~31.Bölüm~

6.9K 468 8
                                    

  William Malikhanesi..

   Güzel bir hatırayı aklınızın bir köşesine yerleştirip her gün hatırlamak üzere, onu değerli bir hazineymiş gibi saklayın, zira ilerde yaşayacağınız kötü günlerde size küçük bir tebessüm olarak geri dönecektir.

   Bu paragrafı yaklaşık bir saat önce okumuş olmasına rağmen, pencereden dışarı geceye doğru bakarken yeniden aklına getirdi. Bu öyle bir düşünceler zinciriydi ki, aklına gelen o küçük paragrafla beraber Klaus Salvatore'u düşünmeye başladı bir anda. Yaralı bir şekilde kollarına yığılışı, savunmasız bir halde şöminenin yanındaki yer yatağında iyileşmeyi beklerken ki hali, samimi bir yaklaşmayla etrafı güllerle kaplı yolda yaptıkları yürüyüşleri, ona attığı sevimli gülüşleri, yaramaz bakışları, kendini beğenmiş tavırları ve...
Boğazına takılan yumruyu yutarken, onu dünyanın en güzel ve en değerli varlığı gibi okşayıp sevdiği, ona bir azizeymişçesine tapındığı o geceyi hatırladı.
Kahrolduğunu fark edebiliyordu, güneşin doğuşuyla bütün acılarını, açığa çıkmasından korkar gibi saklıyordu içinde. Ve yüzüne, içindeki acıları saklamasına yardımcı olabilecek  kalkan niyetinde bir gülücük konduruyordu. Ve bu yüzden kahroluyordu. Geceleri attığı sessiz çığlığı kimsenin duyma zahmetinde bulunmadığı için kahroluyordu.
Ancak yine de gülümsedi yavaşça;
Klaus ile geçirdiği tüm günleri hatırlayarak gülümsedi. Tanrı'ya şükürler olsun ki tutunabileceği bir dal vardı ve bu dal her gece, Rebekah pencereden karanlığa doğru bakarken yeşeriyordu...
***
   Sabahın ilk ışıkları, dün gece açık bıraktığı perdeler arasından içeri süzülürken gözlerini açtı Rebekah. Sabahın erken vakitleriydi ve Rebekah hiçbir zaman bu saatte uyanmamıştı. Garip bir can sıktısıyla doğruldu yatağından, üzerinde anlamdıramadığı bir bitkinlik vardı. Yatağından kalkıp kahvaltı etmeye bile hevesi yoktu. Enteresan bir durumdu onun için.
Yine de toparlanmak zorundaydı. İstemeden de olsa yerinden kalktı ve sabahladığını geçirdi üzerine. Ayaklarını sürüyüp, uyku mahmurluğuyla odadan çıkarken, evin ne kadar da sessiz olduğunu düşündü. Babası dün akşam bir iş seyahati için yola çıkmıştı, bu nedenle evde hizmetçilerden ve kendisinden başka kimseler yoktu.
Mutfağa gitme amacıyla yoluna devam etti Rebekah. Saat daha çok erkendi ve hizmetliler bu saatte uyuyor olmalıydı. Rebekah ev sakinlerini uyandırmaya gerek duymadan, kendi işini halledebileceğini biliyordu. Mutfağa yetistiştiğinde, ürperdiğini hissetti, alt katın daha serin olduğuna karar verirken, kendine bir bardak su doldurmuştu bile. Bardağın yarısını içtikten sonra bardağı tezgaha geri bıraktı ve mutfak penceresinden hafif aydınlanmış olan havaya baktı.
Bugün hava güneşli değildi, gökyüzü gri-beyaz bir renge bürünmüştü ancak hava ısısı gayet iyiydi. Bu düşüncelerle suyun tamamını içip bitirerek bardağı yıkamak üzere kirliler bölümüne koydu ve mutfaktan çıkmak üzere kapıya yöneldi
***
   Aradan tam tamına iki saatin geçmesine rağmen Rebekah, odasının sallanan sandalyesinde oturmuş kitabının son sayfasını okuyordu.

Yüreğinizi ne kadar dinlerseniz o kadar tatlı hatalar yaparken bulursunuz kendinizi, ancak akıllılık ettiğinizi düşünerek mantığınızı kullanırsanız eğer, geri dönülmez pişmanlıklar yaşamanız kaçınılmazdır.

Aynı paragrafı iki üç defa üst üste okuduktan sonra kafasını kaldırıp pencereden dışarı baktı.
Bunu oturup etraflıca düşünmek için çok geç değil miydi ? Diye düşündü. Kaşlarını çattı ve
"Gurur"  diye mırıldandı. Üstesinden gelemediğimiz şey gururdur... Belki mutlu olabilecekken, onu acımasızca engelleyen şeyin gurur olması  canını acıttı bir an. Sadece bir kelimeydi, basit anlamsız görünen bu kelimenin arkasında yatan anlam ise, tüm gerçekleri su yüzüne çıkarıyordu. Çaresizce kabul etti.
Gurur mu? Hani şu Rebekah'ya yapılan acımasız haksızlık mı, saf duygularıyla oynanması mıydı? Ya da görmezden gelinmesi mi? Ha şu da olabilir; bir an da hiçbir şey yaşayıp, yaşatmamış gibi yeniden genç kadının hayatına giderek, kafası karıştırıldıktan sonra kabuk tutmaya yüz tutmuş olan yarasının tekrardan deşilmesi mi?
Korkuyordu Rebekah, daha fazla sebep üretmekten korkuyordu... Gözlerinin dolması an meselesiydi ve Rebekah bunu istemiyordu, bu nedenle elindeki kitabı kapatıp komidine koyduktan sonra hızla yerinden kalkıp odasına çıkmak üzere kapıya doğru yol aldı.

BEYAZ KALIN BİLEKLER (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin