"Rebekah" diye cıvıldadı küçük kız teyzesinin kucağında. Rebekah, tarağıyla yeğeninin ipek gibi saçlarını tararken
"Evet hayatım" dedi. Ellerini birbirine geçirip, mutlulukla kıkırdayarak konuştu küçük yeğeni
"Bu gece burada kalmam için, annemi ikna etmene çok sevindim. Bir an izin vermeyecek diye endişelenmiştim" Rebekah memnuniyetle gülümseyerek
"Istediğin zaman bunu yaparım tatlım" dedikten sonra, küçük kızın saçlarını taramayı bırakıp, kucağından indirdi ve ellerini tuttu.
"Evet ne yapmak ister benim, Marianne'ım" diye sordu tatlı bir şekilde.
"Bana kitap okumanı istiyorum Rebekah, bunu yapar mısın?" Diye cevap verdi hevesle.
"Ah tabi... benim için de oldukça keyif verici olur" Küçük Marianne odada sevinçle zıplarken, Rebekah yerinden kalktı ve kapıya doğru yürüdü, bir taraftan
"Ben Rose'a, odaya bizim için ıslak kek getirmesini söylerken, neden raftan kitap seçmiyorsun?" Dedi. Yeğeni Marianne, kitap rafına ilerledi.
"Pek tabii, teyzecim" Rebekah gülümseyerek odadan çıktı.
Merdivenlerden inerken merdivenleri çıkan babasını gören Rebekah
"Ah baba" diyerek yerinde durdu. Lord William gülümsedi ve
"Tatlım.." ellerini kızının kollarına koydu.
"Uyumayı planlıyorum, yorgun hissediyorum" dedi. Rebekah
"Bir şeye ihtiyacın var mı? Mutfağa iniyorum, belki sıcak bir ıhlamur içmek istersin"
"Bir kadeh brendi içtim yemekten sonra, uyusam daha iyi olacak..." eğilip Rebekah'ın yanağından öptü.
"İyi geceler" dedi.
"İyi geceler babacığım" Lord William yoluna devam ederken, Rebekah' da aşağıya indi.
***
Küçük yeğeni, Rebekah'nın okuduğu kitap nedeniyle uykuya dalmıştı bile.
Rebekah'nın uykusu yoktu hâlâ, ve kitap okumak istiyordu. Az önce Penelope'nin ona getirdiği sıcak sütü içerken bir yandan okumaya devam ediyordu. Elindeki kitabı kaç defa okuduğunu hatırlamıyordu artık. Elindeki kitap biter bitmez, hiç vakit kaybetmeden bu kitabı okumaya başlıyordu. Ve her defasında aynı heyecanla okuyordu.
Odaklanmış bir şekilde sayfayı çevirirken bir anda duraksadı.
Mektup... İçinin acıdığını hissetti Rebekah. Yutkundu ve kitabın arasındaki mektubu eline aldı. Sahi üzerinden ne kadar zaman geçmişti ? Ondan geriye kalan bir iz gördüğü zaman hâlâ kahroluyordu. Neyse ki ondan geriye bu mektup dışında bir şey kalmamıştı. Eh Tanrıya şükür... Yoksa Rebekah bu acı verici duruma nasıl katlanırdı?
Onu unutamıyordu, ve unutamayacağı acı gerçekti. Hem onca yaşanmışlığın ve üzüntünün ardından nasıl unutabilirdi ki ? Her şekilde, beyninde silinmesi mümkün olmayan bir iz bırakmıştı.
Kafasındaki hüzünlü anıları atmak istercesine, mektubu olması gereken yere yeniden koydu ve mektubun içinde olduğu kitabı sallanan sandalyenin yanındaki komidine bıraktı. "En iyisi uyumak" diye düşündü Rebekah, "acıların dinmesini sağlayacak en etkili çözüm uykudur"
***
Ertesi günün öğle vakitleriydi ve Sophie kızını almak icin William malikhanesinin önündeydi.
"Teyzeni yormadığını umuyorum" dedi, kızının elini tutarken. Rebekah gülümsedi.
"İnan bana, beni hiç yormadı. Dün çok eğlendik, ve bunu sıkça gerçekleştirmek istiyoruz" Sophie
"Haftada bir kere olması koşuluyla" dedi tam bir anne edasıyla. Küçük kız sevinçle ellerini çırparken
"Yaşasın" diye ciyakladı. Kız kardeşler birbirlerine bakıp kıkırdarken, bakıcı kucağındaki oğlan ağlayınca hemen onlara döndü Sophie
"Şş... Bebeğim şş.." diyerek sakinleştirmeye çalıştı. Bu sırada Rebekah ile konuşmaya devam etti ayak üstü.
"Gelecek hafta Austen ailesi bir balo düzenliyor, Londra'nın tanınan saygın ailelerinden biri. Lord Austen babamızın en kadim dostudur, davetiyenin bize de geleceğinden eminim" Rebekah onu izlerken, genç kadının oğlunu bakıcısının elinden alıp susturma çabasını izliyordu.
"Balodan iki gün önce kız kardeşler olarak toplanıp, neler giyeceğimize karar verelim diyorum. Önceliğimiz sensin. Seni güzelce süslememiz gerek, en nihayetinde bu senin katılacağın ilk balo. Eğlenmeni ve güzelliğinle gözde bekarların akıllarını başlarından almanı ümit ediyoruz" dedi ve ardından göz kırptı. Rebekah içini garip bir heyecanın bastığını fark etti. Tanrı aşkına hayatında ilk defa bir baloya katılacaktı. Rebekah kız kardeşinin anlattıkları karşısında hevesle gülümsedi ve
"Ne diyeceğimi bilemiyorum.. bu çok heyecan verici Sophie" diye mırıldandı. Sonunda ellerinde uyuyakalan bebeğini bakıcısının kollarına bırakan Sophie anlayışla gülümsedi.
"Biliyorum hayatım, bu senin ilk deneyimin olacak, ama unutma hepimiz orada olacağız" ardından güven verici bir ifadeyle kızın ellerini tuttu.
"Bu saatten sonra, seni yalnız bırakmaya niyetimiz yok güzel Rebekah"
***
Balodan iki gün önce...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ KALIN BİLEKLER (TAMAMLANDI)
Historical Fiction"Seni istemiyorum, hiçbir zerreni istemiyorum !" Genç kadının ağzından çıkan her kelime bir iğne edasıyla bedenine saplanıyordu genç adamın, ancak her zamanki gibi sahte bir yüzle yarım ağız gülümsedi. "Seni küçük yalancı, beni ne kadar istediğini g...