19

1.1K 50 0
                                    

FOTOĞRAFTAKİ ELBİSE ARAFIN MELEĞE ALDIĞI ELBİSEDİR...
Bu bölümü bu kadar geciktirdiğim için üzgünüm. Ama bu elbiseyi bulmak ve olayları düzene sokmak çok zamanımı aldı. Çok özür dilerim.
###########################

Hiç kimse elindeki bir şeyi başkasına zorla vermez. Ne şantaj ne caydırma bir insanı istemediği bir şeye mahkum etmez.
Bir filmde buna benzer bir cümle duymuştum. Aslında mantıklı görünen  bu cümle de kocaman bir boşluk vardı. Bu sözü her kim söylüyorsa aşkı hiç tatmamıştı.
Aşk kendinden geçmek, başka biriyle bir bütün olmak ve esir olmaksa insan nasıl istemediği şeyleri yapmaz ki...

Aşk insanın kendini baş köşeden alması ve oraya belki de hiç hak etmeyen birini oturtmasıysa insan nasıl kendi isteklerine odaklanabilir ki. Aşk kaçtıklarımızı mecburiyete, isteklerimizi ise korkulara çeviren bir duygudur.

Gözlerim iyice kapanırken başımın altındaki yastığı düzeltip kendimi bilinçaltımın hükmettiği rüyalar alemine bıraktım.

Deniz o kadar sakindi ki bu sakinlik bana dolu dolu huzuru veriyordu. Kumsalda beyaz tüllerle süslenmiş bir çardaktaki yatağa uzanarak sadece denize odaklandım. Karşıdan elinde bütün meyve çeşitlerinin olduğu sepetlerle birkaç garson gelince yatağımda doğruldum....

" eveeeet, uyku vaktimiz burada bitti." Bu cümle meyvelerle arama girdiğinde yüzüme dökülen buz gibi suyla yataktan hızla kalktım.
" ne oluyor?" Diyerek saçlarımı geriye atarken Araf odadaki tek koltuğa oturarak kolundaki saati işaret etti.

" saat onikiyi bir geçiyor. Buda demek oluyor ki işe bir dakika geciktin." Dediğinde
" ne " diye her zaman ki gibi istemsiz bir tepki verdim.
" hadi kalk bakalım. Bu gece birlikte uyuyacağız." Ayağı kalktığında bende yataktan çıkarak
" delirdin mi sen? Hizmetçin olacaktım. Kimse hizmetçisiyle uyumaz." Dedim. Kapıyı açarken
" emekçilere laf yok. Sizler başımızın tacı ve yanımdaki yastığın sahibisiniz." Dedi.
Hızlı adımlarla odasına giderken bende arkasından koşarak
" asla seninle uyumam." Diye bağırdım. Söylediğim cümlenin onun üzerinde bir etkisi yoktu. Odasına girip benimde girebilmem için kapıyı açık bıraktığında bende içeri girdim.

" size söylüyorum bay mükemmel." Yeniden bağırdığımda işaret parmağını dudağına yaklaştırıp
" hiişş." Gibi bir ses çıkarttı. yatağa uzandığında bende başucunda konuşmasını bekledim.
" birincisi şuan benimle uyumak için kendinden vazgeçecek milyonlarca kız var. Yani benimle uyumanı istemiyorum. İkincisi ben uyurken sıcak olmaması için yelpazeyi kullan."diyerek koltukta duran kocaman yelpazeyi işaret edince

" pardon, karşında hizmetçin yok." Dedim.  Bir kahkaha attı ve
" aslında tam olarak öylesin." Dedi. Bu cümlesi beni sinirlendirebilirdi ama şuan sadece Araf'tan nefret ediyordum.
Belki de onu bırakıp gitmeliydim ama işte adına aşk dedikleri işkence şuanı güzelleştiriyordu.
" neden sürekli benimle uğraşıyorsun?" Soruyu sorarken bir yandan da yelpazeyi koltuğun üzerinden alıp salladım. İyice yatağa yayılarak
" Aslında seninle uğraşmadığım zamanlar sanki bir işimi yapmamış gibi oluyor." Dediğinde istemsizce tebessüm ederek yelpazeyi daha hızlı salladım.

***********************************
Saat ikiye gelirken gözlerimle her zaman kaybettiğim savaşa girmiştim. Elimdeki yelpazeyi isteğim dışında salladığım dengesizce sağa sola gitmesinden belli oluyordu.
Başım birden önüme düşünce hızla kendime gelip yere düşmekten son anda kurtuldum. Dışarısı hala karanlıkken Araf'ın siyahlara bulanmış odası daha da karanlıktı. Ay ışığı kocaman odada sadece Araf'ın yastığından yana kaymış kafasını aydınlatıyordu.
O kadar güzel bir tablo karşımdaydı ki bu hali ona olan tüm öfkemi her zamanki gibi bir böcek gibi eziyordu. Ama yine de yanına gidip saçlarını ellerimin arasına almayı ya da onu doyasıya öpmeyi arzulamıyordum. Çünkü ondan uzak durmamın sebebi öfkem değil kesinlikle kırgınlıklarımdı. Beni düşürdüğü konumun üzerimdeki baskısı ve onun gözündeki değersizliğim ona olan sevgimin önüne barikat kurmuş, bu enkazdan çıkmama izin vermiyordu.
Araf'a son kez baktıktan sonra sessizce karanlığın hükmettiği ve ay ışığının karanlığa meydan okuduğu odadan çıkıp sıradanlığın boğduğu odama giderek uykuma beyaz bayrak salladım.

SUSKUN 2 ( Sessizliğin çığlığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin