19.Bölüm

27.4K 1.3K 11
                                    

AZRA DOĞAN

Ateşlendiğim günden bu yana geçen iki günde vücudumun gittikçe hantallaştığını hissediyordum.Sürekli yatıyordum.Arada sırada alt kata inip,Ahmet amcayla konuşuyordum.Geçmiş anılarını anlatıp biraz da olsa gülmemi sağlıyordu.Gerçekten sıcaklığı ve samimiyeti beni şu evde tutan  tek etkendi.Bir de Adnan vardı tabi!

Eymeni o Chris Brown olayından sonra sadece bir kez görmüştüm.Aslında pek görmüş sayılmazdım.Sadece sırtını görmüştüm.Ben uyurken odama girmişti.Daha doğrusu o benim uyuduğumu sanarken!

Gözlerimi açıp,uyumadığımı göstermek yapacağım son şeydi.Onun bakışlarının hedefi olmaktan korkuyordum.Aslında beni görünce aklından 'Bebeğim izin ver külotunu kenara kaydırayım' diye geçirmesinden korkuyordum.

Nihayetinde beni görmediğine ve onu görmediğime oldukça memnundum.Ama son günlerde,garipleştiğini farkediyordum.Tamam yani bana karşı zaten normal değildi bunun bilincindeydim ama benden kaçıyor gibiydi.Yada bana katlanamadığı için uzak duruyordu.

Bunu bile bile onun evinde yüzsüz gibi yaşamak gururuma dokunuyordu.Ve bugün artık tamamen iyileştiğime göre kendi başımın çaresine bakabilirdim.

İlk işim patronumun yanına uğramak olacaktı.Sonrada polise haber vermek.Adnan faktörü olsada önünde sonunda bu evden çıkacaktım nasılsa.Hayatım boyunca,dört duvar arasında yaşamaya niyetli değildim.Hele Eymen beye yük olmaya hiç hiç değildim.

Yataktan kalkıp,iyice bir gerindim.Gerçekten pineklemekten her yerim ağırıyordu.Komidinin üzerindeki beyaz elbiseyi alarak üzerime geçirdim.Ardından da yatağı güzelce düzeltip,odanın kapısına yöneldim.Ama sonra aklıma gelen fikirle duraksadım.

Kenardaki sehpanın üzerinde duran kalemi ve kağıdı aldım.Ve Melise bunları bana temin ettiği için binlerce kez içimden teşekkür etmeyide es geçmedim.Bu kez resim çizmek için kullanmayacaktım belki ama sonuçta işime yarayacaktı.

Yatağa tekrar oturup,kağıdı komidinin üzerine koyarak yazmaya başladım.Daha doğrusu başlamaya çalıştım ama tık yok.

Nasıl başlamalıydım?

 Eymen.Çok samimi.

 Eymen bey.Çok resmi.

Biraz daha düşündüm ve sonucunda ona hitap etmemeye karar verdim.Aslında bir yanımla karar verdim öbür yanım 'Kibir kulesi.' diye hitap etmek için can çekişiyordu.Kalemi kıpırdatmaya başladım usulca.

Bu güne kadar bana yardım ettiğin için tüm kalbimle teşekkür ediyorum.Ve başına açtığım aksilikler için yine aynı samimiyetle özür diliyorum.

Artık kendimi yeterince iyi hissettiğime göre sana ihtiyacım kalmadı.Artık kendi sorunlarımla kendim ilgilenmeliyim.Annemi kurtarmanın,bu çukurdan kurtulmanın bir yolunu bulmalıyım.Ölene kadar seni sömürerek yaşayamam.Hayatım boyunca bana yaptıklarını unutmayacağım.Teşekkür ediyorum ve kendine uygun bir kadın bulmanı tüm kalbimle diliyorum.Senin için değil belki Ahmet amca ve Melis için ama sonuçta diliyorum.

Dipnot:İngilizce bilmiyorum ve dinlediğimiz şarkının o anda tek bir cümlesini bile anlamamıştım.Yanlış anlama sakın.Benim hakkımda ne düşündüğün yada düşüneceğin zerre umrumda değil,sadece içimde kalmıştı.Yalan söylediğim için suçluluk hissediyordum.Öte yandan belki benim aksime insanların ne düşündüğünü umursuyorsundur diye söylüyorum tam bir S-A-P-I-K-S-I-N.

Yazdıklarım bitince şöyle tekrar bir göz attım.

Evet! İçimdeki her şeyi döküp,rahatlamıştım.Şimdi sanki daha iyi hissediyordum kendimi.Kağıdı katlayıp,elime aldım ve odadan çıktım.Merdivenlerden inerek,alt kattaki salona yöneldim.Salondan içeriye girer girmez Ahmet amcanın bakışları bana dönmüştü.

-''Azra.'' dedi şaşkınca.''Bir şeye mi ihtiyacın var kızım?''

Kafamı olumsuzca sallayıp,yanına oturup elini sıktım.

-''Hayır Ahmet Baba.'' dedim gülmeye çalışırken.''Artık gitmeliyim.Kendimi de iyi hissediyorum.''

Yüzü düştü bir anda.Ona kazık attıktan sonra çekip gitmek içimi acıtıyordu ama başka bir şansımda yoktu.

-''Keşke biraz daha kalsaydın Azra.''

-''Yine gelirim Ahmet baba.Benden kurtulduğunu düşünme.''

Gözlerindeki parlaklığın gittiğini görmek beni üzüyordu.Sadece şu an içinde olsa onu teselli etmeye çalışıyordum.

-''Eymen nerede?'' diye soludu aniden sertleşen sesiyle.

-''Onun bugün çok önemli bir işi vardı sanırım.'' dedim bozuntuya vermeden.''Ama akşam beni görmeye gelecek.''

-''Tamam kızım.'' dedi buruk gülümsemesiyle doğrulmaya çalışırken.

Doğrulmasını engelleyerek ''Kalkma Ahmet baba rica ediyorum.'' diye oturttum tekrar onu.

Israr etmeden oturdu.

''Melis yok mu?'' 

-''Tam arkadaşlarıyla buluşacak zamanı buldu.'' dedi aksi aksi.

Kendime engel olamayarak sırıttım ve eğilip yanağını öptüm çekinmeden.

-''Sakın kendini üzme.Ne olursa olsun hiçbir şey senin sağlığından önemli değil.'' dedim ve arkamı dönerek kapıya yöneldim.Kapıyı açan hizmetçiye elimdeki mektubu verdim.

-''Eymen beye verirseniz sevinirim.'' diyerek dışarıya adım attım.

Bahçeden çıkıp,son kez eve dönüp baktım.Sonrada kafamı savurarak ilerlemeye başladım.Nerede olduğuma dair tek bir şey bilmiyordum ama ilerleyerek bir caddeye çıkmayı umdum.

Usulca yürürken,arkamdan adım sesleri geliyordu kulağıma,umursamamaya çalışarak devam ettim.Sonuçta koskoca İstanbulda yaşayan bir tek ben yoktum.Karşıma çıkan dönemeci takip ederek daha kuytu bir sokağa girdim.

Lanet olsun adım sesleri neden bu kadar yaklaşıyordu?

Kendimi koruyabileceğim hiç bir şeyde yoktu ki.

Adımlarımı yavaşlatmaya başladım.Bakalım beni mi takip ediyorsun! 

Duraksayıp,arkama döndüm ve iri bir adamın tam önümde dikildiğini gördüm.Korkudan,her tarafım gümlüyorken sakin gözükmeye çalıştım.

-''Sen beni mi takip ediyorsun?'' diye sordum sertçe.

-''Evet.'' dedi düz bir sesle.

Yok artık ya!Birde evet diyor.

-''Hangi gerekçeyle?'' diye sordum gözlerimi,mavi gözlerine dikerken.

-''Görevim gerekçesiyle.'' dediği an dondum ve hiç duraksamadan arkama dönüp koşmaya başladım.

Kahretsin!

Görevim diyorsa bu Adnan'ın adamlarındandı.Soluk soluğa,tüm gücümle koşuyordum.Arkamdaki adamın dibimde olduğunu hissediyordum.Ama zaten tüm gücümü sarfediyordum,dolgu topuklarla yapabileceğimin en iyisini yapıyordum zaten.

Elimin sertçe kavrandığını farkettiğimde,hızla dönerek malum bölgesine bir tekme geçirdim.

-''Siktir.''

İnlemesini duydum ama bileğimi kavrayan eli hiç kıpırdamamıştı.Debelenmeye,bağırmaya başladım.Bu kuytu yerde kimsenin duymayacağını bilmeme rağmen yinede bağırıyordum.Eliyle ağzımı kapatıp,bedenimi kucakladı ve ilerlemeye devam etti.

Nereye götürüyordu?

Dirseğimi,kafasına vurmaya çalıştım.Becerdimde.Okkalı bir küfür savurup,yere indirdi beni.Bir eliyle,bileğimi kavradı.Diğer eliyle cebinden telefonu çıkarttı ve tuşlayıp,kulağına götürdü.

-''Alo.Evin iki sokak aşağısındaki kuytu sokaktayız.Gel hemen.''

Allahım!

Dakikalar sonra Adnan'ın önünde olacaktım.Belkide bir adamın altında.Ama elimden hiç bir şey gelmiyordu.

Yaşların biriktiği gözlerimi kapatıp,bir tane damlanın yanağımdan süzülmesine izin verdim.Ve o an ihtiyaç duyduğum,günler sonra yüzünü görmeyi özlediğim tek insanın ismi döküldü dudaklarımdan.

-''Eymen.''

KALBİM SENİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin