Bölüm 11: Beyazın Ölümün Rengi Olduğunu Biliyor musun?

45.3K 4.6K 276
                                    

Asel elindeki telefondan Seren'in -yani kendisinin- numarasını tuşladı. Bu ikinci aramasıydı ve ikili en son görüşmelerinde birbirlerini sadece acil durumlarda arayacaklarını, bu yüzden aramaları mutlaka açmaları gerektiğini konuşmuşlardı. Bunun altını özellikle çizen kişinin Seren olmasına rağmen acaba neden şuan telefonunu açmıyordu? Asel hattan düşen aramayı tekrarlamak için telefonu kulağından uzaklaştırdı. Durumun ciddiyeti yüzünden iyice gerilmişti. Arama yapmasının tek sebebi genç kızı azarlamaktı ama ikidir açılmayan telefon onu endişelendirmeye başlamıştı. Yüzüne düşen saçları hızla çekti. 

'Kutlu ile oynaşmıyordur umarım' diye içinden dua etti. Kutlu ile beraber olduğu düşüncesi midesini bulandırmıştı. Ne de olsa kız Asel'in bedenini kullanıyordu. Birazda olsa dikkatli olması gerekirdi. Bir an odadan çıkmayı ve Seren her nerede ise onun yanına gitmeyi düşündü ama Sedat'ın onu kapıda beklediğini biliyordu. Onunla yüzleşmeden önce genç kız ile konuşmalıydı. Tekrar Seren'i aradı. Bir yandan açması için  bu sefer 3. çalışta açtı. O bağırmaya başlamak için derin bir nefes alırken karşı tarafta hiç beklemediği bir ses duydu. 

"Alo" dedi tanıdık bir erkek sesi. Asel bu sesi nereden tanıdığını bir türlü çıkaramadı. Aldığı nefesi ciğerlerine hapsetmiş ama onları rahatlatmak için nefesini dışarı verememişti. Ciğerleri  isyan edercesine yanmaya başladığında nefesini dışarı bırakırken kafasını toplamaya çalıştı. Şuan kimin yanındaysa Asel'in bedenini kullanarak bunu yapıyordu. Sinirlerinin ayağa kalktığını hissetti. Tam konuşacağı sırada karşı hattaki adam konuşmasını sürdürdü.

"Arkadaşınıza şuan ulaşılamıyor. Lütfen daha sonra, hatta mümkünse aramayın" dedi ve kapattı. Bu alaycı konuşma, bu ses tonu, içinde ki huzursuzluk... Bir an okulda patla veren o büyük kavgayı hatırladı. Okulun yemekhanesinde birbirine giren iki adam gözlerinin önüne hayal meyal geliyordu. O zamanlar kimse umurunda değildi. Gerçi hala kimse umurunda değildi ya orası ayrı. Telefonun ekranına bakarken odanın köşesine doğru yürümeye başladı. Sanki olduğu yere sığamıyordu. Kapıda pusuya yatmış halde bekleyen Sedat'ın varlığını bilmese kendini dışarı atacaktı. 

"Hatırla  Asel. Hatırla." 

O sesin sahibini bir şekilde tanıyordu. Ağdalı sesi kızın içinde nahoş bir hissin yeşermesine neden olmuştu. Üstelik sebebini bilmediği bir şekilde korku da bedenini ele geçirmeye başlamıştı ama neden korkuyordu? İsmin sahibini bile hatırlamıyordu. Sadece o sesi duyunca yemekhane de kavga eden adamlar gelmişti. Evet kavga edenlerden biri Kutlu'ydu ve hatırladığı kadarıyla baya bir darbe almıştı ama onu bunu yapan kimdi?

O kimse çok iyi  dövüştüğünü hatırlıyordu. 

İsmi dilinin ucuna kadar gelirken uçuşan sarı saçları hatırladı ve isim bir anda dudaklarından döküldü. 

"Orkun" diye fısıldadı kız hayretle.

Onu şimdi hatırlıyordu. İlk iki sene onların okulundaydı. Bir keresinde Kutlu'ya annesi hakkında bir şeyler demişti. Ne dediğini bilmiyordu. İkisinin birbirine olan düşmanlığı ne zaman ve nasıl başlamıştı emin değildi ama okulda ki gergin ortamı biliyordu. Ah Orkun okuldan ayrıldığında öğrenciler az da olsa rahat bir nefes almıştı. Tabi Asel sahneye çıkana kadar sürmüştü bu. O büyük kavga da  Kutlu öyle kötü dövülmüştü ki Orkun'un elinden adamı öldürmeye ramak kala zorla almışlardı. Sonrasında Orkun bir daha okula gelmemişti. Eğer Seren'in telefonunu o açıyorsa kız onun elinde demekti.

Seren'in başı dertteydi.

Hemen yataktan kalkıp odasının kapısını açtı ve Sedat'ı kolundan tuttuğu gibi içeri çekip kapıyı tekrar kilitledi. Genç adam hala beline doladığı havlu ile duruyordu. Yüzünde ise kardeşinin hiçte kendine uymayan hareketinden dolayı şok ifadesi vardı. 

Misafir Ruh -2- MuammaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin