Merhaba arkadaşlar.Bu bölümüde her zamanki gibi gülümseyerek,sabırsızlıkla yazmamış olsamda beğenmeniz dileğiyle.
Somada yaşanan acılı facia da bir avuç kömür için ömürlerini veren,ekmek parası için kefene sarılan o yüreği tertemiz,onurlu insanlara Allahtan rahmet diliyorum.
Onların ekmek parası için dünyadan göçüp gitmiş olduklarını anımsadıkça yediğim her bir lokmadan utanıyorum.Keşke elimizden bir şey gelse.Zamanı geri alabilsek.Onları tekrar hayata döndürebilsek.Ailelerine kavuşturabilsek.Ama yapamıyoruz.Yapabileceğimiz,elimizden gelen tek şey dua etmek.
Bol bol dua etmek.Yüreğimizi yakan,bu acıyı ancak bu şekilde hafifletebiliriz.
Mekanınız cennet olsun inşallah..
Hepimizin başı sağolsun.
AZRA DOĞAN
Kulaklarıma dolan alarmın sesiyle gözlerimi araladım.Aslında şu an ölmüş olmayı diliyordum.Bugünü yaşamak istemiyordum.Çünkü yaşayacağım en kötü gün olacağını biliyordum.Bugün benim şerefimi,onurumu,gururumu,geleceğimi kaybedeceğim gündü.Bugün benim yok oluşumdu.
Bunun bilinciyle gözlerimi aralamıştım.Başımda felaket bir ağrı vardı.Yatakta oturur pozisyona gelip sırtımı yatağın başlığına dayadım.Dün akşam yaşananları hatırlamak istemiyordum.Anımsadığımda kendimi tutamayıp ağlamaya başlayacağımı biliyordum çünkü.
Alarmın ikinci kez çalışıyla kaskatı vücudumu yataktan çıkartmanın zamanı geldiğini anladım.Hemen yataktan kalkıp banyoya doğru yöneldim.
Dün akşamdan kalma kot pantolonumu üzerimden sıyırıp attım.Üzerimdeki yünlü kazağı da çıkarttım.İç çamaşırlarımı da çıkartıp saçlarımdaki lastik tokayı kopararak yere fırlattım.
Sıcak suyu açıp altına girdim.Beş dakika içerisinde banyonun buharla kaplanması suyun sıcaklık derecesini az çok belli ediyordu.Ama vücudumdaki tek bir hücrem dahi bu sıcaklığı algılayamıyordu.
Bunu görünce sıcak suyu kapatıp soğuk suyu sonuna kadar açtım.Vücuduma yayılan anlık şok dalgasıyla titremeye başlamıştım.Buna rağmen suyu kapatmak yada suyun altından çekilmek adına tek bir çabada bulunmadım.İstediğim buydu çünkü.
Ruhsuz bedenimin kendine gelmesini sağlamaya çalışıyordum.Bunu ancak bedenime eziyet ederek yapabilirdim...Beynimdeki düşünceleri ancak o zaman kovabiliyordum.Fahişe olacağım gerçeğini anca acı çektiğim zamanlarda unutuyordum..
Fahişe.
Bu kelimenin beynimde yankılanmasıyla soğuk suya karışan sıcak gözyaşlarımı hissettim.Hıçkırarak ağlamaya başladım.Sırtımı duşa kabine yaslayarak yere çömeldim.Dizlerimi çekip başımıda ellerimin arasına aldım.Bir süre hiç kıpırdamadan öylece ağladım.Aslında kalkmaya niyetimde yoktu ama annemin uçağını kaçırmaması için kalkmalıydım.Ayakta kalmak için,bu olanlara katlanmak için bir nedenim vardı.
Annem..
Duştan çıkıp annemin yatağın üzerine bıraktığı kıyafeti giydim.Aynanın karşısına geçip aynadaki kişiye baktım uzunca.Üzerinde pudra rengi mini bir askılı elbise,uzun açık kahverengi saçları,yeşil gözleri olan bu kadını tanımıyordum.
Aslında tanımak istemiyordum.Şu haliyle erkekleri baştan çıkarmak için icat edilmiş robotlara benziyordu.Ben bu değildim.Hiç bir zaman böyle bir kıyafet giyip sokağa çıkmamıştım.Çıkamazdım.Erkeklerin bakışlarından utanır,rahat edemezdim.
Şimdi ise hayat benimle alay eder gibi zorla erkeklerin bakışlarının hedefi olmamı istiyordu.Sadece bakışlarınında değil.Aynı zamanda ellerinin de..
Ne kadar şanslıydım değil mi ?
Kapının tıklanmasıyla kafamı o yöne çevirdim.Annem perişan bir yüzle bana yaklaşıyordu.Bakışları acıyla bedenimde dolaşıyordu.Gerçekten kendini suçlu hissediyor muydu? Ben bunları düşünürken kısık sesi geldi kulaklarıma.
-''Kızım..Beni affet.Keşke ölseydim.Bu günleri görmek yerine ölseydim.''
Hayır suçlu olan o değildi.Suçlu olan hayattı.Suçlu olan kaderdi.Onu da beni de bu duruma düşüren o değildi.Hayatım boyunca hep sitem etmiştim ona ama şimdi pişmandım.
Gerçekten pişmandım.
Çünkü artık çaresizliğin ne olduğunu iyi biliyordum.Dün akşam tatmıştım bu duyguyu.
Gözlerimi yavaşça gözlerine odakladım.İçini,üzüntülerini,acısını derinlerden görebilmek için..
-''Özür dilerim anne.Özür dilerim.Çok pişmanım yıllarca seni hor gördüğüm için senden tiksindiğim için çok pişmanım..'' diye fısıldadım tüm kalbimle.
Bunları sarf ederken gözlerimden akan yaşlara engel olamamıştım.Annem ise çoktan beni kavramış kollarının arasına almıştı.Saçlarımı öperek kısık bir sesle söyledikleri kalbimi paramparça etti.
-''Senin içindi Azra.Seni bırakamazdım.Bu adamların seni elimden almasına göz yumamazdım.Sen benim şu hayattaki en değerli şeyimsin.Babanın bana bıraktığı tek hatırasın,tek emanetsin kızım..''
Bu sözleri duymakla birlikte daha önce hiç yapmadığım bir şey yaptım.Annemin gözlerinin içine bakarak sarf ettiğim cümle benim kadar onuda şaşırtmıştı.
-''Seni seviyorum Anne..''
-''Bende Azram..Bende yavrum..'' diye karşılık verdi boğuk sesiyle.
Kapı zilinin sesiyle birbirimizden ayrılmak zorunda kaldık.Birlikte kapıya doğru yürüdük.Annem kapıyı açınca karşımda duran kumral adama meraklı gözlerle bakıyordum.
-''Kimi aramıştınız?'' diye sordu annem merakla.
-''Beni Adnan ağabeyi gönderdi.Sizi almam için acele edin.'' dedi adam yüzünde ciddi bir ifadeyle.
O an annemin bakışları bana dönmüştü.Yine aynı acı dolu ifadeyle bakıyordu yüzüme.Benimde bakışlarım onun gözlerindeydi.Ama suçlayıcı yada acı dolu değildi.
İlk kez anneme minnetle bakıyordum.Onun yıllarca benim için katlandığı bu yaşamla tanışmıştım.Şu an onun gücüne minnet duyuyordum.
Karşımdaki acı dolu,kahverengi bakışlar beni dahada hırslandırdı.Hayata karşı boyun eğmeyecektim,ağlayıp bir köşeye sinmeyecektim.
Bende annem gibi güçlü olacaktım.Fahişe olmam gerekse bile bunu yapacaktım.Yıllarca benim için bu yaşama katlanan annem için yapacaktım.
Annem için..
Kabanlarımızı giydikten sonra evden çıkıp kapıyı kilitledik.Annem bavuluyla birlikte arabaya yöneldi.Bende arka bahçeye doğru yürümeye başladım.
Dün gece benim yüzümden ölen minik kediyi bahçeye gömmüştüm.Yavaşça onun minik bedenini sakladığım yere doğru eğildim.Toprağı elimle okşayarak burukça gülümsedim.Gözlerim dolmuştu.
-''Ben geldim.'' diye fısıldadım boğuk bir sesle.
Dün akşam nevresimimden kesip içini pamukla doldurduğum kare kumaşı cebimden çıkartıp toprağın üzerine örttüm.
-''Artık üşümezsin.'' diye söylendim yumuşak bir sesle.
Beyaz nevresimimin üzerine düşen bir damla suyu görene kadar ağladığımın farkında değildim.Kare nevresim parçasının üzerindeki nokta kadar ıslaklığı görünce hırsla yanaklarımdaki yaşları sildim.
Ayağa kalkıp beyaz küçük bir battaniyeyle örtülmüş gibi duran toprağın üzerine baktım son kez.Sonrada arkamı dönüp arabaya doğru ilerledim.
Benliğimi de ardımda bırakarak sadece ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİM SENİN
Teen Fiction-"Seni haketmek için ne yapmış olabilirim ki?Sen benim mecburiyetimsin güzel adam..Beni hayata bağlayan,nefes almamı sağlayan mecburiyetim.. Seni sevmiyorum..Her nefeste biraz daha sen oluyorum..Beni,senle dolduruyorum." -"Minik kalbine benim gibi b...