33

907 59 13
                                    

İnsan nedir?
İnsan nankörlüğün, bencilliğin, kıskançlığın kıskacında boğuşan
Sevgi, umut, hoşgörü ve vicdanı bulmaya çalışan aciz bir yaratıktır.
Acizdir çünkü hiçbir şeyi kendi yapamaz ve her zaman birini kurban seçer.
Bundan dolayı tüm insanlar hep birinin kurbanıdır. Bundan dolayı insanlar hep acizdir.

Huzurlu bir uykudan sonra saçımın yüzüme düşmesiyle gözlerimi açtım. Aslında daha çok uyuyabilirdim ama eski yaşamıma geri dönmeye karar vermiştim. Yatağımdan tereddüt etmeden çıkarken bir yandan da çoraplarımı ayağıma geçiriyordum.

Banyodan çıkarken sadece taramakla yetindiğim saçlarıma kahverengi beremi taktım. Kalın bir kazağın altına pantolonumu da giydim. Montum, eldivenlerim ve resim çantamı da yanıma alıp evden çıktım.
Kendim için bir köşe bulmak istiyordum. Eskisi gibi çizim yapmak sonra onu uzun uzun incelemek istiyordum.

Burası zenginlerin muhiti olduğu için oldukça güzel yerler vardı ama ben bir türlü istediğim yeri seçemiyordum. Yeni bir sokağa girerken bir parkı fark ettim.
Park kış çiçekleriyle süslenmiş, çocukların oynamaları için gereken tüm oyuncaklar yerleştirilmişti. Ama şuanda ben ve kaydıraklardan birinin altında uyuyan bir köpekten başka hiç kimse yoktu .
Bankların hepsi ıslak olduğu için önce çantamdaki tüm peçeteleri kullanarak banklardan birini kuruttum.
Şimdi uzun zamandan beri görmediğim bir dostumla bir sohbete girmiş gibi huzurluydum. Çünkü kağıtlarım ve kalemlerimle yapayalnızdım.

Saniyeler yerini dakikalara bırakırken dakikalarda aynı yeri saatlere bırakmıştı.
Çizdikçe daha çok huzurlu oluyordum. Yanımda getirdiğim bütün kağıtlar dolmuş ben ise arkalarına çizmeye başlamıştım.
Telefonum çalınca tüm dikkatim dağıldı, sessize almadığım için pişman olmuştum ama cebimdeki telefonu çıkartıp bakmadan açtım.
" kızım nerdesin?" Diye feryat eden Damla'ya
" birazdan geleceğim. Bir şey mi oldu?" Diye karşılık verdim. Sesi biraz telaşlıydı.
" bizimkiler kavga etmiş. Araf çok sinirli eve gelsen iyi olur." Dediğinde oturduğum banktan hızla kalktım. Çizdiğim birkaç resim çamura bulanmıştı.
Ama umrumda değildi
" iyi mi Peki?" Diye sorduğumda sesimin korkudan incelmesin garipsedim.
" o çok iyi ama karşı taraf için durum öyle değil." Cevabını duyunca birazda olsa rahatladım. Bir şey söylemeden telefonu kapattım. Tüm eşyalarımı ve kağıtlarımı çantama koyarak yere dökülen kağıt parçalarını da çöpe attım. Yere dökülen kağıtlar yüzünden  her yerim çamur içinde kalmıştı ama hızımdan bir şey kaybetmemiştim.

************************************
Kapının önüne geldiğimde nefes alışverişlerimi düzenlemek için bir iki dakika bekledim ve zile bastım. Damla kapının önünde beni bekliyormuş gibi hemen kapıyı açtı.
" Nerdesin sen? " Diye sessiz bir çığlık attığında
"Hey sakin ol. Geldim işte, çok mu sinirli?" Diyerek çamurlu botlarımı dışarıda bıraktım.
Durum gerçekten kötüydü. Normalde her şeye bir çözümü olan Damla bile böyle düşünüyorsa ben ne yapacaktım.

" kendisi mutfakta. Gidip bak istersen, bizzat tecrübe edersin." Gürkan patlak kaşıyla oldukça rahat konuşuyordu.

" belli oluyor zaten." Dediğimde eliyle kaşını kapattı.
" hadi git ve onu sakinleştir. " Diyerek Damla beni mutfağa itince
" neden ben, hep birlikte gitmeliyiz." Deyip elinden kurtulmaya çalıştım ama bunun imkanı yoktu.
" onunla hayatını sen geçireceksin. Biz sadece arada uğrayan arkadaşlarız. Bu kutsal görev sana ait. Bu arada iyice sakinleştir akşam Balyoz'un Doğum günü partisi var. Gelmesi için ikna et."

Damla benden çok şey bekliyordu. Araf'ı sakinleştirmek, partiye gitmeye ikna etmek. Aslında söyleyince basit gelen bu eylemler atom parçalamaktan daha zordu.
" hadi matmazel. Bunu sadece sen başarırsın." Diyerek Gürkan'da Damla'ya yardım etmek için kolumdan tutarak beni mutfağa itti. Hiçbir şey söylememe izin vermemişlerdi.

SUSKUN 2 ( Sessizliğin çığlığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin