21

958 53 5
                                    

Bir adam bir kadına ne verebilirdi? Aşk, ihtiras ya da tutku. Acı, öfke ya da hüzün. Bir adam bir kadına bunların hangisini verebilirdi?
Asıl mesele vermek değildi aslında, asıl mesele ne alabildiğindir. Bir adamın size ne verdiğini beklemek sadece kırıntıları kabullenmektir. Çünkü insanlar verirlerken cimridir. Oysa almak tamamını göğüslemektir. Çünkü insanlar alırken her zaman çok cömerttir.
Oysa ben Araf'tan hiçbir zaman bir şey almaya çalışmamıştım, Araf'ın kırıntılarına boyun eğmiştim. Zaten Araf'ın bana verdikleri o kadar fazlaydı ki ondan bir şeyler almama da gerek kalmıyordu. Verdiklerinin fazlalığından şimdi ondan deli gibi kaçıyordum. Araf'la aşkın en koyu tonunu yaşarken dibine kadar da acıya batıyordun.
Çoğu kez ona deli gibi öfkelenirken ardından mutlaka gözyaşı dökmeliydim.

" hayat çok aptalca bence. İki insanın hazları yüzünden dünyaya gelmiş başka insanlar. İnsanın mayasında şehvet ve delicesine haz varken onun kötülüklerden uzak olmasını beklemek saçmalık olur değil mi?" Gözlerimin içine bakıyordu. Biz kendimizi dansa kaptırmışken ben onun gözlerinde boğuluyordum.
Ben gözlerimi onun gözlerinden katiyen çekemiyordum. O ise basit bir şekilde gözlerime bakmayı kesti. Vücudum onu ilk gördüğüm zamandan beri her zaman titrediği gibi yine titriyordu. Yine bana yaklaşıyordu, yine tüm iradem benden uzaklaşıyordu, dudaklarını boynumda dolaştırdı ve fısıldadı.
" oysa bunca aptallığın ve kötülüğün içindeki tek iyi şey senken seni üzmek daha büyük bir aptallık."
Yeniden gözlerime baktığında içimde asla gitmeyeceğine söz verdiğim öfkemin akıp gittiğini, parça parça koptuğunu hissediyordum.
Biz kendimizi öylece dansa esir etmişken etraftaki tüm gözlerde bize dönmüştü. Aslı'nın öfke ve hayal kırıklıklarıyla dolu bakışları, Damla'nın kırgın ama mutlu bakışları, İpek teyzenin huzurlu bakışları ve diğerleri hepsi bizim üzerimizdeydi. Oysa bunlar Araf'ın umrunda bile değildi, o her zamanki gibi şovunu yapıyordu.

"Ne yapmaya çalı..." sözümü yarıda keserek beni öne doğru eğdi ve yeniden kendine çekti.
" sana oynadığım o aptalca oyun için, seni değersizleştirdiğim için, seni aldattığım için yani kısacası yaptığım her şey için güzel bayan, bunların hepsi için çok üzgünüm." Diyerek daha hızlı dans etmeye başladı. Etrafımızda dans eden herkes danslarını bırakıp kenara çekilmişlerdi. Araf yeni bir adım atarak bana doğru geldiğinde müzik de bitmek üzereydi. Son kez etrafımızda döndüğümüzde
" yaptığım tüm hatalar, tüm yanlışlar ve ihanetler için özür dilerim." Dedi.
O an müzik bitti ve Araf önümde eğilerek bana selam verdi. Aynı anda bahçede bizi izleyen herkesin alkış sesi kulaklarımı doldurdu. Şaşkınlıkla önce Araf'a sonra davetlilere baktım.
İnsanların bizi neden alkışladıklarını anlamaya çalışmak yerine sadece Araf'ı seyrediyordum. Yakasına yapıştırdığı küçük siyah bir aleti yanımıza gelen görevliye verdiğinde
" ne oldu böyle?" Diye sordum.
Gülerek elimi tuttuğunda hala şaşkınlıkla etrafı seyrediyordum.
" mikrofon." Dediğinde şaşkınlıkla yeniden insanlara bakıp hemen başımı önüme eğdim.
"ilham perisi beni affettin mi? Yaptığım her şeyi unutabilecek misin?" Bu soruyu duyduğumda çimlere bakmaktan vazgeçtim. Karşımda duran adamın yüzümdeki pişmanlığı seyrettim.
Affetmek, sanki yıkıntıları kullanarak yeni bir ev, yeni bir hayat inşa etmekti. Araf için bunu yapabilir miydim? Beni gözyaşları ile arkadaş yapan bu adam için, sürekli öfkesinin kurbanı olduğum bu adama yeni bir hayat inşa edebilir miydim?

" neden her şeyi bir şova dönüştürüyorsun? Benden yalnızken ve mikrofonsuz da özür dileyebilirdin?" Gülümsüyordu. Şu insanların genelde mutlu olduğunda, bazen ise sinir olduğunda yaptığı eylemi Araf yüceltiyordu.
Aslında o basit her şeyin mükemmelleştiricisiydi. O bir sanatçı gibi her şeyi güzelleştiriyordu. Bana göre küçük bir merhaba onun dudaklarından döküldüğünde artık küçük bir merhaba olmuyordu. İşte beni en çok korkutan ona olan bu sonsuz sevgi ve hayranlığımdı. İçimdeki bu sevgi oldukça onu her zaman affedeceğimi de, değersizleşeceğimi de biliyordum.

SUSKUN 2 ( Sessizliğin çığlığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin