~32.Bölüm~

6.9K 474 17
                                    

Kıbrıs...

"Sarışınları çok sevdiğimi söylemek isterim" karşısındaki kızıl güzelin sarf ettiği bu sözle içkisinden bir yudum aldıktan sonra
"Kumral... Açık kumralım" dedi önemsiz bir detayı sorun eder gibi Klaus Salvatore. Kadın tüm cilvesiyle dolgun göğüslerini gösterecek şekilde genç adama doğru uzandı.
"Ah beni affedeceğini ümit ediyorum" dudaklarını yapmacık bir üzüntüyle büken kadına baktı Klaus alkolün etkisiyle baygınlaşan gözleriyle.
"Ne yazık ki bazı konularda affedici gibi bir özellik taşımıyorum tatlım" dedi.
Ve ettiği bu lafla beraber boğazından aşağı dayanılmaz bir yanma hissiyle beraber sarf ettiği bu kelime dizilimi, aylar öncesinde yaşadığı bir anıyı aklına getirdi Klaus'a. Karşısında tüm güzelliğiyle kıkırdayan Rebekah'yı hatırladı;
"Tanrı sizinle karşılaşacak genç kızları korusun"
"Bazı konularda affedici gibi bir özellik taşımıyorum ne yazık ki..."

Klaus o tatlı anıyı aklında geçirirken gözlerini kırpıştırarak ona kur yapan kadına bakıyordu.
"Aklımdan çıkmadığın için lanet olsun sana" dedi bir anda. Ve kızıl kadın, anlayamayan bakışlarla genç adamı süzdü.
"Ne demek istediğini anlayamadım"
Klaus, Rebekah'yı aklından çıkarmak adına Londra'dan uzaklaşma kararı almışken hala onu unutmakta zorluk çekiyor olması, genç adamı öfkelendiriyordu. Unutamıyordu, aksine her gün daha da fazla aklında yer ediniyordu. Nasıl oluyorsa gördüğü her yer, dokunduğu her şey, sarf ettiği sözler bile onu hatırlatıyordu Klaus'a
Tanrı şahidi olsun ki, bu konuda başka ne yapabileceği hakkında bildiği tek bir halt yoktu. Brendisinden geriye kalan son damlayı da kafasına dikti sertçe. Derin düşüncelerle boğuşurken, onunla konuşmaya çalışan kadını fark etti sonunda.
"Beni dinlememen çok aşağlıyıcı, başka bir beyefendinin masasına gidiyorum" diyen kızıl güzel masadan kalkarken, Klaus onun bileğini kavrayarak gitmesini engelledi.
"Hadi odaya çıkalım" demesiyle genç kadın yüzüne davetkâr bir gülümsemeyle
"Keyfinizin hizmetindeyim" dedi.

***
İngiltere-Londra

Kendinizi nerede özgür ve gerçek benliğinizden sıyrılmamış bir şekilde hissediyorsanız, oraya aitsiniz demektir.
Gözlerini boş salonda gezdirdi; Sessizlik ve huzursuzluk. Halbuki yalnızlığı severdi genç kadın. Ancak bu yalnızlıkta, Rebekah'nın hoşuna gitmeyen bir sevimsizlik vardı. Konuşmak ve birinin onu dinlemesini istediğini fark etti.
Ya da sadece cevizli kurabiye yaptıktan sonra, onları yemek istiyordu. Evet biriyle konuşma arzusu gerçekleşmeyeceğine göre, cevizli kurabiye yapmasını önleyecek bir sebep bulamadı genç kadın.
Ne yazık ki... diye geçirdi aklından. Gözlerini hala salonda gezdirirken yapacağı cevizli kurabiyenin tarifini hatırlamaya çalıştı. Pekâlâ biraz un, biraz şeker ve yağ ve... kaşlarını çattı genç kadın
Ve... Başka ne koyulabilirdi ki? Diye düşündü. Hatırlayamıyordu, kaşlarını yavaş yavaş düzeltirken yüzünün hüzne bulanmasına engel olamadı. Görünüşe göre cevizli kurabiye yapma hayali de suyun dibini boylamıştı. Çaresizce düşündü Rebekah
Peki ben ne yapacağım?
Aslında çok basitti, sadece oturup bir gün ellerine konmasını ümit ettiği güzel günleri bekleyecekti.

Salonda bir başına oturmayı sürdürdü Rebekah, tabii ki baş kahyanın odaya girip
"Kız kardeşleriniz teşrif ettiler efendim" diyene kadar. Rebekah bu duruma pek de sevinmediğini fark etti utançla. Buna rağmen kendini yüzüne zoraki bir gülümseme kondururken bulunca, yavaşça ayağa kalktı.
"Onlara salona gelmelerini rica et lütfen" pek de yaşlı olmayan baş kâhya, hanımefendiden talimatı aldıktan sonra odadan çıktı.
Kendini, insanlara çok iyi bir ruh haline sahipmiş gibi göstermekten sıkılmıştı artık Rebekah. Ancak başka bir çaresinin olmadığını kabullenmişti bir taraftan. Bu düşünceler denizinde yüzmeye çalışırken onu dalmaktan kurtaran, odaya giren kız kardeşleri olmuştu. Gülümsedi yeniden Rebekah
"Bu ne güzel süpriz" kız kardeşlerinden biri olan Lizy
"Seni yalnız bırakacağımızı sandıysan, bu bizi hayal kırıklığına uğratır" dedi ve yürüyerek yanına vardığı Rebekah'yı öptü samimice.
Sophie de onu öptükten sonra
"Seni merak ettik" dedi. Diğer kardeşi ona sarıldı.
"Nasılsın? Yalnız olmak canını sıkmıyordur umarım" deyince Rebakah güven veren bir ses tonuyla
"Ah hayır, ben halimden memnunum" dedi, ardından yalan söylemek zorunda kaldı.
"Ancak gelmeniz beni çok mutlu etti"
Hanımlar koltuklarına oturmuşlardı bile. Rebekah, mutfak zilini çalmak için salon kapısının yanında asılmış olan ipi çekmek üzere yürümeye başladı, bir yandan ablası Caroline'ı dinliyordu.
"Bayan Brown' ın bizi çaya davet ettiğini söylemek zorundayım Rebekah" Rebekah, ipi çekerken istemeyerek de olsa gözlerini devirdi. Sophie
"En büyük oğlu Thomas seninle tanışmak için can atıyormuş" diye açıkladı. Lizy kafasını Sophie'ye doğru çevirdi.
"Tüccar olan mı?" Diye sorunca, Caroline başını onu onaylarcasına salladı.
"Oldukça varlıklı olduklarını tahmin etmek pek mümkün" Rebekah kız kardeşlerine dönmeden önce öfkeyle
Paranın canı cehenneme diye geçirdi aklından. Sonra bir an da büründüğü ruh hali, onu şaşırttı ve üzdü. Kız kardeşlerine asla bunu yapmamalıydı. Bir-iki saniye bekledikten sonra kardeşlerine doğru dönüp yürüdü ve
"Şunu söylemek istiyorum" dedi Rebekah. Kız kardeşleri Rebekah'nın söyleyeceği şeyin ne olduğunu az çok tahmin etseler de öylece beklediler. Rebekah onların karşısına tekli koltuğa oturdu.
"Aklımda evlilik adına bir plan yok henüz" Caroline pek şaşırmayarak, kız kardeşlerine baktı.
"Size söylemiştim demekten hoşlanmıyorum ancak size söylemiştim" Sophie ablasının bu haklı tavrına karşılık omuz silkmekle yetindi. Lizy de
"Eh şansımızı denemek istedik" deyince, Rebekah şefkatli bir gülümseme yaydı yüzüne
"Benim iyiliğimi istediğinizi biliyorum. Ancak kimse kendi iyiliğini başkasından daha az istemez. Ben şu an halimden oldukça memnunum. Siz de memnun olmaya çalışın lütfen..."
Caroline pişmanlıkla gözlerini etrafta gezdirirken kız kardeşi Sophie de hafifçe gülümsedi.
"Senin mutluluğun bizim mutluluğumuzdur" Lizy ona katıldı abla şefkatiyle
"Seni seviyoruz Reby" diye mırıldandı. Rebekah, her şeye rağmen kız kardeşlerini seviyordu ve buna çoktan karar vermişti.

BEYAZ KALIN BİLEKLER (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin