MM|1.BÖLÜM|

88.3K 2.4K 1.1K
                                    

Şermende gönül...
Dua ederken fısıldarmış,
Kalpleri ısındıran Allah'a...

EVREM GÜVEN.

Bu bölümü ilk okuyucularımdan biri olan ve ilk oy veren okuyanmumine ithaf ediyorum. Desteğin için teşekkür ederim canım.

***

Ay ışığının altında ana yolda, malzeme deposuna doğru ilerleyen bir araba vardı. Asfalt yolda ilerleyen arabanın hızı oldukça yüksekti. Her gaza basışında ileri atılan arabanın boğuk motor sesi gecenin sessizliğine tezattı. İçinde kabaran öfkesi endişesiyle bütünleşerek bedeninin kas katı olmasına neden oluyordu. Direksiyonu sıkan elleri bembeyaz olmuştu. Dişlerini sıkmaktan çenesi sivri bir görünüm kazanmıştı. Üzerine giydiği kaliteli takımı, siyah kuzguni saçları ve demir kadar sert zifiri gözleri birer uyum içerisindeydi. Arabaya biner binmez kravatını gelişi güzel fırlatmıştı yan koltuğa. Hiç sevmiyordu kravat takmayı. Boğazına yaptığı baskı, babasını hatırlamasına yetiyordu.

Son model arabasıyla hızla ilerliyordu, genç adam. Yeni malzemelerin kontrolü için giden kardeşinin telefonda söyledikleri ile apar topar şirketten çıkmış ve arabasına binmişti. Eğer son anda toplantısı çıkmasaydı kendisi gidecekti kontrole fakat toplantısı olduğunu öğrendiğinde kardeşi kendisin gidebileceğini toplantılardan nefret ettiğini söyleyerek onu ikna etmişti. Şimdi ise kardeşinin gittiği depoda silahlı saldırıya uğradığını öğrenmiş, kardeşine bir şey olmadan depoya ulaşmaya çalışıyordu. Bunu yapmaya cesaret eden elbette ki kendi düşmanlarıydı. Fakat kendi pis işleri yüzünden kardeşine bir şey olmasına asla izin vermezdi. İçini saran öfke onu boğmaya başladığında sağ eliyle gömleğinin bir düğmesini çözdü.

Önünde ki yavaş giden arabaya korna çaldı fakat arabanın sahibi canına susamış olmalı ki oralı bile olmadı. Genç adam iyice öfkelendi ve oldukça tehlikeli bir manevrayla sağa kırdı. Az önce yol vermeyen arabanın önüne geçerek,gaz pedalına biraz daha asıldı. Elini ceketinin cebine soktu ve telefonu çıkardı. Son aramalardan kardeşini bulup aradı. Telefon uzun bir çalıştan sonra açıldı.

"Ağabey... Ağabey çok fazlalar, acele et."

"Geliyorum aslanım, az kaldı. Sen iyi misin?"

Adam nefes nefese cevap verdi. Ahizeye gelen silah sesleri oldukça fazlaydı.Bu genç adamı iyice endişelendirdi. Elini hiddetle direksiyona geçirdi. Kardeşini tehlikeye sokan her kimse burnundan fitil fitil getireceğine ant içti.

"Postum iyi evelAllah." Ağabeyinin öfkesini hissedebiliyordu, onu yumuşatmak için lakayt bir şekil de cevaplamıştı ağabeyini. Kasalara yasladığı sırtından soğuk bir ter damlasının aktığını hissetti. Ne kadar mermisi kaldığını bilmiyordu, etrafa rasgele ateş ediyordu. Malzeme deposunun güvenlikçileri de karşılık veriyorlardı fakat birkaç tanesi ölmüştü bile. Ağabeyinin bir an önce gelmesini ummaktan başka çaresi yoktu.

Akif Barın bu durumda bile zevzekliğe devam eden kardeşine birkaç küfür etti ve ekledi.

"Eldem!" diyerek uyardı kardeşini.

"Az kaldı, beş dakikaya ordayım." dedikten sonra telefonu kapattı ve ceketinin cebine koydu ardından gergince çenesini kaşıdı. Zifiri siyahı gözlerinde kıvılcımlanan intikam ateşi, tersaneye yaklaştıkça harlandı .

MÜSLÜMAN MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin