Bölüm 7: Sen Kuralları, Tabuları Yıkmak için Doğmuşsun

61.3K 5K 553
                                    

Ulaş çaresiz bir şekilde, gitmeye çalışan arkadaşının önüne geçti. Artık onun bu tavrından gına gelmişti. Yine ders çalışmak yerine onu engellemekle vakit kaybediyordu ama o aklında ki gerçekleştirmek için giderken, oturup sakince nasıl ders çalışabilirdi ki? Düzenli saçlarını bozacak şekilde elini saçlarının arasında gezdirdi. Saçlar bu hareketle etrafa dağıldı. Şuan Ulaş örnek öğrenci modundan oldukça uzaktı.

"Gitmek zorunda değilsin" dedi genç adam yeniden. Bunu kaç defa dile getirmişti bilmiyordu. Tüm gece odasında yaptığı konuşmaya rağmen genç adamı ikna edememişti ama hala direniyordu. Ulaş itirazlarının hiçbir işe yaramayacağına adı kadar emin olsa da elinden geldiği kadar ona engel olmak istiyordu. Bu sefer tehlikenin boyutunun farkındaydı. Kutlu giderse sanki bir daha onu göremeyecekmiş gibi bir his vardı içinde.

Kutlu ise bıkkın bir tavırla nefesini dışarı üfledi. Zaten bütün gece arkadaşının nasihatlarını dinlemişti ve sonunda da kararını değiştirmemişti. Şimdi de ona engel olmasına izin verecek değildi. Oraya gitmeli ve bu işi sonucu ne olursa olsun bitirmeliydi. Çünkü artık değer verdiği insanlara da bulaşmaya başlamıştı. "Ulaş, sana buraya gelmiş Asel ile konuşacak kadar yakınlaşmış diyorum. Bir an önce bu sorunu halletmeliyim. Eğer öğrenirse... Eğer o anlarsa.." Kutlu devamını getiremeyince sustu. Kalbinin içinde çırpınıp duran duyguyu yok saymak isterdi ama öyle içine işlemişti ki artık o duyguyu yok saymak demek kendini yok saymak demekti. Yine de hala birine hissettiği duyguları kelimeye dökmekte zorlanıyordu. Sanki kelimelere döktüğü an zayıflayacak ve o kıza hep muhtaç kalacaktı. Kendi kendine gülümsedi. Kim derdi nefret ettiği Asel'e bir gün romantik duygular besleyeceğini? Biri deseydi  de büyük ihtimal Kutlu onu ağzını dağıtacak bir yumrukla ödüllendirirdi.

"Asel'i sevdiğini mi öğrenmesinde korkuyorsun?" diye tamamladı Ulaş arkadaşının cümlesini. Bu cümle dudaklarından zor çıkmıştı. Artık içinde taşıdığı hiçbir şüphe yoktu. Kutlu açık açık kızdan hoşlandığını söylemese de genç adama hissettirmişti. Ulaş için bu bile yeterdi.

Kutlu duydukları karşısında başını hızla kaldırıp arkadaşına baktı. Bu kadar kolay mı anlaşılıyordu dışarıdan duyguları? Sabah güneş ışıklarının altında gözlerini kısarak arkadaşına baktı.

"Sen... Nasıl anladın?"

Ulaş arkadaşına gülümsedi. "Bakışlarından. " dedi içinde ki hüznün görünmemesini dileyerek. Belki de böyle bir zamanda arkadaşının duygularını keşfetmesi onun için iyi olmuştu. Yol yakınken bazı şeylerden vazgeçebilirdi. En azından çok canı acımazdı değil mi? Onun kitapları ve bilimi vardı. Onlara sarılıp yalnızlığını unutacağını biliyordu ama Kutlu'nun neyi vardı ki? En azından arkadaşı için fedakarlık yapması gerekiyordu. Kutlu'ya bakıp arkadaşının omzuna elini teskin edercesine koydu. "Kıza baktığın gibi en son kime böyle korumacı baktın hatırlamıyorum."

Kutlu başını anladım dercesine ağır ağır salladı. Zaten Ulaş'tan bir şey saklayabileceğini düşünmek saçmalıktı. Gerçekten duyguları sevgiye mi dönüşmüştü? Yine de Asel'i tehlikeye atmaya göz yumamazdı. O herif, okula kadar geldiğine göre onun için önemli olan birinin varlığından haberdardı. Belkide artık Asel'in olduğunu biliyordu. Onun yapabileceklerini düşünmektense karşı saldırıya geçmeyi tercih ederdi.

"O halde bende yanındayım kardeşim." Ulaş arkadaşının omzunda ki elini sıktı. Onunla gitmeli ve ne olursa olsun yanında kalmalıydı. Arkada kalmak, yanında olup hiçbir şey yapamamaktan daha kötüydü. O hiçbir zaman dövüşte iyi olmamıştı ama arkadaşını tek başına tehlikeye gönderecek kadar da korkak değildi.

Misafir Ruh -2- MuammaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin