Bölüm 25: Bir Ben Var Benden İçeri

41K 4.2K 599
                                    

Asel bacağını hızla sallarken durmadan etrafına bakıyordu. Gerginliği artık gözle görülür bir hale ulaşmıştı. Gizli işler çevirmekte uzman olmasına uzmandı ama kendi bedenindeyken. Fakat şimdi çevireceği iş Seren ve ailesi için oldukça önemliydi.

Okul saatleri boyunca derslerde bayılmamak için neredeyse sıktığı bacaklarını morartacaktı. Uykusuzluğu bedeninden acısı yavaş yavaş çıkıyordu. Zaten başka dertleri olduğu için derse de odaklanması imkansızdı. Gergin bir halde gözlerini saatten ayırmadan zamanın geçmesini bekledi. Tüm gün Ece ve Narin'den kaçmak içinde elinden geleni yapmıştı. Özellikle Ece bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamış ama bu konuda tek kelime etmemişti. Kesinlikle yaşıtlarından olgun bir kızdı ve Asel ona bir soru sormadığı için kıza minnettardı.

Tabi bu kaçış süreci kesinlikle peşinden bir sülük misali ayrılmayan Kerem içinde geçerliydi. En sonunda ona fırça atmak zorunda kalmıştı. Bundan dolayı pişman mıydı? Kocaman bir hayır!

Son ders arası verildiğinde de planını devreye sokmuş babasını aramıştı ama ne kadar denemesine rağmen ona ulaşamamıştı. En büyük abi ise baya yoğun olduğu için onu rahatsız etmemeye karar verdi. Onun yerine Serhat ve Sedat'a geç geleceğine dair mesaj attı. Bu işi de hallettikten sonra okul çıkışı arkadaşlarına da eve gideceğini söyleyerek onlardan ayrıldı. Sonunda planının iki aşamasını halletmişti. Hemen hastanenin yolunu tuttu. Sanki kendi annesini görecekmiş gibi kalbi boğazında atıyordu.

Otobüsten indiğinde hava iyice kararmıştı. Kış akşamlarının en sevdiği özellik olmasına rağmen şuan bundan nefret etti. Karanlıkta kendini daha da gergin hissetmeye başlamıştı. Resmen 1 saati yolda geçmişti. Normalde okula bu kadar uzak bir yerde değildi hastane ama kar yağışı ile oluşan trafik yüzünden geç varmıştı. Hastanenin bahçe kapısına geldiğinde içinde kadını görebileceğine dair hiçbir umut yoktu. Sonuçta ziyaret saati bitmiş olmalıydı ve aileden olmayanları içeriye almayacaklarını da çok iyi biliyordu.

Ama bir dakika.

O zaten ailedendi.

Asel avucunun içiyle alnına vurdu. İnsanlar onu Asel olarak değil Seren olarak görünüyordu sonuçta. Hemen güvenliğin olduğu bölüme doğru yürüdü. Beyin hücrelerini geçte olsa kullanmayı başarmıştı.

"Merhaba" dedi en şirin halini takınarak. Güvenlik orta yaşlı, hafif tombul bir adamdı. Oturduğu için göbeği gömleğinı sıkmış, düğmeler fırlayacak gibi durmuştu. Seren'i gören adam hemen gülümsedi. Genç kız onun suratında ki ifadeyi hiç beğenmese de işini halletmek için katlanmak zorunda kalacaktı.

"Ben annemi ziyarete gelmiştim. Refakatçisiyim de." Uslu ve sorumluluğunun bilincinde bir şekilde konuşmuştu. Adamı ikna etmek onun için zor olmayacaktı.

Güvenlik tam bir şey diyeceği sırada arkasından biri kolundan sertçe çekerek onu hızla kapıya doğru sürüklemeye başladı. Asel, öyle hızlı kolundan çekiliyordu ki dengesini bulup bir türlü onu çekiştiren adama bakamadı. Ayakları o istediği için adım atmıyordu. Bileğinde ki sıkı el onu sürüklediği için ilerliyordu. Daha kapıya varmamışlardı ki güvenlik yerinden kalkmış onlara doğru hızla gelmekteydi.

"Hey! Ne yapıyorsun bırak kızı." Diye bağırdı. Elinde telsizi anons geçmeye hazır duruyordu.

Genç adam birden durup güvenliğe baktı. "O benim kız kardeşim." dedi Sedat öfkeyle. Asel, genç adamın sesinin vahşiliğini duyunca titredi. Neden bu kadar sinirliydi? Ne yaptığını nasıl öğrenmiş olabilirdi? Sedat, onu hastaneden çıkarıp en yakın parka götürene kadar tek kelime etmedi. Genç adamın tuttuğu yer kızın canını fena halde acıtmaya başlamıştı. Kar hafif atıştırmaya başlamış ve soğuk daha keskin bir hal almıştı. Ayaklarının altında ezilen karın sesinden başka bir ses yoktu gecede. Asel ne olacağını korku ile bekliyordu. Kesinlikle Sedat sinirlendirmek isteyeceğiniz bir adam değildi.

"Bırak beni artık canımı yakıyorsun." diyerek isyan etti Asel sonunda. Bileği gittikçe uyuşmaya başlamıştı ama Sedat onun isyanını umursamadı. Hatta tutuşunu biraz daha sıkılaştırmıştı. Parkın duvarının en karanlık köşesine onu sürüklemeye devam etti. Genç kız önce etrafa bakıp yardım çağırmayı düşündü ama Sedat kız kardeşine ne yapabilirdi ki? Üstelik sinirli halinden korksa da ona zarar vermeyeceğine emindi.

