Hayat yaşanmaya değer mi gerçekten? Hani yaşamak şu ciğerlerimize sonsuz oksijen çekmek çok mu önemli?
Peki hayat sadece bu oksijenden mi ibaret?Soluduğumuz nefret, acı, aşk , umut, mutluluk bunlar da hayatı hayat yapmaz mı?
Yaşamayı asıl yaşamak yapan bunlar değil mi?Balyoza uygun hediye bakmak yaklaşık olarak üç buçuk saatimizi almışken Gürkan hala ne kadar eğleneceğimizden bahsediyordu.
Aldıkları hediye çok pahalı ve eski bir şaraptı ve bu benim hayatımda gördüğüm en saçma hediyeydi. Bu bir sürü pantolonu olan birine yeni bir pantolon almakla aynı şeydi. Oturduğumuz kafede ben hala alınan hediyeye bakıyordum, biran Araf" senlik bir hediye değil. Ama o beğenecek." Dediğinde
" niye bunu alacak parası mı yok?" Diye karşılık verdim. Damla önündeki pastadan bir dilim alırken
" uzun zamandır bunu arıyordu, biz onun yerine bulmuş olduk." Diyerek konuşmaya katıldı. Gürkan çoktan önündeki pastayla bütünleşmişti." hediye anlayışımız çok farklı." Araf söylediğimi merak etmiş olacak ki
" senin ki nasılmış?" Diye sordu.
Olduğum yerden geriye yaslanarak
" yani bunun oradakilerden tek farkı adı ve belki şekildir ama işlevi hepsiyle aynı; seni kendinden geçirmek. Oysa hediye dediğimiz şey sürekli karşındakine seni hatırlatabilecek en ufak şeydir." Dedim. Araf, Damla ve pastayı tamamen bırakan Gürkan tüm dikkatlerini bana vermişti.
" yanlış anlamayın ama eminim bunu ona alacak en az beş kişi olacak. Üstelik bu bir sürü bilyesi olan birine bir bilye daha vermekle aynı." Diyerek cümlemi bitirdiğimde Gürkan önündeki pastayı ortaya doğru itti ve
" matmazel şiir gibi konuşuyorsun." Diyerek bana hayran hayran bakmaya başladı.
" peki, ne almalıyız?" Araf konuşmaya devam etmem için yeni bir soru sorunca yaralı olan elini tuttum, peçeteyi masada duran suya batırarak yarayı temizlemeye başladım. Elini geri çekmiyordu.
" onu sizler tanıyorsunuz, ben değil." Derken aynı zamanda da dikkatlice yarayı temizlemeye devam ettim." bizim ne kadar tanıdığımızı gördün. Herhangi bir fikrin bundan iyi olacaktır." Damla eskisi gibi değildi. Söylediğim her şeyi yanlış anlayan o kız yerine sürekli uzlaşmacı birine dönüşmüştü.
" onun kadın olduğunu bile geçenlerde öğrendim. Hakikaten ona neden balyoz diyorsunuz?"
Diye sorunca Damla
" bilmiyorum, onu tanıdığımdan beri ona böyle derler." Dedi. Araf'ın yarasını tamamen temizledikten sonra
" sen de mi bilmiyorsun?"diye fısıldadım. Yanağıma düşen saçımı işaret parmağıyla geriye atarken
" benim bilmediğim bir şey olabilir mi sence?" Dedi.
Bu cevap çok netti. Sebebini biliyordu ama bana anlatmayacaktı." hadi söyle ne alalım?" Damla ısrarla bir şey söylememi istiyordu.
" peki, hadi gidip bakalım." Diyerek ayağı kalktığımda Araf garsona eliyle gel işareti yaptı.
Garson hesabın yazdığı kutuyu masaya bıraktığında Araf
" bana patronu çağır." Dedi. Garson Araf'ı tanıyor olacak ki ısrar etmeden patronunu çağırmak için içeri geçti. Hepimiz Araf'ın ne yapacağını merak ediyorduk. Gürkan ise hala pastayı bitirmeye çalışıyordu.
Biraz sonra içeriden tıknaz, bıyıklı ve sıradan siyah takım elbisesiyle bir adam geldi.
" buyurun Araf bey, bir sorun mu oldu? Eğer beğenmediğiniz bir şey varsa hemen.... " Araf'ta adamın susmayacağını anlamış olacak ki
" hiçbir sorun yok. " Deyip adamın sözünü kesti.
" biz bugün ödemeyi parayla değil bununla yapmak istiyoruz" Diyerek köşede duran bilmem kaç bin liralık şarabı adama uzatınca başta tıknaz patron olmak üzere hepimiz şaşkınlıkla Araf'a baktık.
" ama bu çok pahalı yani şey" patron o kadar çok şaşırmıştı ki lafı ağzında geveliyordu. Araf elimi yeniden tutup
" Güleryüzünüzde öyle." Dedi çıkışa doğru yürüdü. Elimi tuttuğu için bende onunla beraber yürüyordum. Damla ve Gürkan'da bize yetişince Gürkan dayanamayarak
" evde içerdik. Parasından değil ama zor bulunan cinstendi." Dedi. Araf beni işaret ederek
" onu matmazeline söyleyeceksin. Kendisi sayesinde uzun zamandır içki içemiyorum." Dediğinde gülerek Gürkan'a
" sana da tavsiye ederim."Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUSKUN 2 ( Sessizliğin çığlığı
Teen FictionYeni bir hayat mı gerçekten? Daha mutlu bir hayat, daha sakin, daha umut dolu, daha huzurlu bir hayat.... peki geriye kalan dahalar nerde? Daha korkunç, daha acımasız, daha berbat. Kimdi onun için savaştığım? Kimdi bana su, hava, nefes ve yaşam olan...