Bölüm 0.2: Meleklerde Hata Yapar Ama Sonuçları Ölümcül Olur

63K 5.8K 815
                                    

Genç kız gözlerini aydınlık gökyüzüne aralamadan önce vücuduna değen serin rüzgarı hissetti. Burnunda ormanın bilindik kokusu vardı. Bilinci yerine gelirken yavaş yavaş vücudunu da hissediyordu. En son nerede olduğunu hatırlamaya çalıştı. Tam o anda fiziki değil ama ruhen acıyı hissetti. Bir anda kapakları açılan baraj suları gibi anıları zihnine dolmaya başlamıştı.

O bileklerini kesmişti.

Yaşadığı tüm kötü şeylerden kurtulmak için.

Yavaşça gözlerini araladığında parlak gün gözlerine doldu. Refleksle gözlerini kısmıştı ama bir süre sonra güneşin gözlerini acıtmadığını fark etmişti. Kuşların cıvıltısı, esen rüzgarla dans eden ağaçların sesi ona yeşille bezenmiş bir alanda olduğunu adeta söylüyordu. Buraya gelmek kesinlikle kendi tercihi olamazdı. O, ormanlık alanlardan nefret ederdi. Kent insanı olarak görürdü her zaman kendini. Esen rüzgar ile yüzüne gelen saçlarını geriye dalgın bir şekilde itti. 

'Ben öldüm mü?' Diye düşündü ister istemez.

"Evet, hem öldün hemde ölmedin."

Asel, yanından gelen yabancı sesle oturduğu yerden zıpladı. Tamamen hazırlıksız yakalanmıştı. Bakışlarını sesin geldiği yöne çevirdiğinde yüzüne çelik kadar güçlü bir maske yerleştirdi. Biraz ilerisinde genç görünümlü, beyaz saçları örgünü bir halde omzundan aşağıya sarkan bir kadın büyükçe bir taşın üzerinde oturuyordu. Üzerinde eskilerin hippi* dediği insanlara benzer kıyafetler vardı. Bütün parmaklarında yüzük takılıydı ve boynunda birden fazla kolye vardı. Asel o kolyelerin oldukça ağır olduğunu düşündü. Hangi deli boyun sağlığını bu şekilde riske atardıki?

"Sende kimsin. Lanet olsun beni korkuttun." dedi elini kalbinin atması gereken yere götürdü ama herhangi bir hareket hissedemedi. Ah evet kesinlikle ölmüştü. Sonunda insanlar ondan kurtulmuştu. Bu düşünce nedense gözlerinin yaşlarla dolmasına neden oldu. Onca yaşanılan şeylere rağmen bir tarafı hala yaşama isteği ile doluydu.

"Cık cık cık" Genç kadın onaylamayan bir tavırla başını sağa sola salladığında örgüsüde göğsünün üzerinde hareket etti. "Senin gibi tatlı bir kıza lanet etmek yakışmıyor." Dedi annesi gibi uyaran bir ses tonuyla. Daha doğrusu üvey annesi. Genç kız hiçbir zamana gerçek annesini tanıyamamıştı. Ona bu fırsat hiç verilmemişti.

Asel öfkeyle yumruklarını sıktı. Ama bedeninde bir şey hissetmiyordu. Bir tüy kadar hafifti sanki.

"Burası neresi?" dedi konuşurken düşüncelerinden sıyrılabileceğini düşündü. 

Genç kadın yumuşak bir ifadeyle gülümsedi. Bakışlarında şefkat olabilecek duygu ışıltıları dolanıyordu.  "Araf."

Demek cennet ve cehennem arası bir yerdeydi. Onca yaptıklarından sonra direk cehenneme gideceğini düşünürdü oysa. Demek cehenneme bile kabul edilemeyecek kadar kötü biriydi.  Kadından gözlerini ayırmadan ayağa kalktı.

"Yani öldüm." Dedi kadına doğrulamasını ister gibi tek kaşını kaldırmış bir halde bakıyordu. Sanki ölümünden değilde kaçırdığı otobüsten bahsedermiş gibi sakindi. 

Kadın üzgün bir tavırla başını sağa doğru biraz yatırdı. Genç kızı inceliyormuş gibi bir hali vardı. "Hem evet hem de hayır." diye cevapladı aynı şekilde onu. İkisi aynı anda nasıl olabiliyorduki?

Misafir Ruh -2- MuammaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin