Keyifli okumalar...
***
Akrebin kuyruğuna dolanan yelkovan, akrebin peşinde sürüklenirken dakikaları meydana getiriyordu. Zaman coşkun bir ırmak misali çağlarken, saniyeler dakikaların önünde çaresizce diz çökmüştü. Saatin ibresi ilerledikçe ardında bıraktığı rüzgâr geçtiği yerleri yerle bir edecek güçteydi. Tik tak sesleri altında tir tir titreyen acı gerçek, nefes nefese olacakları gözler önüne sererken, mantık ayaklanmış avaz avaz susmasını söylüyordu. Ancak susmak, çözüm olamayacak kadar etkisiz elemandı bu konuda. Buz kesmiş bedeninin her bir kası sertçe gerilirken parmaklarını avucuna gömdü Akif Barın. Sivrilen çenesi ve kararan bakışları ile ya kıyameti koparacak ya da olacaklara göz yumacaktı. Dudaklarını sımsıkı kapatmış, açılmasını önlemek için asma bir kilit takmıştı. Göz kapaklarını indirerek zifiri gözlerini göz kapaklarının ardına sakladı. Karanlığının içinde gezintiye çıktı kısa bir süre, tam bu sırada tekrar aynı soru zikredildi.
"Size soruyorum! Babamın sizin yüzünüzden öldüğü doğru mu?" Sessizlik uzadıkça sabırsızca tekrar sordu Mehpare. Eğer susmaya devam ederse bunu doğru olarak kabul edecekti hiç şüphesiz.
Akif Barın yavaşça arkasına, Mehpare'ye döndü. "Belki doğru, belki yanlış... Cevabım neyi değiştirecek?" Yüzünde ki ifade fazlasıyla donuktu. Sesinde ölü cesetlerin kesif kokusu vardı. Mehpare'nin cevap vermemesiyle devam etti sözlerine. " Hangisi içini rahat ettirecekse cevabım o, Mehpare." Dedikten sonra hızla arkasına döndü ve Mehmet'e kısa bir baş hareketi yaparak arabaya bindi.
Mehmet patronun ardından arabaya bindiğinde vakit kaybetmeden arabayı çalıştırdı ve depoya doğru sürmeye başladı. Az önce şahit olduğu andan dolayı patronun gergin olduğunu hissedebiliyordu. Dikiz aynasından patronuna kısa bir bakış attı. Alnında seğiren damarı aynadan bile görebiliyordu. Kaşlarının çatıklığı oldukça ürkütücüydü.
"Gözlerini oymamı istemiyorsan önüne dön Mehmet!" Patronun mekanik sesi ile gözlerini kırpıştırarak önüne döndü.
"Affedesiniz efendim." Diyerek tüm dikkatini yola verdi.
Akif Barın gergin bir şekilde düşüncelere daldı. Mehpare babasının bir nevi kendisi yüzünden öldüğünü nasıl öğrendiğini anlamıştı. Muhtemelen dün gece Eldem ile konuşmalarını dinlemiş olmalıydı. Dişlerini sıkarak sert bir soluk aldı. Ona verdiği cevabın ucu açıktı. Zamanı gelince onlara her şeyi anlatacaktı zaten. Sadece bu kadar erken öğrenmemeleri gerekiyordu. Olan olmuştu artık, bundan sonra daha hızlı hareket etmeliydi.
Bir buçuk saatin sonunda Ali'nin tutulduğu depoya geldiklerinde vakit kaybetmeden içeri girdi. Ali, elleri ve ayakları bir bağlı bir şekilde sandalyeye oturtulmuştu. Her iki yanında duran adamlar, Ali'nin en ufak bir yanlışın da müdahale etmeye hazır görünüyorlardı. Akif Barın Ali'nin karşısında dikildiğinde üzerinde ki kabanı ve ceketi çıkararak adamlarına uzattı. Elindekiler alınırken Ali'nin başında dikilen adamlara baş hareketi ile çekilmelerini emretti. Gömleğinin kollarını katlarken, zifirilerini Ali'nin dağılan yüzünde gezdirdi ancak gördükleri onu yeterince tatmin etmemişti. Öne doğru ağır adımlar atarak Ali'ye iyice yaklaştı. Topuğunu Ali'nin sağ ayağına bastırarak ezmeye başladığında adam acıyla inledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜSLÜMAN MAFYA
General FictionWattpad'de Müslüman Mafya adlı ilk kitaptır! Karanlıkta büyüyen bir çocuk. Babası tarafından en acımasız eğitimlerden geçer. Babası gibi olmamak için direnen küçük çocuk, babasına benzemeye başladığını anladığında artık çok geçtir. Geceye benzeyen z...