Bölüm 13: Gecenin En Karanlık Anı Gün Doğumundan Önceki Zamandır

54.7K 4.8K 629
                                    

Sedat çığlığı duyduğunda bedeninden sanki elektrik akımı geçmişçesine titredi. Gökyüzünü ikiye ayırabilecek bir acıyla alana dağılan çığlık genç adamın kalbinin sıkışmasına neden oldu. Sanki ne kadar koşarsa koşsun olduğu yerden kımıldayamıyormuş gibi hissediyordu. Bu his ona yabancı değildi. Geçmişin derinliklerinde gizlediği o anıda da aynısını hissetmişti. Yüreğini paramparça eden, boğazından geçen nefese izin dahi vermeyen yakıcı bir çaresizlik hissi. Depodan gelen çığlık sesi kulaklarında yankılanırken bu sefer çaresizliğe yenilmeyecekti.   

Kapının önüne geldiğinde eskiden arkadaşlarının demir tekme olarak adlandırdıkları vuruşla kapıyı ardına kadar araladı ve içerinin loş ışığına alışabilmek için birkaç saniye bekleyerek içeride olanları görmeye çalıştı. Gözleri loş karanlığa alıştığında  ilk gözüne çarpan kişi kızıl saçları ile Asel oldu. Yerde yatan bir kızın üzerine eğilmiş bağırıyordu. Elleri bileklerine kadar kan içinde kalmıştı. Saçlarını uçları bile kandı. Koşarak kızın yanına gitti. Asel donuk gözlerle ona baktı. Bakışları insanın kalbini paramparça edecek kadar acı doluydu. O kadar kırılgan bir an yaşıyordu ki Sedat gereğinden sert bir şekilde dokunsa paramparça olacaktı. Genç adam kızın gözlerine bakarken bir anda onu koruması gerektiğini anladı. Bu zayıf, acı çeken kızı korumak istiyordu. 

O sırada deponun ortasında ayakta dikilen sarışın adama çarptı gözleri. Şok olmuş bakışlarla yerde yatan kıza bakıyordu. Yanında onu geriye doğru çekmeye çalışan iki adam yerde yatan kızı umursamıyor gibiydi. Sedat adamlara doğru bir iki adım attığında genç kızın titreyen iç çekişlerini duydu. Kararsız bir şekilde depodan gittikçe uzaklaşan adamlara baktı. Onlarla sonra ilgilenecekti. Elbet onların izini bulurdu ama şimdi canı tehlikede olan biri vardı. Bu yüzden adımlarını kızın yattığı yere çevirdi. 

Kız kanlı elleriyle genç adamın bileğini yakaladı. Kanın demir ve tuz kokan kokusu genç adamın genzine dolarken kızın buz kesmiş elleri bileğini kavradı. Sedat bir an kızın gözlerinde tanıdık parıltılar gördüğünü düşündü. Yeşil gözleri ona yabancı gelse de içinde sahip oldukları sanki tanıdıktı. Genç kız titrerken genç adamla konuşmaya başladı. Sedat ise onun hareket eden dudaklarını görünce konuştuğunu anlamıştı. 

"Abi uyanmıyor. Abi yardım et ne olur" diye ağlamaya başladı bir anda kız. Sedat yerde hareketsiz yatan kızın başında boş gözlerle oturan çocuğu sertçe itti. Zaten herhangi bir şey yapmıyor, ayrıca kızın oksijenine engel oluyordu. Adamın onunla tartışacağını düşünse de genç adam gözyaşları ile ıslanmış yanaklarına aldırmadan kızdan bir iki adım uzaklaştı.  Sedat bakışlarını bilincini kaybetmiş kıza çevirdi. Bir an önce harekete geçmeliydi. Bu yüzden ilk olarak kızın nabzına baktı. Yaşıyordu ama nabzı çok zayıftı. Eğer hemen müdahale etmezlerse her an onu kaybedebilirlerdi.

Kızı dikkatlice kucağına aldı. Bu sırada acı çeken kıza baktı. Bir şekilde onu rahatlatmalıydı. Eğer bir kriz geçirirse sadece onlara zaman kaybettirmiş olacaktı. Kızıl saçları kan yüzünden daha kırmızı olan kıza baktı. "Hala yaşıyor. Vakit kaybetmeden hastaneye götürmeliyiz."

Genç kız bir an göz yaşlarını silerek ayağa kalktı. Yaşları kanlı elleriyle sildiği için yanakları kızın kanıyla kaplanmıştı. Fakat bu durum kızın umurunda değilmiş gibiydi. Adamın dediklerine baş sallayarak peşinden depodan çıktı. 

Sedat karanlık gecenin içine temkinli bir adım attığında diğer gecelerden daha karanlık olan gökyüzüne bir bakış attı. 

Bu gece gökyüzünde yıldız bile yoktu. 'Ne kadar uğursuz bir gece 'diye geçirdi içinden. Kollarında yatan kızın bedeni de gece kadar soğuk olmaya başlamıştı. Onu kurtarmalıydı. Yoksa kız, arkadaşının kaybıyla paramparça olacaktı. Zaten şuanda kendinde olduğunu sanmıyordu. Yaşadıklarından sonra çok korkmuş olmalıydı. Hemen yaralı kızı arabaya yerleştirdi. Kızıl saçlı kızda diğer taraftan binmiş kızın kafasını dizinin üstüne koymuştu. Kıza son bir kez daha baktı. Aracın ön tarafına da arkadaşları ağır bir şekilde dayak yemiş bir çocuğu oturttular.

Misafir Ruh -2- MuammaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin