MM|44.BÖLÜM|

19.2K 1K 368
                                    

Keyifli okumalar.

***

Fırtına sol yanını esir almıştı. Geride hiçbir şey bırakmayacak kadar kuvvetli bir acı duyuyordu. O yangın tüm yalanları küle çevirirken, gerçekleri sunmuştu önüne. Başta inanmakta güçlük çekmişti ancak o zifiri gözlerin özür diler hali gözlerinin önünden gitmiyordu. Kara kuyular acıyla zelzeleye gelmişti. Ancak bu kendisinin hissettiği kadar derin bir acı olamazdı. Kandırılmışlık hissi dört bir yanını sarmıştı. 

"İyi misin?" diye soran adama çevirdi fersiz gözlerini. Onun söylediği şeyi aldırmaması bitkin bedeninin daha da bitkin düşmesine neden oluyordu.

"Kocamın mafya olduğunu öğrendim. Ellerinde belki de yüzlerce insanın kanı var, yüzlerce insanın nefesi ellerinde son bulmuş. Buna babamda dahil... Sence iyi miyim?" diye soludu yorgun bedenine zıt bir çıkışla.

"Bunları konuşmanın ne yeri ne de zamanı." dedi düz bir sesle Akif Barın. 

Koyu gözleri kısa bir an dalgalandı. Köşeli çenesinin kasılışını anbean izledi Mahru, onun sinirleniyor olması zerre kadar umurunda değildi. Aylarca kaba davranmasına göz yummuş hatta sineye çekmişti. Kalbinde kapanmayacak yaralar açmıştı Akif Barın ancak hiçbiri son öğrendikleri kadar canını yakmamıştı. Akif Barın'ın uyarısını umursamadı ve dudağı alayla kıvrıldı, gülüşü buram buram acı kokuyordu

"Hatırlıyor musun? Sırf eşyalarını karıştırdım diye bana ceza vermeye kalkmıştın. Beni kardeşim üzerinden tehdit edip, ağaca bağlamış ve ormanda yalnız bırakmıştın. O gün sana ancak canımı acıtırsın demiştim. Yanılmışım," Boğazında ki yumrudan dolayı derin bir nefesle doldurdu ciğerlerini. Yatmaktan tutulmuş bedeni bu hareketiyle sızlamıştı. "sen yalnızca acıtmıyormuşsun, yakıp yıkıyormuşsun da."

"Şems," diye mırıldandı Akif Barın dişlerinin arasından. Gerilen bedenini öyle çok sıkıyordu ki tüm bedeni sert bir kayaya benziyordu. "Ben doktoru çağırmaya gidiyorum. Biz gelene kadar umarım gözlerinde ki öfke ateşini kontrol altına alabilirsin." dedikten sonra oturduğu koltuktan hızla kalktı ve yeri sarsan adımlarla odayı terk etti. Mahru'nun böylesine düşmanmışcasına bakmasına kendisini hazırladığını sanıyordu ancak o gözlerde ki hayal kırıklığı ve öfke hazır olduğundan daha fazla  canını sıkmıştı. Bu kendisine, geçmişine olan öfkesini körüklüyordu.

Birkaç dakika sonra doktorla birlikte geri döndüklerinde  Mahru'nun gözleri bir kez olsun Akif Barın' ın zifiri gözlerini bulmadı. Onun yerine her yere bakıyor olsa da az önce olduğu gibi öfkesini kusmuyor en azından diye düşündü Akif Barın. 

"Merhaba Mahru hanım, kendinizi nasıl hissediyorsunuz?" diye sordu Ahmet kontrolleri yaparken. Odayı dolduran gergin havayı sezmişti. Öylesine yoğundu ki cevabı beklerken yerinde rahatsızca kıpırdandı.

"Fazla bitkin hissediyorum, ayrıca başım ağrıyor. Burada beni huzursuz eden bir şey var da!" diye konuştu dişlerinin arasından. İması nın yerine ulaştığını göz ucuyla izlediği Akif Barın'ın yerinde rahatsızca kıpırndanmasıyla anladı.

MÜSLÜMAN MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin