Keyifli okumalar...Hayat asla dediklerimizi yaptırmak için kurulu bir düzen gibiydi.Sanki belli başlı kuralları olan bu düzende,asla kelimesi yasakların başında geliyordu.Söylendiği an oyun aksıyor,düzen başa sararak o yasaklı kelimeyi yaptırmaya zorluyordu.
Buraya ilk geldiğim an demiştim ben de meşhur aslayı.Bir daha bu eve adımımı atmayacağımı söylemiş,belki de en kötü haberleri bu evde almıştım.Şimdi ise mahçup ve yaralı bir halde geliyordum.
Elinde sıkıca kavradığı kutuyu yanıma koydu,oturduğum koltuğun önündeki sehpaya kendisi oturdu.Karşımdaki yerini aldığı vakit usulca kutuyu açtı ve kahverengi sıvıyı pamuğa boca etti.Sıcak su ile kanlarını gideremediğim ellerimi tek eliyle avuçladı,elindeki pamuğu yavaşça yaralara bastırdı.Yüzümü istemsizce buruşturduğumda sanki bunu anlamış gibi hızla pamuğu çekti,eğdiği başını kaldırdı ve yanılmadığını anlar gözlerle baktı.
Beni çok iyi tanıyordu,benim onu tanımadığım kadar.
"Değdi mi?"dedi sinirle.Anlamaz gözlerle bakmayı sürdürdüğümde devam etti.
"Gözleri."dedi ve bekledi.Ardından ekledi.
"Sana."
Gözlerini hiç üzerimden çekmedi demek istesem de sustum ve daha mantıklı bir cevap aradım.Yalan söylesem anlayacak,doğruyu söylesem sinirlenecekti.Pamuğu bu kez umursamadan sertçe bastırdığında o cevabını almış,ben de acımla kalmıştım.Pamukla işi bittiğinde sargıyı sardı ve güzelce tutturdu.İki bileğim de beyaz sargıyla sarılı vaziyette ve acı doluydu.Kutuyu sertçe kapattı fakat ayaklanmadı.Gözleri üzerimdeydi,bunu hissedebiliyor Fakat gözlerimi ona çeviremiyordum.Etrafı incelemeye devam ettim.
"Ve sen buna sinirlenmedin."dedi dişleri arasından.Ne saçmalıyordu?Elbette ki sinirlenmiş bu yüzden bu acıları çekmeye göze almıştım.
"Sinirlenseydin onu kör edebilirdin."dedi.Bir kez birine bunu yapmıştım.Nasıl olduğu hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu.Öfkeyle gözlerimi onunla buluşturduğumda sert rüzgarları hisseder olmuştum.
"Sana da sinirliyim,görüyorum ki kör değilsin."dedim ben de aynı öfkeyle.Kaşları çatıldı,masada biraz daha eğilerek aramızdaki mesafeyi azalttı.
"Bana laf yetiştirme."dedi tehditkâr bir ifadeyle.Benimle kelime oyunları yapacak değildi.Ben de aynı şekilde kaşlarımı çattım ve onun hareketini uygulayarak koltukta öne kaydım,ona yaklaştım.
"Beni saçma bir konumda görme ."dedim ben de.Sanki o adamın bakışlarından hoşlanmışım gibi konuşamazdı.Beni çok iyi tanıyordu ki ben böyle bir insan değildim.Beni öldürecek dahi olsa samimiyet duyarak çıkar sağlamaya çalışmazdım.
"Görmediğimi biliyorsun."dedi ses tonu normal seviyeye inip biraz daha yaklaşarak.Gözlerini hiçbir zaman unutmayacaktım.Yıllar geçse,bu son gördüğüm an bile olsa bu Gözleri unutmam mümkün değildi.
"Neyi gördüğünü bilmiyorum."dedim ben de usulca.Yaklaşmamı bekledi fakat yaklaşmadım.Kutuya yaslı ellerini belime koydu ve beni kendisine yaklaştırdı.Dizlerim üzerinde olan ellerime usulca gözleri kaydı.
"Acıyı,"dedi sessizce ve bir elini belimden çekerek bandajlara getirdi.Kemikli parmakları önce beyaz sargıda turladı ardından soyulmuş tenimde.Parmaklarının değdiği her hücre sızlıyordu.Belki kanayan bileklerimde bile bu kadar sızı hissettiğimi sanmıyordum.
"Cesareti,"dedi ve belimde olan elini sıkılaştırdı,kendini biraz daha yaklaştırdı.Başım öne eğik,gözlerim ellerimin üzerinde turlayan elindeydi.Avuç içlerimde biraz oyalandı ve orada hareketini sonlandırdı.Ellerime kapanan elini çekmedi,saçlarımda hissettiğim nefesini usulca koyverdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUMAN
Teen FictionO,insanların hafızalarıyla oynayan tehlikeli adamdı.Bilinç altlarına ölümün sinsi düşüncesini fısıldar,karşılarında kanat çırpan melek gibi büyülerdi kurbanlarını.Katil kavramının dahi masum kaldığı bedeni,ölümün vücut bulmuş haliydi.Onun en kıymetl...