~46.Bölüm~

7.7K 447 10
                                    

   Nihayet köşke varabilmişlerdi, uzun ve ömür boyunca unutulmayacak bir yürüyüş sayılabilirdi. En azından Rebekah için..
Bir gün önceye kadar böyle bir anın hayalini bile kurmakta zorluk çekiyordu genç kadın. Klaus'un hayaliyle yanıp tutuştuğu zamanlar illa ki çokçaydı ancak bunun olacağına hiçbir zaman ihtimal vermemişti. Klaus ile geçirdikleri tüm  kötü hatıralar onun için geçmişte acı dolu ve güzel izler olarak kalacaktı ancak şimdi yanında tüm heybetiyle yürüyen adama bakarken dünyanın en şanslı kadını olabileceğini düşündü.
Ah nasıl tarif edilmesi güç bir duyguydu bu.
Mutluluktan ölünebilirse ölebilirdi her halde. Onu güvende hissettiren en güçlü kollarla sarmalayan Klaus Salvatore, tamamen onundu artık. Sadece onundu ve bu durum müthiş derecede iyi hissettiriyordu Rebekah'ya. Hayatın onu uzun bir sürenin ardından öylesine tapılası bir süprizle şaşırtması başına gelmiş en ilginç olaydı ve oldukça mutluluk  vericiydi bu nedenle Tanrı'ya tüm içtenliğiyle teşekkürlerini sundu.

"Londra'ya gitmek için sabırsızlanıyorum" dedi Klaus köşke girerken.
Rebekah ona gülümsedi.

"Itiraf etmeliyim ki ben de " salonda ilerlemeye başladılar. Köşk sakinleri henüz uyanamamışlardı, ve bunu fırsat bilen genç kadın karşısında durmaya başlayan genç adama yaklaşıp dudaklarını öptü ve

"Babamın bu haber karşısında vereceği tepkiyi merak etmiyor değilim"  diye mırıldandı, ardından tatlı bir şekilde kıkırdadı. Klaus Salvatore, kollarını müstakbel gelininin kalın beline doladıktan sonra düşünceli bir tavır sergiledi ve konuştu.

"Babamın Lord William'ı bu konu hakkında rahatsız ettiğinden şüpheliyim" 

Genç kadın yaşadığı şaşkınlığı yüzüne yansıtırken,

"Ah Lord Salvatore burada olduğun konusunda haberdar mı?" 

Klaus başını salladı.

"Ondan başka kimsem yoktu Rebekah"  ardından gülümsedi.

"Taa ki sen beni tekrardan kabul edene kadar"

İçinde tatlı bir şekilde kıpraşan kelebeklerle beraber sevimli bir şekilde tebessüm yaydı yüzüne genç kadın
"Her zaman yanındayım" diye fısıldadı.
Genç adam kollarındaki güzel kadının göz kapaklarından öptükten sonra geri çekildi.

"Bunu ne kadar istediğim konusunda pek bir fikrinin olduğunu sanmıyorum" 

Sesi oldukça ciddi geliyordu genç adamın.

"Seni uzun süredir bekliyorum Rebekah, uzun süredir..." 

Birbirlerinin derin maviliklerine baktılar, kısa bir süre ardından başını genç adamın göğsüne dayayan Rebekah.

"Hemen yola çıkalım" diye mırıldandı.
Genç adamın sesinden tebessüm ettiği anlaşılıyordu.

"Memnuniyetle"  genç kadın

"Yarın"  diye fısıldadı ve genç adam ona
"Yarın" diye karşılık verdi.

  
    "Biraz daha oku Rebekah" 

Genç adam kafasını tatlı sevgilisinin göğsüne yaslamış, her tatlı saniyenin tadını çıkarıyordu. Genç kadının güzel sesi, onun her hücresini iyileştirici bir ilaç gibi geliyordu kulaklarına. Bunun hayalini çokça kurduğunu hatırlıyordu genç adam. Her kötü anında, kendini çaresiz hissettiği zamanlarda, Rebekah ile süslediği hayalleri onun mucizevi kurtarıcısı olmuştu her defasında.

Genç kadın gülümsedi ve okumaya devam etti.

"Gerçek güzellikleri görebilmek için kalbini sarmalayan kara dumanları yok etmelisin. Zira, dünya üzerindeki  güzellikler, kendini kötü olan her şeyden arındırdığın zaman karşına çıkacaktır."

"Rebekah" 

Genc kadın isminin yakışıklı sevgilisinin boğuk sesinden duyunca kafasını kitaptan kaldırıp aşağı yöneltti. Göğsünde yatan genç adam konuştu.

"Parmak ucuna konmuş küçük bir kuş kadar şanslı hissediyorum. Beni o güzel kalbinin şefkatiyle besle. Ve o güzel kalbinin sevgisiyle büyüt, zira sana hiç kimseye  duymadığım kadar ihtiyaç duyuyorum."

Rebekah yüzüne hafif bir tebessüm kondururken, eliyle genç adamın yanağını usulca okşadı ve

"Nefes aldığımı hissediyorum. Beni denizin en dibinden çekip çıkardığın için sana minnettarım"  diye fısıldadı.

Ve genç adam yavaşça uzanıp kendi dudaklarını, genç kadının dudaklarıyla taçlandırdı.

Aşk öyle bir şey ki benliğini ele geçiren tatlı bir esinti..
Gözlerindeki parıltıyla güneşi kıskandıran
Aşk öyle bir şey ki acımasızlığıyla kalbini zehirli sarmaşıklarla süsleyen...
Ruhunu daracık, karanlık bir hücrede esir tutan.
Ve aşk öyle bir şey ki seni yeniden küçük bir çocukmuşsun gibi kollarına alarak büyüsüyle hayran bırakan...

1 hafta sonra
Londra
 
"Ah hayatım!" 

Evine geri dönmek heyecan ve mutluluk vericiydi.  Hele ki kız kardeşlerinin etrafına toplanıp onu sevgi seline boğdukları zaman.. Sophie tam olarak onu sarmak konusunda hala ısrarcı görünüyordu ve bir türlü kız kardeşini bırakamıyordu. Rebekah'nın elbette ki buna bir itirazı yoktu aksine, o da sarılmayı uzun tutacak kadar özlem içerisindeydi.

"Seni öyle özledim ki"  dedi Sophie.

"Ah ben de, emin ol ben de"  diye karşılık verdi genç kadın.
Caroline gözündeki yaşı silerken

" Hadi ama Sophie, kızı rahat bırak artık" deyince, Sophie

"Ah" diyerek geri çekildi ve burnunu çekerek
"Yüce Tanrım, yeniden buradasın" dedi hala inanamayarak.

Lizy mutlulukla şakıdı.

"Bugün harika bir gün değil mi? İki güzel olayla karşı karşıyayız. Ne şans.." 

Sophie aralarına sonradan katılması nedeniyle bir şeylerden habersiz olduğunu belirtince Caroline memnuniyetle gülümsedi.

"Ah Sophie kardeşimiz müstakbel bir Salvatore" 
Sophie kulaklarının işittiği bu laf karşısında şaşkınlıkla geriye sıçradı ve elleriyle ağzını kapattı. Genç hanımlar kardeşlerinin verdiği bu tepki karşısında gülmeden edemezlerken, Sophie ellerini ağzından çekip konuşmaya başlamıştı bile.

"Yüce Tanrım bu..."  heyecanla devam etti.
"Bu müthiş bir haber... Ah hayatım"  duygulandığını gözlerine doluşan yaşlardan belli ediyordu ve Sophie kız kardeşini yeniden sarma isteğiyle beraber ona doğru uzandı.

"Benim küçüğüm, hayatım" 

Rebekah ablasının bu yaklaşımına karşılık

"Soph... Seni seviyorum.." dedi ve gülümsemesini hala korudu. Birbirlerinden nihayet ayrıldıkları sırada

"Bana her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatmanı istiyorum Rebekah, zira bu..." mutlulukla tüm kız kardeşlerine baktı.

"Bu heyecan verici" 

Rebekah içinde çığ gibi büyüyen bir heyecanla
"Size her şeyi anlatacağım, benim için unutamayacağım bir gündü"  diye konuştu ardından yüzündeki güzel gülümsemesini takındı.

"Hayatımda yaşadığım en muazzam günlerden biriydi, hem de en muazzam..."

  

BEYAZ KALIN BİLEKLER (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin