Bölüm 47: İnanmak İçin Güç Gerekir

41.7K 4.2K 462
                                    

Genç adam koridorda ağır ağır adım atarak usulca ilerlemeye devam etti. Şuan kesinlikle vücudu beyninin hakimiyetinde değildi. Çünkü yapacağı şeyin başka açıklaması yoktu. Zaten bir açıklama getirecek ruh halinde değildi. Huzursuzca etrafına bakındı. Birkaç dakikada bir bunu yapıyordu. Kimse onu etrafta görmemeliydi. Son zamanlarda iyice paranoyaklaşmıştı. Tam köşeyi döneceği sırada karşı taraftan gelenleri gördü ve hemen hareket ederek duvarın arkasına yaslandı. Neden hala buradaydı? İnsanların görme ihtimaline karşılık neden yolundan dönmüyordu? Kalbinin ve beyninin girdiği savaşı neden kalbi kazanıyordu? Bunun gibi beynini tüketen sorulardan bunalmıştı. Artık mantıklı açıklama yapmaktan yorulmuştu.

Ne olursa olsun bir an önce onu görmeliydi.

Tek yapması gereken buydu. Sanki hayatta ki var olma amacıydı. Amaçsızca dolaştığı hava boşluğunda tutunacağı bir şey arıyordu. Eğer tutunacak bir şey bulamazsa derin bir uçuruma yuvarlanıp gidecekti. Bunu içindeki durmadan yayılan kara delikten anlıyordu. Ruhunda büyük bir yara oluşmasına neden olmuştu.
                     
Nasıl oluyordu da bir kız ona bunları yapabiliyordu? Aklındaki sorulara cevap bulmalıydı. Bunun tek çözümü de uykuda da olsa o kızı görmek olduğunu biliyordu. Kafasının bu kadar karışmasına neden olan o kişiyi görmek belki ona yardımcı olurdu. En azından genç adam öyle olmasını umuyordu.

Odanın kapısına geldiğinde yine etrafa bakındı. Çevrede kimse yoktu. Gece saatleri olduğu için ya evde ya da onlara verilen odada istirahat ediyor olmalıydılar. Genç adam gözlerini kaçırmadan kapıyı açarak geri geri içeri girdi. Kapıyı sessizce kapattığında derin bir nefes aldı. Yüzü hala kapıya dönüktü. Bu şekilde biraz daha kalarak nefesini düzene sokmaya çalıştı. En azından kızı görmeden önce sakinleşebilmeyi umdu.
                     
Odanın içi karanlık olmasa da aydınlık denilebilecek kadar ışığa da sahip değildi. Geniş pencerelerin perdesi sonuna kadar çekilmişti ve dolunay oldukça güzel görünüyordu. Genç adam odanın ortasında makinelere kablolarla bağlı şekilde yatan kıza yavaş adımlarla yaklaştı. Kızın uzun kirpikleri yanaklarında gölgeler bırakmıştı. Sarı saçları omuzlarına doğru atılmış ve birkaç yeri bandajlıydı. Genç adam dikkatli baktığında kızı hatırladı. Depoda oldukları gece birkaç kişiyle gelmişlerdi. O anı hayal meyal hatırlıyordu. Sonrasında Asel onları kurtaran kişileri anlatmıştı.

Demek bu kız Seren'di.

Kızın alnına gelen saçını tenine dokunmamaya gayret ederek parmağıyla kenara itti. Bu yabancı yüz ona nasıl cevaplar verecekti? Şimdi buradayken bundan emin değildi. Asel'in deliriyor olması onun için daha mantıklıydı. Kutlu bir an hırsla saçlarını avuçlayarak dipleri acıyana kadar çekti. Yine de kızın uyandığı andan itibaren onda anlam veremediği bir değişim vardı. O kesinlikle aşık olduğu kız değildi. Daha çok eskiden tanıdığı Asel'e dönmüştü. İntikam almak için bir canavara dönüştüğü Asel'e.

Bakışı, davranışları, konuşması hatta nefes alışı bile değişmişti.

Peki, neden şimdi yatakta bilinçsizce yatan kıza baktığında kalbinde ki boşluğun dolmasını sağlamıyordu.

Aklını kaçırmak üzereydi. Kızın kulağına doğru eğilerek dudaklarını oynattı.

"Uyan. Lütfen uyan ve ben delirmeden her şeyi anlamamı sağla."

***********************
                     
"Saçmalama Yeliz. Böyle bir olay olmasını düşünmek tamamen saçmalık." Ulaş hırsla çantasını omzuna attı. Yüzünde kızın düşüncesini saçma bulduğu anlaşılıyordu. İkili okula doğru yürürken bir yandan tartışıyordu. Asel artık daha iyi hissettiği için çocuklar okula gelmeye başlamışlardı. Genç kızın ise aralarına ne zaman katılacağı belli değildi. Yaralanan bedeni hemen iyileşecek gibi değildi.

Misafir Ruh -2- MuammaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin