odanın duvarlarına çarptıkça yankılanıyor ve keskin bir uğultu yayıyordu. Bu uğultuya eşlik eden kendi güçsüz adım sesleriydi. Tepesinde semaya asılan güneşin yaydığı sıcaklık boğazının bir çöl kadar kurak olmasını sağlıyordu. Dudakları çatlamış ve kanamıştı. Gecenin en koyu tonuna sahip gözleri kirpikleri iç içe geçecek şekilde kısılmıştı. Kuzguni saçları terden sırılsıklamdı. Durmak istiyordu, ayaklarında derman kalmamıştı, canı yanıyordu ancak duramıyordu. Onu engelleyen neydi bilmiyordu lakin kendisinin dışında bir güç onu yürümeye zorluyor gibiydi. Kızgın çöl kumlarının sıcaklığını ayağında ki ayakkabılara rağmen hissedebiliyordu. Bu çıplak ayakla kızgın lavların üstünde yürümekle eşdeğerdi.
Ne kadar daha yürüdü bilemeyecek kadar bitap düşmüştü. Dizleri tir tir titriyor, başından aşağı kaynak sular boşalıyormuşcasına sıcak sıcak terliyordu. Dudaklarını diliyle ıslatması bile yetersizdi artık. Ufacıkta olsa bir esinti istiyordu cayır cayır yanan bedenini serinletecek. Bir gölge istiyordu güneşin alevlerinden kurtulmak için. Lakin ne bir esinti ne bir gölge, sapsarı çöl kumlarından başka hiçbir şey yoktu etrafta. Gözlerinin siyahı görüşünü engellediğini hissettiğinde dizlerini kızgın kumlara gömdü. Avuçlarını yere yasladığında çöl kumlarına temas eden her bir uvzunun ateşler içindeki bedenini kavurduğunu hissetti. Fersiz gözleri kendini taklit eden gölgesine kaydı. Silik bir silüeti andıran gölgesi öylesine harabe görünüyordu ki bir için gözlerinin karardığını hissetti. Gölge secde edercesine kumlara serilmiş, bir şeylere teslim olmuş gibi görünüyordu. Gözlerini sıkıca kapattı ve yeniden açtı. Hayır, gördükleri gerçekti, gölgesi kanlar içerisinde öylece kumlara serilmişti. Bedenini geriye atarak gölgesinden kaçmaya çalıştı. Kumların üzerinde derin çukurlar bırakarak gerilediğinde gördüğü şeyin yok olduğunu fark ederek derin bir nefes aldı. Burada daha fazla kalırsa kafayı yiyeceğinden korkarak zorlukla da olsa ayağa kalktı ve yürümeye devam etti.
Yürüdükçe gördüğü tek şey ucu bucağı olmayan kum tepeleriydi. Neredeydi böyle? Buraya nasıl gelmişti? Tüm bunları bilemiyor oluşu aklını kaçırmasına neden olacak bir başka etkendi. Ne yapacaktı, buradan nasıl kurtulacaktı? Kendisini öyle çaresiz hissediyordu ki susuz kalmış bir çiçek gibi boynu büküktü. Kendiyle çatışmasını bilen şeyle zifirilerini kıstı. Adımları kumun ortasında gördüğü kar beyazı laleyle kuma saplandı. Hayır, yine bir serap görüyor olmalıydı? Gözlerini kapatıp açacak ve o gördüğü lale yok olacaktı. Yaptı... Gözlerini sıkıca kapatıp açtı fakat lale yerli yerinde duruyordu. Bedeni kavrulan sıcağa rağmen buz kesmişti sanki. Zorlukla geriye adım attı. Bir kez daha ve hızla arkasına dönerek birkaç adım attı. Fakat yine kar beyazı laleyi gördüğünde adımları bir kez daha dumura uğradı. Omzunun üzerinden arkasına baktı. Az önce görmüş olduğu lale yerinde yoktu. Kafayı yemek üzere olduğunu düşünüyordu. Elleri arasına aldığı başıyla derince bir nefes çekti ciğerlerine. Ciğerleri aldığı sıcak havayla göğüs kafesi ateşe verilmişcesine yandı. Ellerini indirdi ve kararlı bir şekilde omuzlarını dikleştirdi. Bu kez kaçmak yerine laleye bakmak üzere ona adımladı. Laleye yaklaştıkça lale ondan uzaklaşıyor gibiydi. Ancak pes etmedi. Belki de lale onu buradan kurtacak olan bir işaretti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜSLÜMAN MAFYA
General FictionWattpad'de Müslüman Mafya adlı ilk kitaptır! Karanlıkta büyüyen bir çocuk. Babası tarafından en acımasız eğitimlerden geçer. Babası gibi olmamak için direnen küçük çocuk, babasına benzemeye başladığını anladığında artık çok geçtir. Geceye benzeyen z...