Keyifli okumalar.***
Koyu karanlığın vuku bulduğu gecelerden biriydi. Genç kız ahşap tavana bal rengine çalan gözleriyle boş bir şekilde bakıyordu. Bundan iki ay kadar öncesini düşünüyordu.
Babası ve kardeşiyle birlikte huzurlu bir hayatı vardı. Yüzlerinde ki o buruk fakat daima varolan tebessümleri hiç eksik olmazdı. Sıradan bir günde hayatlarına davetsizce giren bir adamla birlikte tüm hayatları değişmişti. Tüm bunlara kader deyip geçemiyordu. Yüreği delik deşik olmuşken kaderine isyan etmemek için büyük bir çaba sarf ediyordu.İçindeki yetim çocuğun külleri kalmıştı geriye. Yüreğinde ki yangın hiç sönmemiş harlandıkça harlanıyordu. Şimdilerde öksüz bir kız çocuğu olmuştu. Henüz yeni ateşe verilmiş bir kız çocuğu... Yetim çocukluğunun külleri üzerinde ateşlenen küçük bir kıvılcım; büyük bir yangına yelken açarken yaptığı tek şey nefes almaktı. Geriye ruhunun külleri kalana dek nefes almaya devam edecekti.
Kıvrımlı kirpikleriyle çevrili bal sarısı gözlerini yumdu ve ciğerlerini yüklü bir nefesle doldurdu. Odasının kapısı açıldığında gözlerini saran acıyı yok etti ve bakışlarını odanın girişine çevirdi. Kardeşi onun aksine acıya bulanmış gözlerle kendisine bakarken yavaşça kaşlarını çattı.
"Bu gece yanında yatabilir miyim,
abla?" Sesini saran hüzünlü tonu anında hissetti Mahru. Bakışları şefkatle yumuşadı ve üzerine örttüğü yumuşak yorganı kaldırdı."Gel bakalım koca bebek,"dedi kısık bir sesle.Mehpare yanına uzandığın da vakit kaybetmeden üzerini örttü. Beline dolanan ince kolları hissettiğinde kardeşini göğsüne iyice çekti ve başını şefkatle öptü. Bir süre kardeşinin düzenli nefesini dinledi, uyuduğunu sandı fakat acıyla sarmalanmış fısıltıyla yanıldığını anladı.
"Her uyuduğumda alevler içinde uyanıyorum," Boğazına batan acıyı yutkunarak gidermek istedi, Mehpare. Lakin acı oraya yapışmış gibiydi, hiç gitmiyordu.
"Her uyandığımda üzerim kül kokuyor sanki abla, kül kokuyorum." dedi ve kısık bir şekilde hıçkırdı. Ablasının beline sardığı kollarını sıkılaştırdı. Bedenini saran yangını söndürmek istiyordu.
"Bizim çocukluğumuz yanarak geçti Ay parçası. Kül kokusu sinmiş ruhumuza..."dedikten sonra kardeşinin saçlarını okşadı ve bir buse kondurdu. Kardeşi ilk defa içinde ki yangını onunla paylaşıyordu. Fakat elinden hiçbir şey gelmiyordu. Birlikte yanıyor, birlikte küle dönüyorlardı. Kardeşinin ağlaması şiddetlendiğin de kollarını ona sıkıca sardı ve sessizce eşlik etti kardeşine.
Yüreği yaralı olan biri başka bir yaralı yüreğe merhem olur muydu? Bilmiyordu. Tek istediği yaralarının daha fazla kanamamalarıydı...
Kardeşi ağlayarak uyuya kalmıştı ama uyku Mahru'ya uğramak bilmiyordu.
Gözlerini saran koyu kan damarları göz bebeğinin etrafında raks ediyordu. Yanan gözlerini pencereye çevirdi ve perdenin arkasındaki zifiri karanlığı seyretmeye başladı.Sabah ezanın boğuk sesini duyduğunda kardeşini yavaşça yastığa itekledi ve abdest almak için banyoya girdi. Aynaya yansıyan aksi hoşuna gitmediğinde yüzünü buruşturup gözlerini çekti ve suyu açarak abdest alamaya başladı. Banyodan çıktığında üzerine feracesini geçirip başını omuzları kapanacak şekilde örttü. Ardından namazını eda etmek için niyet etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜSLÜMAN MAFYA
General FictionWattpad'de Müslüman Mafya adlı ilk kitaptır! Karanlıkta büyüyen bir çocuk. Babası tarafından en acımasız eğitimlerden geçer. Babası gibi olmamak için direnen küçük çocuk, babasına benzemeye başladığını anladığında artık çok geçtir. Geceye benzeyen z...