İyi okumalar...Hayat,bana zihnimde tutamayacağım kadar çok şey öğretmişti.Fakat iki gerçekliği unutmam mümkün değildi.İlki,belki de en önemlisi insanlara güvenmemekti.Güven,zayıflıktı ve karşındakine karşı güçsüz,savunmasız ve aciz olurdun.İnsanoğlu savurgan,bencil,vurdumduymazdı.İkinci olarak ise;kimseye boyun eğmeyecek,buyruğuna girmeyecek,kendini ona savunmasız bırakmayacaktın.İlke edindiğim gerçeklikler,iki maddeyle özetleniyordu.
Halen daha beni bir yere taşıyordu,bunu hissedebiliyordum.Bilincim uyumam gerektiğini ve kendimi ona teslim etmem için yalvarıyordu.Fakat ilkelerim,engel olan en büyük yardımcımdı.Kıpırdanarak gözlerimi araladığımda,şaşkınlıkla gözlerime bakıyordu.Bedenim adeta parçalara ayrılıyormuş hissi yaratsa da,hastalığa yenik düşerek katile kendimi teslim etmeyecektim.Yumuşak koltuğa sert sayılabilecek bir şekilde bıraktığında,odanın aydınlanmasını sağlamıştı.
"Hastasın."dedi karşımdaki koltuğa genişçe oturarak.Kollarını iki yanda koltuk başlığına atmış,tek dizini kırarak diğer bacağının üzerine atmıştı.Koltukta doğrulmaya çalıştım fakat gücüm yetmeyerek geri yığıldım.Bedenim üşüyor,sıcak evde inatla titriyordu.Büzüldüm ve bacaklarımı karnıma çektim.Cevap vermek yerine cebinden çıkararak uzattığı telefonumu zorlukla ondan aldım.Kimi arayacağımı bilmesem de gördüğüm isimle duraksadım.Rehberimde onun ismi nasıl bulunuyordu?Bunu sonra düşünmeye erteleyerek onu aradım.
"Ellada?"dedi kısa bir çalışın ardından.Koruyucu tavırlarını seviyordum ve bu şehir ile beni tanıştırmış olmasını kulak ardı ediyordum.
"Benim."dedim kısılmış bir sesle.Bu ses,hasta olduğumu telefonun diğer ucundaki Aras'a da hissettirmiş olmalıydı ki,bir kaç soru yöneltti.Çoğunu dinlemedim,çoğunda katilin üzerimdeki bakışları dolayısıyla cevaplamadım.
"Nerdesin?"dedi bir kez daha.Endişe duyması yüzümde oluşan tebessümün annesiydi.Yanında bulunan diğerlerine de benimle konuştuğuna,iyi olmadığıma dair şeyler söylüyordu.Derin'in havaya savurduğu küfürleri,Alina'nın sitemli sözlerini duyabiliyordum.
Katilin evinde olduğumu söyleyeceğim sırada hat kesildi.Telefonu kulağımdan hızla uzaklaştırarak bana çevirdiğimde kapanan ekranı görmemle gözlerimi öfkeyle kapamam bir olmuştu.Ne zamandır şarja takmıyordum ben bunu?
"İyi görünmüyorsun."dedi ağzında sigara olduğunu belli eden bir sesle.Gözlerimi açarak,tahminimde yanılmadığımı doğruladım.
"Şarj aletin var mı?"dedim telefonumu göstererek.Sigarasını kendine has koyverince elimdeki telefona bakarak olumsuzca kafasını salladı.
"Ona uygun yok."dedi.Öfkeyle koltuğa geri bıraktım işe yaramayan telefonu.Sigarasını söndürdüğünde ayaklanarak önümde dikildi.Bakışlarım yüzüne tırmanınca söze başladım.
"Beni götür."dedim.Kafasını sol omzuna yasladığında bu söylediğimin gerçekleşmeyeceğini anlamam için uzun süre baktı gözlerime.Gerçekten de iyi hissetmiyordum.
Kucağına alarak bedenimi havalandırdığında debelendim."Ne yapıyorsun?"dedim merdivenleri çıkmaya başladığı sırada.Zorlanmıyordu.Sanki kucağında hiçbir şey yokmuş gibi rahatlıkla çıkıyordu.
"Seni götürüyorum."dedi ve gözlerini benden çekerek karşıya odakladı.Yumruklarımı çıplak göğsüne güçsüzce vuruyordum.Aniden hapşırınca,merdivenleri çıkmayı bitirmiş,gözlerini bana çevirmişti.Çok yaşa,iyi yaşa,gibi sözler söylemesini beklemiyordum.Öncesinde de söylememişti fakat bu şekilde bakması ürkünçtü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUMAN
Teen FictionO,insanların hafızalarıyla oynayan tehlikeli adamdı.Bilinç altlarına ölümün sinsi düşüncesini fısıldar,karşılarında kanat çırpan melek gibi büyülerdi kurbanlarını.Katil kavramının dahi masum kaldığı bedeni,ölümün vücut bulmuş haliydi.Onun en kıymetl...