Vermezdi değil mi?

Genç adam durduğunda kızı önüne doğru savurdu. Ardından birden genç kızı kollarından sımsıkı tutarak sarsmaya başladı. O kadar kuvvetliydi ki Asel gözlerinin dolduğunu hissetti. Adamın yüzünde ki öfke iliklerine kadar korku ile dolmasına neden olmuştu.

"Sakın bana o kadınla görüştüğünü söyleme." dedi dişlerinin arasından öfkeyle konuşmuştu. Genç adamın da gözlerinin dolduğunu fark etti. Neredeyse yaşlar gözlerinden aktı akacaktı. Asel öfkenin yanında nasılda zayıf biri olduğunu görebiliyordu. Sedat'ın sesi titremeye başlamıştı. Asel acısını unutarak adamı inceledi. Onun acı çekiyormuş gibi bir hali vardı.

Asel açık olan ağzını kapatmaya çalıştı. "Sen... Sen nereden biliyorsun?" Artık saklamanın bir faydası yoktu ne de olsa bir şeyleri bildiği kesindi. Fakat titremesine engel olamıyordu. Hayatında hiçbir zaman tehlikeyi ve acıyı bu kadar yoğun hissetmemişti.

Genç adamın alnında ki damarlar daha da görünür oldu. "Görüştün değil mi onla? Görüştün değil mi?" Sedat'ın feryatları kesilmek bilmiyordu. Hele o gözlerinden bir türlü akmayan yaş Asel'in canını yakmaya başlamıştı. O yaşı hatta o acı ifadeyi adamın yüzünden silip atmak istiyordu. Bu onun için ilkti. Kendinden başka kimseyi düşünmemişti. Üstelik son yaşadığı kalp kırıklığından sonra birine güvenmemesi gerektiğini hep kendine söylemişti ama karşısında ki acılar içinde ki adamı gördükçe ondaki acıyı yok etmek istiyordu.

Genç kız zorlukla yutkundu. "Sakin ol Sedat." sesi fısıltı halinde çıkmıştı. Nefes almakta zorlanıyordu. Sanki boğazını bir şey tıkamıştı. Karanlık parkta onlardan başka kimse yoktu ve bulundukları yer o kadar  karanlıktı ki biri geçse bile ikiliyi göremezdi.

Genç adam onu duymadı bile. Gözleri dönmüştü korkudan. Genç kızı parkın duvarına iyice yasladı. Asel sırtına batan taşlar yüzünden acıyla inledi. Şuan Sedat'ın öfkeden ona neler yaptığını görmediğini düşündü. Yoksa kız kardeşine bu kadar hoyrat davranacak bir adam değildi. O sevdiğini insanları korurdu. Bu yüzden Asel en çok ondan uzak kalmak istemişti. O korunmaya alışkın değildi. Kimseye muhtaç kalamazdı.

"Neden yaptın bunu? Neden? Neden? Neden?" İsyanı öyle acı yüklüydü ki Asel gözlerinden yaşların aktığını hissetti. Bu adamın üzülmesini istemiyordu. Bunca zaman çektiği yalnızlığa son vermek istiyordu. Gözlerinin derinliklerinde yer alan acıyı oradan söküp almak ve yerine güzel anılar bırakmak istiyordu.

Genç kız o an gözlerini ardına kadar açmasına neden olacak bir şey keşfetti.

O, Sedat'ı korumak istiyordu.

Genç adam öfke nöbetinin vermiş olduğu titremeyle sarsılırken Asel kollarını tutan ellerin izin verdiği kadar ellerini kaldırdı ve genç adamın yüzünü avuçlarının içine aldı. Dokunuşu çok hafif olmasına rağmen adamın yüzünün sıcaklığını avuçlarında hissetti. Onun gözlerinin içine bakıyordu. Biraz sonra yapacağı şey yüzünden hiçbir şey eskisi gibi olamayacaktı biliyordu ama Sedat'ı bu azaptan kurtarmak, onun yarasına merhem olmak istiyordu. Ve bunu yapmak için bazı sıkıntılara göğüs germesi gerekecekti.

Bunu yaparken de yanında duranın kardeşi olduğunu düşünmesini istemiyordu. Biliyordu yanlış bir şeydi. Seren'in bedenindeyken üstelik ama ruhunun eksik parçasını karşısında ki adam da bulmuşsa onun suçu neydi? Uzun zamandır eksikti ve artık tamamlanmak istiyordu. Onun sevgilisi olabilmek için kendi bedenine geçmesi gerekecekti ama geçen her zaman Asel için bir kayıp olmaya başlamıştı.

"Sedat." dedi tekrardan sesinin en alt tonunu kullanarak.

"Ne var? Ne ne ne ne?" Öyle öfkeliydi ki sesi bütün mahalleye yayılmıştı. Sesinin titreşimi kızın avuç içlerinden omzuna kadar yayılmıştı.

Asel derin bir nefes aldı. Dizlerinin titremesini umursamadan dudaklarını araladı ve hepsinin hayatlarını daha da karmaşıklaştıracak o cümleyi söyledi.

"Senden hoşlanıyorum Sedat. Kız kardeşin Seren olarak değil. Kardeşinin bedenin de hapis olan Asel olarak söylüyorum, senden hoşlanıyorum."

Misafir Ruh -2- MuammaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin