Bölüm 32: Güneş İyiki Balçıkla Sıvanmıyor

37.7K 4K 547
                                    

"Asel"

Genç kız hemen genç adama dönerek "Efendim" dedi. Sonra birden adamın ona hangi isimle seslendiğini anladı ve bir adım geriledi. İki eliyle ağzını kapatmış ardına kadar açtığı gözlerle genç adama bakıyordu. Ne olduğunu anladığında bütün vücudu titremeye başladı.

Sedat ona gerçek ismiyle seslenmişti.

Asel başının dönmesiyle apartmanın demir kapısına tutundu. Sedat ona gerçek ismiyle seslenmişti. Genç adamın yüzüne baktığında bilerek gerçek ismini söylediğini anladı. Onun kız kardeşi olmadığının bilincindeydi. Sonunda ona inanmaya karar vermiş olmalıydı.

Bir süre sonra genç kızın dili çözülebildiğin de "Sen..." diyebildi sadece. Sanki dili birden ağzında şişmeye başlamıştı ve bu yüzden bir türlü dönmüyordu. Kalbi ise çoktan yer değiştirmiş şimdi boğazında atıyordu.

"Nasıl?" inandın demek istemişti ama dudaklarının arasından sadece soru kelimesi çıkabildi. Ona açık açık gerçekleri anlattığı zamanda bile inanmamış yanından çekip gitmişti. Şimdi ne olmuştu da her şeyi kabul ediyordu.

"Akşam odadaki konuşmalarınızı duydum." Elleri cebinde, başını gökyüzüne doğru kaldırmıştı genç adam. Yaşadığı durumun ağırlığını altında omuzları düşmüştü. "Kazadan sonra yaptığın her tuhaf hareketi düşündüm ve bu akşam buz üstünde duramayan Seren'in profesyonel buz patencilerine taş çıkartacak hareketler yaptığına şahit oldum. " Başını aşağıya indirerek gözlerini genç kıza dikti. Sorgulayan bakışları Asel'in ruhunu görebilecek kadar dikkatliydi.

"İşte o zaman emin oldum. Sen Seren değilsin." Genç adam Asel'e doğru yaklaştı. Gözlerindeki merak açıkça kendini belli ediyordu. Genç kızın ağzından tek kelime çıkmadı. Bu durumu kendisi açıklamıştı ama ona böyle inanacağını düşünememişti.

"Benim anlamadığım ise bu akıl almaz olayın nasıl gerçekleştiği."

Asel ona yaklaşan Sedat'ın gözlerinin içine baktı. Genç adamın göz bebekleri hariç çevrede ki her şey hızla dönmeye başlamıştı. Vücudu öyle çok titriyordu ki başını bir türlü sabit tutamıyordu. Sendelediğinde demir kapıya daha sağlam tutundu. Böyle bir anda bayılmak istemiyordu.

Genç adam endişelenerek aralarında ki mesafeyi kapattı ve kızı omzundan yakaladı. "Sen iyi misin?"

Kız dudaklarını aralamaya çalıştı ama dudakları öyle çok uyuşmuştuki kımıldatamadı. Sonrasında bu uyuşukluk tüm bedenine yayılırken gözleri karardı ve bilincini kaybetti.

"Asel... Asel... Asel... Asel..." Sedat'ın ismini söylerken ki hali gözlerinin önünden gitmiyordu. O an onun için korkutucu olduğu kadar heyecan vericiydi de. Genç adama gerçekleri anlatmasına rağmen ona asla inanmayacağını düşünerek kendini avutmuş fakat adını söylediğinde de istemeden de olsa endişelenmişti. Ne de olsa bu sırı sadece iki kişi biliyordu.

Şimdi ise Sedat bu sırra ortak olmuştu.

Ama her şeyden önemlisi hoşlandığı adam ona kendi adıyla seslenmişti.

Genç kız sağ elini kımıldattığında yumuşak bir zeminde yattığını keşfetti ve uyku mahmurluğundan sıyrılarak gözlerini açtı.

Odasının tavanı ile karşı karşıya geldi. Daha doğrusu Seren'in odasının tavanıyla. Yataktan doğrulduğunda üstünde pijamaları vardı. Ne yani gördüklerinin hepsi bir rüya mıydı?

İki eliyle yüzünü kapatarak hayal kırıklığını gizlemeye çalıştı. Sonunda ona destek olacak birinin varlığının keyfini yaşayacaktı. Anın gerçek olduğunu sanarak ne kadar da sevinmişti. Neden böyle rüyalar görerek yaralarını kazıyordu ki. Komodinin üzerinde ki mandalinalı kolonyasından eline biraz döküp ferahlamaya çalıştı. Evet, gerçekçi bir rüya görmüştü ve etkisinden kurtulmak zor olacaktı fakat yatakta saatlerce oturmanın da bir faydası yoktu. Yine kendi hayatında yaptığı gibi hayal kırıklıklarını, üzüntüsünü maskesinin altında saklayacak ve güçlü görünmeye çalışacaktı. Ve yine ruhunda ki yaraları kazımaktan başka bir işe yaramayacaktı.

Misafir Ruh -2- MuammaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin