~18.Bölüm~

8.7K 571 5
                                    

   Bu nasıl olur ?  Hala bunu Sorgulamaktan kendini alamıyordu Rebekah. Delirmek üzereydi. Balo salonunun terasından geceyi izlerken göz yaşlarını tutamıyordu.
Klaus Salvatore ona yalan söylemişti, onu kandırmış, duyguları ile oynamış, genç kadının ona gösterdiği sevgiye ve şefkate ihanet etmişti. Bu kabul edilemez bir durumdu, genç kadının uysal tavırlarını kullanarak onu yatağına alıp sıkılan canını eğlendirmişti. Açıkça belli oluyor ki bir yatak arkadaşı için yanıp tutuşan bu adamın ilk ve son olmayan kurbanı olmuştu. Yaşadığı onca acıyı sineye çekmişti genç kadın ancak  onunla öylesine dalga geçilmesini hazmedemiyordu. Yüce Tanrım, kollarında huzur bulduğu tek adamdı ve bu oldukça mutluluk vericiydi, yeniden doğduğunu hissediyordu onunla beraber, yeniden yaşadığını.. Böyle bir acımasızlığı asla haketmemişti Rebekah.
"Seni adi herif!" Diye tısladı geceye doğru.
"Benden mi bahsediyorsunuz leydim?"  Arkasından gelen sesle irkilip, hızla ona doğru döndü. Klaus Salvatore'u yeniden karşısında görmek, Rebekah'nın sinirlerini hoplatmaya yetmişti. Onunla aynı havayı bile soluyabileceğinden emin değildi, bu nedenle yanaklarındaki ıslaklığı silip oradan ayrılmaya hazırlanırken, Klaus Salvatore
"Lütfen" diyerek yolunu kesti nazikçe. Yaşanan bu olay karşısında, koruduğu gururu sayesinde, tek bir göz yaşı bile dökmeyeceksin!  Diye kendini sertçe uyardı. Genç adamın önünde duruyordu Rebekah.
"Bana hiç bundan bahsetmedin" dedi Klaus. Genç kadın Klaus'un bu sorgulayan tavrı, gözlerini kısıp yüzüne bakmasına sebep oldu.
"Senin de bana bahsetmediğin çok şeyin olduğunu görebiliyorum" genç adam tek bir kelime dahi etmeyince, Rebekah konuşmaya devam etti.
"Bir  şeyi merak ediyorum Klaus" adın ağzından çıkınca hissetirdiği his oldukça yabancı gelmişti genç kadına. Midesine atılan düğüm nedeniyle kusmak istediğine dair yemin bile edebilirdi.
"Bana olan  duygularının samimiyeti konusunda bana güvence verebilir misin ?" Genç adam, Rebekah'nın sarfettiği soruyla beraber gözlerini etrafta gezdirmeye başladı. Buna verebilecek bir cevabı yoktu, ciddi anlamda kapana kısıldığını anlaması geç olmadı genç adamın. Neyse ki Rebekah bunların farkında olacak ki, ortamda meydana gelen sessizliği bozdu.
"Evet biliyordum. " diye mırıldandı. Klaus, bir süre sonra konuşmaya karar verirken genç kadın ani bir tepkiyle
"Hayır bundan sonra konuşmana izin veremem, çünkü sesini duymaya bile tahammül edebileceğimi sanmıyorum. Hayatımda silinmesi mümkün olmayan berbat bir iz bıraktın," diye konuştu. Klaus Salvatore, çok da geç olmayan bir sürenin öncesinde neler yaptıklarını, karşısındaki genç kadının kahredici tavrından pek tabii kestirebiliyordu.
"Beni kandırdın" çenesi titremeye başlamıştı bile Rebekah'nın.
" Duygularımla oynadın, sana göstermekten çekinmediğim şefkati sevgiyi umursamadın, oldukça acımasız olduğunu bilmen gerek Klaus Salvatore"  Esen rüzgar, genç kadının omuzlarına dökülen siyah saçları savuruyordu hafifçe, gözleri bir noktaya dalarken konuşmaya devam etti.
" ah belki sıkılmıştın ve bir yatak aşkı arıyordun. Tüm saflığım ve aşka olan susamışlığımla yanındaydın. Senin için oldukça kolay bir avdım öyle değil mi?"  Klaus karşısında geçmişteki yaşanmışlığını tüm gerçekliğiyle kusan genç kadını izliyordu, yaptığı şeylerin onu bu denli yaralamış olması, kendini adi bir insan gibi hissettirmişti. Onu  sakinleştirmek istercesine ellerini kollarına koyacakken, genç kadın bir adım geriye giderek buna izin vermedi. Pek şaşırdığını söylemeyezdi zaten Klaus, zira şahit olduğu  manzara karşısında bu müthiş derecede doğal bir hareket olarak gelmişti ona. Ancak yine de pes etmek gibi bir niyeti yoktu,
"Rebekah, müsaade et açıklayayım" dedi yalvaran bir ses tonuyla. Rebekah öfkeyle ona baktı.
"Asla!"  Her zamanki gururlu duruşunu sergilemek üzere nazik çenesini hafifçe kaldırdı.
" sana artık hiçbir şekilde güvenmediğimi şiddetle söylemek isterim. Bir daha benimle muhattap dahi olmayı aklının ucundan bile geçirme Klaus Salvatore" Bir süre ağrıyan kalbiyle, genç adamın o tatlı mavilikteki gözlerine baktı ve ardından salona geçmek niyetiyle yürüdü. Biraz sonra, yürümeyi bırakıp Klaus'un arkasında durmaya başlarken
" Benim affımı hiçbir zaman haketmeyeceksiniz Bay Salvatore" dedikten sonra, nihayet salona geçmek için yürümeye devam etti.
***
   Salonun dans pisti genç çiftlerle dolup taşıyor herkes eğlenerek hünerlerini sergiliyordu. Etrafa bakılacak olursa, herkesin birbirini tanıması üzerine samimi bir ortam oluşması pek kaçınılmazdı zira insanlar dedikodu yapmayı seven yaratıklardı. Dedikodu her zaman aradaki bağı güçlendirirdi, eh en azından Klaus Salvatore öyle düşünüyordu.
Lord Salvatore, etrafı izleyerek öylece duran oğluna baktı. Şu an aklından neler geçtiğine dair en ufak bir fikre bile  sahip olmak icin nelerini vermezdi Lord. Bunun imkansız olabileceğini kabullendikten sonra konuşmaya karar verdi.
"Klaus, Leydi Rebekah'ya bir dans teklif etmeyecek misin?"  Genç Salvatore bu soru karşısında, önce soruyu sarf eden babasına, ardından bunu duyunca bir anda panikleyen Rebekah'ya baktı, bu keyifli olabilirdi.
" Ah kabalığımı affedin, dalmış olmalıyım. Bu benim için de keyifli olacaktır." Dedikten sonra genç hanımın yanına gelerek elini uzattı. Rebekah yüzüne yaydığı sahte bir hüzünle
"İnanamıyorum, beni mazur görün zira  bu dansı Bay Marvick için ayırmıştım" dedi Bay Marvick onlara doğru yaklaşırken. Klaus Salvatore bedenini sarmalayan şaşkınlıkla ahbabının yanlarında belirip Leydi Rebekah'nın elini öpmesini izledi.
"Sıramın bana gelmesini dört gözle bekliyordum"
Bunun üzerine Leydi Rebekah ile dans eşi piste doğru giderlerken, Klaus herkese
" Eh biraz hızlı olmakta fayda var " diyerek geri yerinde döndü.

