İyi okumalar...Yemek yapmayı çok seven biri değildim.Zor durumda kaldığımda atıştırabileceğim hafif şeyleri yapmayı bilirdim zaten.Ama Kumsal kesinlikle benim gibi değildi.Bunu anlamam için bu günün gelmesi yeterliydi sanırım.Masanın dört bir yanını enfes kokan yemeklerle doldurmuş,halen eksik olduğunu mırıldanıyordu kendince.
"Yekta kadar şanslı olsaydık yeterdi be."diye yakındı Kunter.Bir yandan da masada bulunan kızartmalardan atıştırıyordu.Elinde tabaklarla gelen Alina,gözlerini devirdi ve omzunu Kunter'e çarparak tabakları sıralamaya başladı.
"Bunun için ilk önce duygularını anlatman lazım kardeşim."dedi Yekta Kunter'in omzuna arkadaşça elini koyarak.İmalı sözü karşısında Alina gülümsedi ve onaylar vaziyette başını salladı.
"Yarı yolda bırakacaksan başlama daha iyi.Geride bıraktığın kişi uzun süre yola devam edemiyor yoksa."dedi Bora yanımda oturan Defne'ye göz ucuyla bakarak.İması her ne kadar hoşuma gitmese de belli ki acılarından ötürü kendini tutamamıştı.
"Hayat bazen seni bir şeylere mecbur bırakabiliyor."dedi Defne kısık fakat bir o kadar da herkesin duyabileceği bir tonda.Kucağımda oturan kediye indirdim gözlerimi.Yanıma almak ve ona ben bakmak istemiştim.Ellerim arasında iki büklüm olmuş,mayışmıştı.
"Bu bir bahane değil."dedi Bora.İkisi de bu konuda kendilerince haklılardı.Olan olmuştu ve bunun bir geri dönüşü yoktu.Üstelik Defne'nin Bora'yı hala unutamadığını herkes çok iyi biliyordu.
"Adı ne?"dedi Aras.Kafamı kaldırıp ona baktığımda kediyi kast ettiğini anladım.Açıkçası isim koymayı hiç düşünmemiştim.
"Bilmem."dedim omuz silkerek.Sıradan bir kedi değildi benim için.Hiçbir canlı sıradan değildi elbette fakat bu benim için nedense daha bir özeldi.Gördüğüm kabusta hayatımı kurtarmaya çalışan tek canlıydı.
"Bulmuşsun kendin gibi küçük bir şey."dedi bu sefer.Kafamı iki yana salladım ve bana küçük demekten vazgeçmeyeceğini kabullenmeye çalıştım.
"Uğraşmayın şu kızla."dedi Kumsal.Önemi yok der gibi bir bakış yolladığımda gerçekten de önemi yoktu.Beni rahatsız eden bir durum değildi.
Hep beraber sofraya oturduğumuzda sessizlik hakim oldu.Daha doğrusu çatal ve çay kaşığı sesleri kulak çınlattı.Yemekler gerçekten de lezzetliydi.
"Sen de bize yardım etsene Ellada."dedi Bora.Kafamı eğdiğim tabağımdan kaldırdım ve ona baktım.
"Ne konuda?"dedim anlamayarak.
"Sevgililer günü yaklaşıyor ve İzbe de kalabalık oluyor böyle günlerde."diye açıklama yaptı.Fena fikir değildi aslında.Evde oturmaktan başka bir işim yoktu zaten.
"Olur."dedim.Gülümsedi ve yemeğine kaldığı yerden devam etti.
"Seni öldürürüm Kunter."dedi Derin sinirle.Hepimizin bakışları Derin'e döndüğünde öfkeyle Kunter'e bakıyordu.
"Yine ne yaptım?"dedi Kunter yalandan isyan eder gibi.
"Ayağıma basma demiyor muyum ben sana."dedi.Karşılıklı oturdukları için sanırım ayağına basmıştı ve anlaşılan Derin bundan pek memnun değildi.
"Diyorsun fakat bu sefer basan ben değilim."dedi Kunter şaşkınlıkla.Derin sabır diler gibi kafasını eğdi ve ahenkle kaldırdığında gözleri beni bulmuştu.
"Tüy yumağına söyle bana bulaşmasın.Yoksa onun tüylerini kendi ellerimle yolarım."dedi tane tane.Anlaşılan Derin'in ayağına kedi oturmuştu.Eğildi ve kediyi hızlıca kenara itti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUMAN
Fiksi RemajaO,insanların hafızalarıyla oynayan tehlikeli adamdı.Bilinç altlarına ölümün sinsi düşüncesini fısıldar,karşılarında kanat çırpan melek gibi büyülerdi kurbanlarını.Katil kavramının dahi masum kaldığı bedeni,ölümün vücut bulmuş haliydi.Onun en kıymetl...