(BU KADAR GEÇ OLDUĞU İÇİN HEPİNİZDEN ÖZÜR DİLERİM.)
Gitmesi gerektiğinde gitmeli insan, bırakması gerektiğinde ise tutmaktan vazgeçmeli. Gerektiğinde gitmeyen aslında hiçbir zaman kalmış olmayacak ya da bırakmadığında elinde yine de bir şey kalmayacak.
Gitmek ve bırakmak gerçekte kaybetmek olmaz. Gitmek en iyi şekilde bırakmaktır. En güzel ve temiz şekilde bırakmaktır.Odanın kapısını bir türlü açamıyordum. Sıla beni neden görmek istiyordu. Üzerime düştüğü o anı anımsıyor kapıya giden elimi hemen geri çekiyordum. Sevgili kuzenim, can yoldaşım, küçük yaramaz kız kardeşim içeride beni bekliyordu. Ben ise isteyeceklerinin yükünden korkuyordum. Beni boşuna çağırmıyordu, zaten bu aralar yaşadığım hiçbir şey boşuna değildi. Hiçbir şey gereksiz ya da öylesine değildi. Derin bir nefes alıp kendime daha fazla düşünme fırsatı vermeden içeri daldım. Teyzem, annem ve Zeliş odanın cam kenarındaki koltuklarda oturmuş bir şeyler konuşuyordu. Benim geldiğimi ilk fark eden Sıla olmuştu.
" geldin demek." Diyerek doğrulmaya çalıştığında annemlerde beni fark etti. Ama kimse yerinden kalkmadı. Annem şefkatli gözleri ile bana hoşgeldin demeye çalışıyordu. Bende başımla onayladım. Zeliş ve teyzem yüzüme bakmamayı tercih ediyordu.
" beni görmek istemişsin." Konuşurken zorda olsa Sıla'nın ayak uçlarına gelebilmiştim.
" evet, seni görmek istedim. Bak iyim. Bir delilik yaptım ama her şey iyi olacak. İyileşeceğim." Dediğinde benden isteyeceği şeyi bilmeden ağırlığı ile daha da çok güçsüzleşiyordum.
" sen yeter ki iyi olmak iste. Tabi ki olacaksın." Yaşanan hiçbir şey boşuna değildi ama şu an ben öylesine ve boşuna konuşuyordum.
" ama senden bir şey isteyeceğim." İşte istemediğim o karanlığa doğru gidiyorduk.
" nedir?" Diyerek isteyeceği şey yüzünden mi yoksa dün gece pek uyumadığım için mi bilmiyorum ama ayaklarım beni taşımıyordu, yavaşça ayak ucundaki boş kısıma oturdum." görüyorsun ben o olmadan yaşamayı bile beceremiyorum." Ne söylemeye çalıştığını bir türlü anlayamıyordum. Aslında o da söyleyeceği her neyse biraz daha zaman kazanmaya çalışıyordu.
" Melek onu bana sadece sen getirebilirsin. Sadece sen." Dediğinde şaşkınlığımı saklamayadan anneme baktım. Hiçbir şey söylemiyor hatta yüzüme bile bakmıyordu.
" ben ne yapabilirim?" Diye gerçek bir soru sorduğumda yatağında iyice doğruldu.
" onunla konuşursan kesinlikle seni dinler." Söylediği şeyi nasıl yapabilirdim? Annem ayağı kalktığında teyzemde onu taklit eder gibi ayağı kalktı.
" zaten tüm hazırlıklar yapılmıştı kızım. Bu işi ancak böyle çözebiliriz." Annem her zamanki gibi bir şeyleri çözeceğini zannederek işleri daha da çözülmez hallere getiriyordu. Tabi teyzem de onun yolunda ilerliyordu.
" kızım ben seni çok kırdım, özür dilerim ama bak biz tanıdıklarımıza da rezil olduk. Eğer sen böyle bir şey yaparsan ömür boyu sana minnettar kalırım." Teyzemin benden öylesine bir özür dilediği gözlerinden akıyordu.Bunu sadece tanıdıklarına rezil olduğunu söyleyebilmek için bir köprü haline getirmişti.
" o olmazsa ben öleceğim anlıyor musun? Ben her seferinde ölmeyi seçeceğim." Sıla cümlelerine gözyaşını da eklemeyi unutmamıştı.
" ama o seni sevmiyor." Diye kekelediğimde sinirle yüzüme baktı. Teyzem ve annemde bakışlarındaki öfkeyi görmüş olacaklar ki hemen yanına gittiler.
" biliyorum seni seviyor ama bana geelllmelliii." Diyerek tüm gücüyle bağırmaya başladığında ondan uzaklaşmaya başladım annem ve teyzemde onu tutmuştu. Hiçbir şey söyleyemiyordum.
" öleceğim anlamıyor musun? Her gün yeniden." Diyerek arkamdan bağırdığında hiçbir şey söylemeden odadan çıktım.
Ne yapmam gerektiğini hiç bilmiyordum? Mete ile konuşmak onu öldürmek, onu yok etmekti. Mete ile konuşmak ailemle aramı tamamen düzeltmek, Araf'la verdiğimiz mutluluk sözünü tutmak demekti. Ama sadece biz mutlu olacaktık. Mete ezilip yok olurken bir tek biz hatta onlar mutlu olacaktı. Onlar demeliydim çünkü Mete'ye bunu yaptıktan sonra mutlu olmam mümkün değildi. Ama ailem ile aramda düzelmiş olacak artık onların yanında fazlalık olarak kalmayacaktım. Telefonum çaldığında daldığım düşüncelerimi bir kenara bıraktım. Arayan Araf'tı. Telefonu açtığımda direkt olarak
" nerdesin?" Diye sorunca
" hala hastanedeyim. Şimdi eve geçerim." Dedim. Birçok şey söylemek, ona ne yapacağımı danışmak isterdim ama içimde bana engel olan bir taraf vardı. Neden sormadığımı hiç bilmeden sormuyordum.
"'Tamam bende teyzemi eve getirdim. Bu gece onunla kalmalıyım." Karşılığını aldığımda aslında biraz şaşırmıştım. Bu şaşkınlığın iki sebebi vardı. Birincisi Araf Sıla ile ne konuştuğumu sormamıştı. İkincisi ama en önemlisi de bana resmen rapor veriyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUSKUN 2 ( Sessizliğin çığlığı
Fiksi RemajaYeni bir hayat mı gerçekten? Daha mutlu bir hayat, daha sakin, daha umut dolu, daha huzurlu bir hayat.... peki geriye kalan dahalar nerde? Daha korkunç, daha acımasız, daha berbat. Kimdi onun için savaştığım? Kimdi bana su, hava, nefes ve yaşam olan...