  Klaus Salvatore, ahbapları etrafında ellerindeki içkiyle  sohbet ederken başını çevirip, Leydi Rebekah'nın listesine ekledigi bir başka beyefendi ile dans ettiğini görünce gözlerini kıstı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

  Klaus Salvatore, ahbapları etrafında ellerindeki içkiyle  sohbet ederken başını çevirip, Leydi Rebekah'nın listesine ekledigi bir başka beyefendi ile dans ettiğini görünce gözlerini kıstı. Yersiz bir öfke bedenini sarmıştı sanki, elindeki kadehi sıktığını bile fark etmeyerek, genç kadın dans ettiği adamla tatlı bir şekilde gülüşürken içinden küfretti. İçinde kabaran öfkeyle onları seyretmeye devam ediyordu. Tanrı aşkına kaç erkekle dans etmişti bu kadın? Bunu sormadan edemiyordu kendine. Ve gözlemlediği kadarıyla, halinden oldukça memnun görünüyordu Rebekah ancak Klaus'un bu durumdan memnun olmadığı açıkça fark edilebilir bir durumdu. Şu an tek istediği Rebekah'yı o yılışık herifin  kollarından çekip almaktı. Genç adam, dans pistinde zarifçe hareket eden Rebekah'yı süzdü, her zamanki gibiydi işte. Bıraktığı gibi,  güzelliğinden ve çekiciliğinden hiçbir şey eksilmemişti. Gülerken yüzünün aldığı şekli, nefes alırken kabaran göğsü, o alçak herifin omzuna koyduğu beyaz kalın bilekli eli...  Ve Klaus Rebekah'yı o adamın pençelerinden kurtarmakla kalmayıp, onu en üst kattaki odalardan birine atarak üzerindeki kıyafetleri çıkarıp fırlatmak ve onunla bir asır boyunca sevişmek istediğini fark etti. Tanrı şahidi olsun ki bunu deli gibi istiyordu. Yüce Tanrım, onu ele geçiren arzu yeniden alev almıştı acımasızca ve bu genç adamı daha da öfkelendiriyordu.
Şu an sadece onun kollarında olması gerekiyordu, o aptal şehvet düşkünü adamın değil ! Rebekah'nın o hafif kalın beline dolanan kol Klaus'un kolu, o nazik eli tutan el Klaus'un eli olmalıydı. Çünkü Rebekah onundu, aylar öncesinde ona sahip olmuştu ve hiçbir güç bunun aksini iddia edemezdi.
O sadece benim!
  Biraz sonra kendini kaybetmiş bir  şekilde onları seyrederken, onunla konuşmaya çalışan ahbabını yeni fark ediyordu.
"Bardağı elinde parçalayarak neyi kanıtlamaya çalışacaksın Salvatore?"
Arkadaşı Colin'in sarfettiği bu laf ile Klaus, elindeki kadehi sıkmaktan bembeyaz  kesilen parmak boğumlarına baktı ve kadehi yan taraftaki masaya bıraktı. Elinin rahatlaması için avucunu açıp kapatmaya başlarken yanındaki arkadaşına
"Dalıp gitmişim" diye mırıldandı. Colin Hale
"Bunu fark edebiliyorum zira elindeki kadehi fırlatıp, Leydi William ile dans eden Bennet denilen adamı boğazlayacak olmandan korkmadım değil" dedi dürüstçe. Klaus kaşlarını çatarak
" Tanrı aşkına, bunu nereden çıkarıyorsun. Aklım tamamen başka bir yerdeydi." Deyince Colin inanmayan bakışlarla arkadaşını izlerken tek kaşını kaldırdı.
"Seni az çok tanıdığımı düşünüyorum Klaus ve emin ol kıskanç bir adamı nerede görsem tanırım" ardından hala dans eden çifte bakarak
"Gözünü bir kere bile onlardan ayırmadın ahbap, ben aptal değilim" dedi kesin bir  dille. Klaus gözlerini devirdi ve
"Tabii ki değilsin,  bu nedenle seninle ahbaplık ediyorum" dedi. Colin arkadaşının bu samimi tavrı karşısında gülümsedi ve
"Git ve onunla dans et Salvatore. Eminim o da seninle dans etmek için can atıyordur" dedi genç adamı dürterek. Klaus anlamayan bir ifadeyle arkadaşına baktı.
" Nereden çıkardın bunu?"  Colin Hale omuz silkti ve
" Arada sana baktığını fark ettim. Siz göz göze geldiğiniz zamanlarda kızarıyordu adeta zavallı güzel kız" diye mırıldanarak. Klaus inanamayarak genç adama baktı,
"Gözünden hiçbir şey kaçmaz mı Hale?"  Büyük bir gururla gülümsedi Colin
" Babamdan aldığım başka bir özellik daha"  Klaus derin bir nefes alıp arkadaşının ona verdiği tavsiyeye uymak üzere harekete geçmeye hazırlandı ve Colin
"İlk defa şansa ihtiyacının olacağını düşünüyorum" dedi onun duyabileceği bir ses tonuyla.
  Colin, bu  acımasız gerçeği kabul ederek ve arkadaşının haklı olduğu konusundaki düşüncesiyle dans pistine doğru ilerledi.

BEYAZ KALIN BİLEKLER (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin