İyi okumalar...
Yanan şömineden gelen çıtırtı sesleri,vücudumu gevşeten sıcaklığı sağlıyordu şüphesiz.Turuncumsu renk,aydınlık odada her ne kadar belli olmasa da yüzümün sol kenarındaki sıcaklık,kendini belli eden türdendi.Başımı eğmiş,parmaklarımla oynarken aklımda yanan ateşten çok,bu şehirdeki insanlardı.Kimi bir köle gibi bağlı olduğu katile insan getirirken,kimisi de geleceği bilerek insanları seçiyordu.Bu şehir,ablamın uğruna kurban edildiği şehirdi.
"Filmi izlemeyi düşünüyor musun?"dedi sitem kokan ses.Bana söylenmiş olan bu sözü,başımı kaldırıp baktığımda emin olduğum soruydu.Kafamı olumsuzca iki yana sallayarak istemediğimi açıkça belli ettim.
"Neyin var?"dedi Kumsal endişeyle.Aklım bir yandan da yarın gitmek ve gitmemek arasındaydı.Beni kurallarına bir hiç uğruna uydurmamazlık yapmazdı fakat ne için çağırdığını merak ediyordum.
"Hiç."dedim omuz silkerek.İkna olmasa da önüne dönerek filmi izlemeye devam etti.Ay,gökte muazzam denebilecek güzellikte parlarken,tüm günü boş geçirip akşam ettiğimi fark ettim.Uykum hafiften gelmiş olsa da sesimi çıkarmadan oturmaya devam ettim.Şöminenin yanında,yerdeki minderlere oturmuştum ve Derin'de yanıma kurulmuştu.
"Her ne kadar insanların düşüncelerini okuyabiliyor olsak da seninkini anlayamıyorum."dedi bana bakmadan.Gözleri yanan ateşe odaklanmış ve bu da mavi gözlerinin daha da belirginleşmesine neden olmuştu.Benim düşüncelerimi mi okuyordu?Ben Aras'dan kurtuldum zannederken,şimdi de Derin mi başlamıştı?
"Buna hangi hakla cüret edersin?"dedim sessiz ama bir o kadar öfkeli bir tonla.Kaşlarımın çatılmış olması,görebileceği bir görüntü değildi.Bakmamaya devam ederken,omuz silkmekle yetindi.
"Okuyorum,ne düşündüğünü görüyorum ama anlamıyorum.Sanki,aynı dili konuşan fakat aksanlarından ötürü anlaşamayan biri var karşımda.Sen,görebileceğim en sürükleyici romanın yazarlığını yaparken ben,ağır dilini anlayamayacak kadar cahilim karşında."dedi sinirle söylenerek.Kaşları her kelimesinde biraz daha çatılıyor,sesi biraz daha sinirle çıkıyordu.
"Seni anlamak imkansız."dedi sonunda bir şeyi kabullenmiş edasıyla omuzlarını düşürerek.Kaşları havalanmış,gözleri bana dönmüştü.Ne diyeceğimi bilemezken,sadece bakmayı sürdürdüm.Aras düşüncelerimi okuyabiliyordu ve anlayarak bana cevap veriyordu.
"Aras hiçbir zaman senin düşüncelerini okumadı."dedi.Bunu derken düşüncelerimi mi okumuştu yoksa söz konusu mu açıyordu?İtiraz etmek üzere ağzımı açmıştım ki söze devam etti.
"O sadece tahmin yürütüyordu.Senin buradan kaçma planı yaptığını kim görse tahmin edebilirdi."dedi omuz silkerek.Mira'yı da bilmesi gayet normaldi çünkü zaten burada her şey bir düzen içerisinde işliyordu.Yutkundum ve bana neden yalan söylediğini veyahut neden kandırma gereği duyduğunu sorguladım.
"Peki ama neden benim düşüncelerimi okuyamıyorsunuz?Ya da bahsettiğiniz şu zehirli duman,neden beni zehirlemiyor?"dedim fısıltı şeklinde çıkan sesimle.Elbette ki aksinin olmasını istemezdim fakat neden böyle olduğunu merak ediyordum.Bu işte bir tuhaflık seziyordum.Belki de bu tamamen benim kuruntumdan ibaretti fakat içimde susmak bilmeyen bir taraf,öğrenmek için çırpınıyordu.
Etraf birden karanlığa bürünürken,tek aydınlığa dair iz yanı başımızdaki şöminenin ateşiydi.Tiz bir çığlık eşliğinde yüzümü buruştururken,Yekta olduğunu anladığım beden ayağa kalkarak pencereye ilerledi.Perdeyi aralayıp bir müddet gözlerini dışarıda dolaştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUMAN
Teen FictionO,insanların hafızalarıyla oynayan tehlikeli adamdı.Bilinç altlarına ölümün sinsi düşüncesini fısıldar,karşılarında kanat çırpan melek gibi büyülerdi kurbanlarını.Katil kavramının dahi masum kaldığı bedeni,ölümün vücut bulmuş haliydi.Onun en kıymetl...