MM|26.BÖLÜM|

20.1K 1.1K 432
                                    



Keyifli okumalar...

***

Kötülükle iç içe olan insanlar neden karanlıkla bütündür bilir misin?

Karanlık; kusurları kapatan bir nimettir onlar için. Gece olduğunda ve karanlık etrafı sardığında işlenir cinayetler. Sokak lambaları düşmanlarıdır, Ay ışığı yandaşları. Çünkü Ay kirli beyazdır. Neden kirli beyaz peki? Katillerin yoldaşı, yandaşı olduğu için mi?Hayır. Kurbanların kanlarını dahi siyah gösterdiği için...

Orman da raks eden güneş ışınları çekilirken siyah arabanın içinde çaresiz bir yakarış duyuldu. Az sonra ormana çökecek olan karanlık yine bir cinayete şahit olacaktı. Bir nefes tükenecekti bu ormanda, kan dökülecek, bir şeyler yitip gidecekti...

"A-Akif?" diyebildi Mahru titrek sesiyle. Bedeni titrekçe sallanırken kulakları ağırlaşmıştı. "Gitme, Akif Barın!" Göğsüne dolan acı bir hıçkırık dudaklarından firar etti.

Mehpare ablasının koluna yaptığı baskıyı arttırdı. "Bizi kurtaracak abla," dedi umutla.

Ömür gibi geçen dakikalar sonra duyulan silah sesiyle korkuyla irkildi iki kardeş. Aynı zamanda arkasına bakmak isteği duydu, Mahru. Fakat onun yerine kırgın bir sesle, "Kurtacak," dediğinde Akif Barın' a güvendiğini fark etti. Oysa ona karşı nefretten başka bir şey hissetmediğini sanıyordu. Güven ve nefret ona göre zıt şeylerdi. Tıpkı kendisi ve Akif Barın gibi...

Birkaç metre ileride birinin son nefesinin veriyor olması düşüncesi bedenini kas katı olmasına yetiyordu .Birkaç dakika sonra duyulan bir diğer silah sesiyle acıyla yutkundu. Yüreğini kemiren endişeyle karar verdi, bakacaktı. Koluna baskı yapan kardeşinin elini sıktı, güçlü olması gerekiyordu. Kabaca burnunu çekti ve kardeşinin korkusunu azaltmak için dudaklarını kıpırdattı.

"İnşirah sure-sini oku Ay parçam. Mümkünse sesli..."

Mehpare belli belirsiz başını salladı ve İnşirah suresini okumaya başladı. Bir kaç metre ileride olan boğuşma seslerini yok saymak için kardeşi sesini biraz daha yükseltti. Mahru ağırlaşan göz kapaklarına inat açık tutmaya zorladı. Endişe yüklü beyni kardeşine odaklanamayacak kadar doluydu. Mehpare' nin göğsüne yaslı bedenini güçlükle kaldırdı ve ağzından çıkacak olan herhangi bir inlemeye karşı dudağını ısırdı. Kardeşine döndüğünde nemli alnını öptü ve kana bulanmış elini üzerine gelişi güzel sildikten sonra kardeşinin gözlerine kapattı. Duyacaklarına değil ama göreceklerine engel olabilirdi. Avuç içine değen kirpikleri hissettiğinde,

"Okumaya devam et," dedi fısıldayarak. Mehpare kısıkça inledi ve okumaya devam etti. Bu sırada ablasının koluna tampon yapmaya devam ediyordu. Bal rengi gözleri acıdan dolayı koyu bir hal almıştı Mahru'nun. Keskin bir nefes aldı ve başını yana çevirdi. Akif Barın 'ı birini boğazlarken gördüğünde bedeni yay gibi gerildi. O ellerin bir canı alacak olması beyninin uyuşmasına neden oldu.

Onun gücünü çok iyi biliyordu, pek tabi heybetli bedeninin yıkılmaz görüntüsü de cabasıydı. Hele o zifiri gözlerin koyuluğuna yansıyan öfke hiç dinmiyordu. İçinde biriktirdiği ne varsa öfkeye dönüştüğünü düşünüyordu, Mahru.

Büyük ellerinin adamın boğazına sarılışı öyle güçlüydü ki adama acıyarak baktı. Onu öldürmemesini diledi.

"Allah'ım lütfen buna izin verme,"sertçe yutkundu ardından,

"Yapma,yapma,yapma..."diyerek korkuyla soludu.

Akif Barın adamın boğazını sıkmaya devam ettiğinde aynı el kendi boğazını sıkıyormuş gibi acıyla gözlerini yumdu. O ellere bir daha nasıl bakardı? Bir adamın nefesini kestiğini bilerek...

MÜSLÜMAN MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin