( ARKADAŞLAR BEN SİZDEN YORUM İSTEMEDEN HİÇBİRİNİZ YORUM YAPMIYORSUNUZ. BUDA BENİ GERÇEKTEN ÇOK ÜZÜYOR. LÜTFEN KONU NE OLURSA OLSUN BANA DÜŞÜNCELERİNİZİ BİLDİRİN.)
————————————————————
" sadece olanlar hakkında konuştuk." Dediğimde yüzüme uzun uzun baktı. Yüzümde tek bir yalan belirtisi arıyordu ama bulamıyordu. Bulamayacaktı da çünkü kabaca da olsa doğruyu söylüyordum.
" bunu daha sonra uzun uzun konuşacağız." Diyerek hastaneye doğru yürüyünce
" yine şenlik var galiba." Karşılığını verdim. Yeniden durduğunda bende ona doğru yürüdüm.
" hem de ne şenlik." Dediğinde yanına gelmiştim. Şenlik dediğimiz şey kesinlikle büyük bir kavgaydı.
" sen burda olduğumu nasıl öğrendin?" Diye sorduğumda yüzünde acı bir gülümseme oluştu ama onu yüzünde fazla tutmadı ve hemen sert tavrını yüzüne yerleştirdi. Çünkü o gülümseme onun için zayıflık göstergesiydi ve buda onun en son isteyeceği şeydi.
" teyzem burda, yolda rahatsızlandı." Diyerek tekrar yürümeye başladığında tüm düşüncelerimden uzaklaştım. Yüklerim kalbime az geliyormuş gibi yeni bir yükle birden ayaklarımın tutmadığını hissettim.
"Araf." Diye fısıldadığımda Araf hemen bana baktı. Düşeceğimi anlamış olacak ki bana doğru koştuğunu gördüm. Zaten gördüğüm son şey onun kollarında olduğumdu.Bir insan ne kadar yük taşıyabilirdi. Elin avucuna sığabilecek küçüklükteki bir organ, kalp ne kadar yük taşıyabilir. Ne kadar vicdan azabı, ne kadar acı.
Gözlerim karanlığın esaretinden kurtulurken aydınlık hafif araladığım gözlerime hunharca doluyordu. Bir hastane odasındaydım, kolumda bitmek üzere olan bir serum karşımda daha uyandığımı fark etmeyen annem, Halil abi ve Araf vardı. Bir şeyler konuştuklarını anlayabildiğim an gözlerimi yeniden yumdum. Çünkü uyandığımda olmayacağı kesin olan bir konuşmaydı. Bunu ise annemin
" bak oğlum belki de birbirimizi anlamak için hiçbir şey yapmadığımız için bu haldeyiz. Ben kızımı sevdiğini anlayamadım sen ise anne olduğumu anlayamadın." Demesinden rahatlıkla anlamıştım. Halil abi yine tüm sakinliği ve mantıklılığıyla" kesinlikle öyle. Belki birbirinizi hiç sevmiyorsunuz ama.." diyecekken Araf araya girerek
" bunu Melek için yapmalıyız. O bizim için bu kadar şey yaparken bizde bir şeyler yapabiliriz. " cümleyi Halil abininde söyleyeceği şekilde tamamladı.
Gerçekten de birbirlerini anlamaya ve birbirleriyle empati kurmaya çalışıyorlardı. Yeniden yumduğum gözlerimi açtığımda günün daha önemli konularını hatırladım.
" Sıla, İpek teyze." Diye kekelediğimde Araf', annem ve Halil abi hemen baş ucuma geldi.
" senden başka herkes iyi." Araf bu sefer gerçekten de sinirlenmişti. Onun sinirini farketmemiş gibi yaparak
" bana ne oldu?" Diye sorduğumda sinirle
" hamileymişsin." Dediğinde annem ve ben birbirimize dehşetle bakarak
" ne" diye bağırdık. - demek ki bu istemsiz tepkimin sebebi annemden aldığım bir genetikti.- Araf büyük ihtimalle annemin tepkisini çekmemek için
" diyorum ki en son ne zaman yemek yedin." Dedi ve beni iğnelemeyi bıraktı. Bende hemen derin bir nefes alarak anneme özgüvenle baktım. Annemde oldukça rahatlamıştı. Bunu dudaklarından dökülen
" şükürler olsun." Deyişinden anlamak mümkündü.
O sırada gülerek bizi izleyen Halil abi" kızım Sıla'nın midesini temizlediler bu gece yoğun bakımda kalacak. İpek hanımda gayet iyi." Dedi. İşte gerçek ve normal bir açıklama gelmişti. Aslında Araf kızmakta oldukça haklıydı. Sürekli bir şeylerle uğraşmaktan kendime bakmayı ihmal ediyordum.
" şimdi söyle bakalım neden kendine bakmıyorsun?" İşte sakin ama oldukça sert bir şekilde annem devreye girmişti." ben aslında kendime bakıyorum. Neden böyle oldu anlamadım." oldukça saçma bir cümle kurduğumda kendime hayret ettim oysaki her zaman mantıklı bir açıklama bulan ben şuan saçmalıyordum. Araf da bana hayret etmiş olacak ki bir kahkaha attı. Aslında bu beni zor duruma sokmak için yapılmış bir hareketti. Hiçbir şey söylemeden başımı önüme eğdiğimde annem
" eve dönmeni istiyorum kızım." Dedi. Garip bir şekilde biraz önce Araf'ın yaptığı gibi gülmeye başladım. Üçü de bana anlamaya çalışırcasına bakıyordu.
" ben evcil bir hayvan değilim istediğinde gelip gidemem maalesef" derken bir an bile tereddüt etmedim. Nasıl edebilirdim ki karşımda benim için endişelen annem vardı ama aynı annem beni ahlaksızlıkla suçlamıştı.
Annemin gözlerinde pişmanlık ve acının en keskin halini görüyordum.
"ben Sıla'ya baksam iyi olacak." Dediğinde asıl amacının Sıla'ya bakmak değil buradan yani vicdanından kaçmak olduğunu anladığımda itiraz bile etmeden onun ve Halil abinin gidişini seyrettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUSKUN 2 ( Sessizliğin çığlığı
Teen FictionYeni bir hayat mı gerçekten? Daha mutlu bir hayat, daha sakin, daha umut dolu, daha huzurlu bir hayat.... peki geriye kalan dahalar nerde? Daha korkunç, daha acımasız, daha berbat. Kimdi onun için savaştığım? Kimdi bana su, hava, nefes ve yaşam olan...