~43.Bölüm~

7.5K 474 17
                                    

Merhaba sevgili dostlarım, bir süre yeni bölüm yayımlayamadığım için üzgünüm ancak dişimin dinmek bilmeyen ağrısı nedeniyle elimden hiçbir iş gelmiyor yaklaşık bir haftadır.
Ve bugün daha iyi hissettiğim için hemen yeni bölüm yayımlamak istedim. Ayrıca attığınız yorumlar ve anlayışınız için teşekkür ediyor, sizleri seviyorum...
Bu arada medyada yer alan müziği, son bölümü okurken dinlemenizi tavsiye etmek isterim :')
                                               Little Blair
                            
   Aradan tam tamına iki saat geçmişti ve Rebekah hala kitabını okuyordu.
212. Sayfanın ikinci paragrafını  okurken, gülümsemeden edemedi.

Çirkin bir kadının güzel kalbi, yakışıklı adamın gözlerine hitap ediyordu. Zira yakışıklı adam aşk ile kör olmuş gözlerini çirkin kadının güzel kalbiyle iyileştiriyordu.

Nasıl ruha hitap eden bir cümleydi öyle. Sanırım bu paragraftan sonra birazcık düşünmeye ihtiyacı olacaktı. Kitabı büyük bir özenle kapatıp, komidinin üzerine bıraktı.
Belki de yatağına gidip, uykuya dalana kadar düşünebilirdi. Etkilenmişti Rebekah, bunu unutabileceğini sanmıyordu. Gülümseyerek yerinden kalktı ve yürüdü. Şöminenin üzerindeki koca saate baktı. Gecenin ikisiydi ve artık uyuması gerektiğine karar verdi.
Ancak nedense henüz uykusu gelmemişti. Bu şaşırtıcıydı, bunları düşünürken merdivenlere yöneldi. Basamakları yavaşça çıkıyordu genç kadın, aklında hala okuduğu kitapta rastladığı paragraf vardı. Onu bir kaç kere üst üste okuması, ezberlemesine bile faydası olmuştu.  Bir kaç basamak çıktıktan sonra mırıldanmaya başladı.
"Güzel bir kadının kalbi... ımm.. yakışıklı bir adamın gözlerine hitap ediyordu.."  bir iki basamak daha çıktı ve yukarı çıkmakta olan ikinci merdivene yetişti.
"Ve şey.. Çünkü yakışıklı adam aşk ile kör olmuş gözlerini çirkin kadın-"
Kapı ağırca iki kere vuruldu. Ve Rebekah, merdivenin ikinci basamağına adımını atacakken yerinde duraksadı. Ağzında mırıldandığı cümle yarıda kesilmişti.  Kapının çalışını duyan Rebekah, bedenine yayılan sıcaklıkla gözlerini tam karşıya dikti.
Yüce Tanrım...  Bu anı bir yerden hatırlıyor gibiydi. Hayır tam olarak bütün detaylarıyla hatırlıyordu.
Ve şu anda tek bir uzvu bile kıpırdamaktan aciz gibi görünüyordu. Köşkü saran bu sessizlikte kalbinin şiddetli çarpıntılarını duyuyordu Rebekah. Bu gerçek olamazdı.
Ah tabii, muhtemelen yanlış duymuş olmalıydı. Belki de Penelope, ihtiyacını karşılamak amacıyla yerinden kalkmıştı ve bir gürültü çıkarmasına sebep olmuştu.
Evet evet kapı çalınmış olamazdı. Rebekah, kendini toparlamaya çalışırken yutkundu. Artık odasına çıkıp, uyusa iyi olacaktı zira kendini pek iyi hissettiği söylenemezdi.
Merdivenleri çıkmaya devam etti ve bir kere daha kapı aynı şekilde iki kere çalınınca genç kadın durmak zorunda kaldı.
Ne yazık ki, bu Penelope'nin çıkardığı bir gürültü değildi ve gerçek şu ki kapı gerçekten vuruluyordu.
Rebekah derin bir nefes aldı.
Ne yapması gerektiğini tam olarak kestiremiyordu ve buna rağmen yavaşça yönünü değiştirerek merdivenleri inmeye başladı.

İçini sarmalayan garip bir heyecan vardı. Nedenini bilmediği bir heyecan...
Ve Tanrı biliyor ya, bu heyecan gecenin bu vaktinde kapısının çalınmasının getirdiği endişeden oldukca ilerde gibiydi.

 
    Ve kapıyı açtı Rebekah içini sarmalayan karışık duygularla.
Ulu Tanrım...
Uzun boyuyla, heybetli cüssesiyle göz kamaştıran yüzüyle karşısında duruyordu. Karşısında duran adamı görünce ensesindeki ufak tüylerin bile kalktığını hissedebiliyordu genç kadın.
Bu belki de, kapının açılmasıyla içeri dolan soğuk havanın etkisinden kaynaklanıyor olabilirdi ancak buna adı gibi emindi ki, üzerine yoğunlaşan bu etki karşısındaki yakışıklı adamın bir mucizesiydi. Her daim öyle olmamış mıydı zaten? Aynı odada bulunmaları bile genc kadının duygularını alt üst etmeye yetmiyor muydu sanki?
Onun bir bakışı bile, kalbinin göğüs kafesinden fırlayacak kadar çılgınlar gibi kanat çırpmasına neden olmuyor muydu?
Yakışıklı adam... Güçlü kollarıyla nasıl da sarmalamıştı beni o gece.
İstemsizce aklından geçirdiği bu arsız düşüncelerle beraber, kendine gelmeyi başarabilmişti ve bu oldukça zor olmuştu. Ne yazık ki...
Gözlerini kırpıştırarak genç adama bakmayı sürdürdü. Parlak koyu mavi gözleri nasıl da işliyordu kalbinin hayat veren damarlarına...
Şuracıkta bayılabileceğini düşündü Genç kadın.

BEYAZ KALIN BİLEKLER (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin