Bölüm 57: Bahar, Gün batımı ve İkilemler

47.3K 4.3K 1.7K
                                    

"Ne yapmaya çalıştığınızı anladım." Yeliz elinde ki kitabı kapatmada birkaç saniye düşündü. İnkar etmenin faydası olmayacağını biliyordu. Bu yüzden kitabı kapatıp çantasına koydu.

"Anlayacağını tahmin etmiştim."

Ulaş'ta eşyalarını çantasına koymaya başlamıştı. Kızla konuşmak için elinden gelen tüm çabayı gösteriyordu.

Yeliz ise davranışından bir an olsun taviz vermemişti. Ne de olsa Ulaş onu anlamaktan çok uzaktaydı. Saf aşıklar gibi adamın peşinden koşmaya da niyeti yoktu.

"Bunu anlamamak için ciddi düşünme kaybı yaşaman gerekir."  Dedi genç kı umursamaz bir tavırla. Sonra da ekledi. "Yani arkadaşın bir aptal." Yeliz yan yan adama bakıp, bilmiş bir tavırla güldü. Ulaş ile ne zaman konuşsa sanki satranç oynuyormuş gibi hissediyordu ve bu durum onu garip bir şekilde heyecanlandırıyordu.

İkisi de kütüphaneden çıktığında bahar güneşi onları sardı. Hava hala soğuktu ama güneşin varlığı insana iyi hissettiriyordu.

"Böyle davranmak Seren ve Kutlu'ya iyi gelecek mi dersin?"

Ulaş'ın sesindeki düşünceli ton Yeliz'in sinirlerine dokunmuştu. Aylar öncesinde bu adamı öpmüş olmasına rağmen tek kelimelik bile cevap alamamıştı ve hala gelmiş Seren hakkında endişesini dile getiriyordu.

"Kutlu ve Seren adına bir şeyler yapmamız gerekiyordu. Fakat sen bundan rahatsızsan tam senlik zaman. Seren'e yaklaşıp onu seni sevmesini sağlayabilirsin." Öfkeyle konuşmasını bitirmişti ki Ulaş çantasını yere atıp kızın belinden sertçe kendine doğru çekti.

"Sanırım sana kalbimde kileri göstermeliyim." Ulaş, Yeliz'in dudaklarına sertçe bir öpücük kondururken yaptığı hareketten dolayı kalbi heyecandan hızlı atıyordu. Kızın dudaklarından ayrılarak gözlerinin içine baktı.

"Hala şüphelerin var mı?"

Yeliz hayır anlamında başını sallar sallamaz Ulaş'ın boynuna kollarını dolayarak dudaklarını genç adamın dudaklarına bastırdı.

************************************

Zehra içtiği kahve bardağını avuçlarının içinde sıkıca tuttu. Soğuk ve güneşli havada, bankta oturup sıcak kahve içmeye bayılıyordu. Üstelik şuan Görkem'in antrenmanını izleyerek gözlerine ziyafet çektiriyordu. Genç adam çalışma sırasında onu fark ederek el salladı. Zehra onun bu selamı ile heyecanlanarak selam vermek istedi ama yaptığı ters hareketle kahveyi üzerine döktü.

İşte yine yapmıştı.

Sakar, beceriksiz ve çirkin Zehra.

Bu sakarlığı onu geçmişe götürdü. Orta okuldayken de hoşlandığı bir çocuk vardı. Onu da şimdi yaptığı gibi uzaktan izlerdi. Sonra şans yüzüne gülmüş arkadaş olmuşlardı. Zehra ne zaman bir sakarlık yapsa ona güler ama yanında durmaya devam ederdi. Genç kız her geçen gün onunda kendisini sevdiğini düşünmeye başlamıştı.

Ta ki okulun en güzel kızı Sedef ile çıkana kadar.

Sedef, Zehra'nın kuzeniydi ve o çocuğu sevdiğini bilmesine rağmen onunla çıkmıştı.

Zehra ona neden bunu yaptığını sorduğunda Sedef'in verdiği cevabı yıllar geçmesine rağmen unutmamıştı.

"Sen erkeklerin yakın arkadaşı olabileceği sakar, beceriksiz ve çirkin bir kızsın. Asla onlarla sevgili olamazsın."

Şimdiki durumuna baktığında da kaderinin onun peşini bırakmadığı apaçık ortadaydı. Görkem uzun zamandır onun duygularını biliyor ve bu konuda tek kelime etmiyordu. Bu sıralar hep Seren'in yanındaydı. Kızla vakit geçirdiğinden doğru düzgün Görkem ile konuşacak vakti kalmıyordu. Gerçi nankörlük yapmak istemiyordu. Yıllardır yakın olamadığı yakındı genç adama ama bir arkadaş olarak.

Misafir Ruh -2- MuammaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin