Bölüm 8: 1,2,3 Başla!

55.5K 4.4K 936
                                    

Asel üzerinde ki mavi beyaz çubuklu formaya şaşkın bakışlarla baktı. Az önce forma giymişti. Forma giymişti. Asel. Forma.

Genç kız hazırlanan kızlara göz attığında onların kendisine bakmadığını gördü. Huzursuzluğunu belli etmemeye çalıştı fakat bu onun için oldukça zordu. Seren ona futbol konusun neden bir şey anlatmamıştı? Kesinlikle onu ilk gördüğü yerde saçını başını yolacaktı. Tamam teknik olarak kendi saçını yolmuş olacaktı ama sinirini de bir şekilde atmalıydı. Hem de en hızlı şekilde.

"Hazır mısın? Diğerleri çoktan saha da toplanmıştır." Ece dolabına çantasını yerleştirirken bir yandan da kızla konuşuyordu. Zaten Narin ve Ece'nin sustuğu nadir anlar vardı. Seren'i tanıdığı kadarıyla çokta konuşkan biri sayılmazdı acaba neden arkadaş olmuşlardı ki?

Asel bir süre Ece'nin onunla konuştuğunu anlamasa da sonunda bakışlarını fark etmişti. Hemen başını sallayarak endişesini gizlemeye çalıştı. Özellikle Ece oldukça dikkatli bir kızdı. Bu yüzden genç kız özellikle o varken özenli davranması gerektiğini anlamıştı.  Asel kızların peşinden koridorda yürürken sahada ne yapacağını düşündü. Gri duvarlı koridorlarda ara ara kapılar vardı ve genç kız onlardan birinin içine saklansa ne olurdu ki? Neden komadan uyandıktan sonra hafızasını yitirdiğini söylememişti ayrıca? Kesinlikle Seren'in beyninde yalana yer yoktu. Kendi bedeninde olsa tek ayak üstünde kırk tane yalan söylerdi.

Ah! Doğru ya Seren'in bedenindeydi.

O zaman rezil olan kişi Asel olmayacaktı. Genç kızın yüzünde sinsi bir gülümseme oluşurken karanlık koridordan gün ışığında, göz alıcı bir şekilde uzanan yeşil bir alana çıktılar. Asel kendini bir an piknik alanında olduğunu sansa da sonra ki bir kaç saniye de saha da olduğunu anlamıştı. Anlaşılan Seren'in kaptanlığı bu güne  kadardı. Kendi kendine omuz silkti. Onun kayıpları kendisini ilgilendirmiyordu ne de olsa.

Sahanın kenarındaki gruba doğru dönen kızların peşinden ilerleyen Asel ona ilgiyle bakan gruba göz gezdirdi. Sayı olarak yaklaşık on beş kişiye yakın farklı özelliklere sahip kızlar ve onların ortasında oldukça yakışıklı bir hoca vardı.

Asel onlara yaklaşmasına on adım kala hepsi birden alkışlamaya başladı. Bazıları ıslık çalıyor, kimisi de tezahürat yapıyordu. Asel önce arkasına dönüp peşinden başkasının gelip gelmediğine baktı. Sonrasında yapılanların kendisi için olmadığını düşünerek  o da alkışlamaya başladı. Fakat kızlardan bazıları gülmeye başladığında alkışlanan kişinin kendisinden başkası olmadığını fark etti. Şaşkınlıktan açılan ağzını hemen kapattı. Kızın bu kadarda popüler olacağını tahmin etmemişti açıkçası. Bu karşılaşma kesinlikle onu sersemletmişti. Sonrasında o kalabalık grup üzerine yürüyüp, omuzlarına dokunup konuşmaya başladılar.

"Seren, seni yeniden aramızda görmek güzel."

"Fırtınamız aramıza geri döndü."

"Yaşasın Seren!"

"Artık rakiplere korku salabiliriz!"

"Sarı civciv iyi olmana sevindik."

Daha bir çok konuşma daha vardı ama Asel hepsini duyamıyordu. Kendini sarhoş olmuş gibi hissediyordu. Hayatı boyunca bu kadar sayıya sahip insan tarafından gülümsenerek karşılanmamıştı. Şu ruh değiştirme işinden neredeyse memnun olacaktı. Neredeyse!

Kızların hocası ellerini birbirine vurup diğerlerine sessiz olmalarını tembih etti. Sonrada hoş bir gülümsemeyle Asel'e döndü. Genç kız ister istemez kendini Davut hocayı düşünürken buldu. Kaba saba adamın yanında, karşısında ki hoca beyaz atlı prens sayılırdı.

Misafir Ruh -2- MuammaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin