Keyifli okumalar...
***
Ağlamak, kalbi kırık kelimelerin diliydi. Bir damla gözyaşına sığdırılan birçok duyguydu...
Mahru zorlukla geldiği lavaboda doyasıya ağlamıştı. O anlar beyninde döndükçe korkusu artıyor, kalbi tekliyordu. O namütanahi zifiri gözlerde gördüğü tek şey katletme duygusuydu. Yumruk halinde ki o el bedenine değmemiş olsa da kalbine ve beynine gülle gibi indiği kesindi. Zifiri gözler başarmıştı, Mahru'nun Akif'e olan tüm ümidini katletmişti.
Mahru ona karşı bir bilinmezlik içindeydi. Fakat onu hiçbir şekilde sevmiyordu. Çünkü onunla evli olduğundan beri ya bedeni ya da duyguları zarar görüyordu. Bu zamana kadar hiç bu kadar yıpranmamıştı. Akif onu yıpratıyor ve kendisinden uzak durması gerektiğini açıkça belli ediyordu.Avuçlarına doldurduğu suyu yüzene çarptı ve iyice yıkadı. Başını kaldırdığında ağlamaktan dolayı açılmış bal rengi hareleriyle karşı karşıya geldi. Kızarmış gözlerine tezat açık renk hareler Mahru' ya çok yabancıydı. İnce ince işlenmiş acının yanı sıra korkunun kol gezdiği gözlerini yumdu ve derin bir nefes aldı.
'Allah'ım bana dayanma gücü ver.'
Kıvrımlı kirpiklerini kırpıştırarak açtı ve lavabodan çıktı. Kardeşinin kaldığı odaya girdiğinde kardeşi uyanmıştı. Ela gözlerini pencereye dikmiş, dışarıyı izliyordu.
"Hayırlı sabahlar canım. "dedi keyifli çıkarmaya çalıştığı fakat kıyısından bile geçmeyen sesiyle. Mehpare ifadesiz kalmaya devam etmiş ve ablasını konuşma çabasını karşılıksız bırakmıştı. Mahru çöken omuzlarıyla yatağa oturdu ve kardeşinin elini tuttu. Yüreğinde ki acı ne yapsa harlanıyor gibiydi, dayanılmazdı.
"Akif bizi almaya gelmiş bu gün. Hazırlanmamız gerekiyor." Sonbahar gözleriyle kardeşinin herhangi bir tepki vermesini bekliyordu fakat Mehpare tepki vermemeye devam etti. Mahru hala kızarık olan gözlerini yenilmişlikle yumdu. Kanadı kırılmıştı iki kardeşin biri hayata küsmüşken diğeri hayata tutunmak için çabalıyordu.
Mehpare' nin omuzlarını kavradı ve kendisine doğru çekti. Mehpare itiraz etmemiş ve doğrulmuştu. Mehpare ablasının gözlerine baktığında kızarmış ve şişkin olduğunu gördü.
Buna kendisi mi sebep olmuştu? Mahru kardeşinin başörtüsünü düzelttikten sonra kalkmasına yardımcı oldu. Mahru kardeşinin koluna girdikten sonra odadan çıktı. Adımları geriye gitse de adımladı, Mahru. Akif'i görmek dahi istemiyordu, aksine ondan en uzağa gitmek istiyordu. Fakat babası ona böyle öğretmemişti ve Allah katında eşiydi Akif, çekip gidemezdi bu yüzden.Giriş kata geldiklerinde Akif'i aradı sonbahar gözleri lâkin etrafta göremedi. Çıkış kapısına ilerlediler ve bahçeye çıktıklarında gördü onu. Son model bir arabaya yaslamıştı heybetli bedenini. Göz göze geldiklerinde adımları durdu ve bakmaya devam etti. Zifiri gözleri son gördüğünden daha durgundu. Daha fazla bakmamak için gözlerini kırpıştırdı ve önünde ki merdiven basamaklarından indi.
Akif'e yaklaştıkça içinde filizlenen korku ve endişe gün yüzüne çıksa da bunu sarı harelerine yansıtmadı.Akif Barın nasıl bu kadar kendini kaybettiğini bilmiyordu. Gözü dönmüş ve öfkesiyle hareket etmişti. Ta ki ürkek bir şekilde kendisini korumaya çalışan Mahru'yu görene kadar.
Gözlerinin önünde ki perde kalkmış ve ne yaptığını idrak etmişti. Mahru'ya gerçekten vuracak mıydı? Bunu kendisi dahi bilmiyordu.Mahru ve Mehpare arabanın yanına geldiklerinde arka kapıyı açtı ve kardeşiyle birlikte oturduktan sonra kapıyı kapattı. Kardeşinin elinden güç almak için elini sıktı ve derin bir nefesle birlikte kardeşinin kafasını göğsüne bastırdı. Sonbahar rengi gözleriyle güneşli havayla birlikte dışarıya akın eden hasta yakınlarını izlemeye başladı. Sürücü kapısının açılması sesini duymuştu fakat dışarıyı izlemeye devam etti.
![](https://img.wattpad.com/cover/101654710-288-k846855.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜSLÜMAN MAFYA
Fiction généraleWattpad'de Müslüman Mafya adlı ilk kitaptır! Karanlıkta büyüyen bir çocuk. Babası tarafından en acımasız eğitimlerden geçer. Babası gibi olmamak için direnen küçük çocuk, babasına benzemeye başladığını anladığında artık çok geçtir. Geceye benzeyen z...