MM|32.BÖLÜM|

20.7K 1.2K 429
                                    

*Önceki bölümün küçük bir kısmında değişiklik yapılmıştır!

Keyifli okumalar...

***

Tepelerin ardına gizlenen güneşin ardında bıraktığı turuncu renkler, gökyüzünün mavisini kucaklamıştı. Kalabalık sokaklar karanlığın yeryüzüne çökmesiyle dingin bir hale bürünmüştü. Sarı sokak lambaları uzaktan küçük birer ateş böceğini andırıyordu. Gözlerini şehrin belli belirsiz ışığından çekerek önüne döndü. Aptaldı; onu bekleyen, onun için endişelenen ve ona böylesine kolay kırıldığı için kesinlikle aptaldı. Yüreğinde derin bir hendek vardı, içerisi zifiri bir karanlığa açılıyordu. O çukur gün geçtikçe büyüyordu, bir gün tüm yüreğini istila edecekti belki de. Neden engel olamıyordu tüm bunlara? Neden her insan kendisine derin acılar yaşatanı seviyordu ya da sevmeye başlıyordu? Neden izler bırakmasına izin veriyordu; aklında, kalbinde?

O gece bana aitsin dediğinde tek kelime edememişti. Nutku tutulmuştu çünkü ilk kez böyle bir şey duymuştu ondan. Onun zifiri gözlerinden, ardıç kokusundan, gücünden etkilenmesinin yanı sıra böyle hissetmek istememeliydi. Ona yaşattıklarını göz ardı edemezdi. Düşünmeksizin canını yakan bir adam vardı karşısında. Ona kolayca kapılamazdı.

"Hey millet hazırlanın Erzurum'a gidiyoruz!"

Eldem'in neşeli sesiyle dikenli düşüncelerinden zorlukla sıyrıldı. Gözleri onun neyden bahsettiğini bilmediği için iyice kısıldı. Bir şey mi kaçırmıştı?

"Nereden çıktı şimdi Erzurum'a gitmek oğlum?" diye sordu Peyker Hanım.

Mahru merakla Eldem'in söyleyeceklerine odaklandı.

"Ağabeyim bir iş için Erzurum'a gidecekmiş anne. Bizim de gitmemiz iyi olur diye düşündüm. Ailecek güzel bir vakit geçiririz." Dedi Eldem heyecanlı bir sesle.

Peyker Hanım'ın gözleri bu güzel fikirle parladı. Hevesle Mahru ve Mehpare'ye döndü ve şen sesiyle sordu. Ailecek vakit geçirmek harika bir fikirdi.

"Ne diyorsunuz kızlar? Sizce de iyi olmaz mı farklı yerleri görmek? Hem Akif'im de olacakmış," dediğin de yüzü kısa bir bulutlandı. " uzun zamandır farklı bir yere gitmedim."

Mahru kararsızca Mehpare'ye baktı. Erzurum' a gitmek demek Akif Barın ile daha çok bir arada bulunmak demekti. Bunu istediğinde emin değildi çünkü yine onun sözlerinin etkisine girmekten korkuyordu.

"Bilmem ki," diyerek mırıldandı kısık bir sesle.

Bu sırada Eldem'in yanında beliren heybetli bedenle gözlerini hızla kaçırdı. Bir haftanın sonunda varlığını hissetmek kalbinin yerinde sarsılmasına neden olmuştu. Damarlarında yol alan kan bir andan yönünü değiştirmiş ve ters akmaya başlamıştı.

"Erzurum'a gidiyormuşuz oğlum. Çok mutlu oldum vallahi." Dedi Peyker Hanım sevincini belli ederek.

Akif Barın Eldem'in yanında durduğunda sinirle dişlerinin arasından tısladı. "Bunun hesabını vereceksin Orhun!"

"Evet öyle, hadi hazırlanın Peyker Anne uçağı hazırladı çocuklar." Dedi zoraki bir sesle.

Eldem'in dudakları alayla yukarı doğru kıvrıldı. "Veririz Korel, sıkıntı yok." Dedi rahat bir tavırla. Onun bu rahat tavrı karşısında Akif Barın iyice sinirlendiğini hissetti.

MÜSLÜMAN MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin